Özlenen İnsani İlişkiler ve Toplumsal Bir İhtiyaç Olarak İstikamet

Özlenen İnsani İlişkiler ve Toplumsal Bir İhtiyaç Olarak İstikamet

Yaratılanların en sosyali insanoğlu, ulaşım ve iletişim araçları açısından en geniş imkânlara sahip olduğu dönemi yaşıyor. Ulaşım araçları zamanı iyi kullanma bakımından büyük faydalar sağlamakta. Kimi zaman uçuyoruz, kimi zaman trenler uçuyor raylar üzerinde. Sevdiklerimize gitmek hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Kitle iletişim araçları her geçen gün yeni güncellemeler yapıyor iletişim adına.

Facebook ve twitter’da herkes canlı yayın yapabiliyor ve binlerce “arkadaşına, dostuna, kardeşine ve tebaasına” anında ulaşabiliyor. Instagram’da her duygudan fotoğraf ile iletişimin dibine vuruyor gençlik. Ama bu üçlü bile yavaş yavaş demode kalmaya başladı. Artık grup halinde görüntülü konuşma dönemi başlıyor. Dünyada sosyal medya kullanımında önlerde olduğumuz ise bir hakikat.

Hem ulaşım araçlarının hem de iletişim ağının bu kadar yaygın ve etkili olduğu dönemde neden insanlar eskisi kadar mutlu değil?

Biraz gerilere gitmek gerekiyor galiba. İnsani ilişkilerimize yeniden ve samimi bir besmele çekmek…

İNSANİ İLİŞKİLERDE ÖNEMLİ NOKTALAR

Sağlam Niyet

Namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetlerin başına koymaya gayret ettiğimiz hüsnü niyet bütün amellerimize ve düşüncelerimize hâkim olmalı. İnsani ilişkilerde menfaatten arındırılmış davranışlar ancak sağlam bir niyetle sağlanabilir.

Sevgi

“İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olmazsınız” (Müslim, Cihad, 13) buyuran Âlemlerin Efendisi aleyhisselam imanın temeline sevgiyi yerleştirmiş oluyor. Böylece ilişkilerimizde zorlamaya ve gösterişe dayalı olmayan, içimize yerleşmiş bulunan ve şahsiyetimizin ayrılmaz parçası haline gelmiş olan “karşılıklı sevgi ve muhabbet” ile ayakta duran bir toplum oluşturmamız gerektiğini ikaz ediyor.

Selam Vermek

Tanıyıp tanımadığımıza selam vermeyle başlayalım kaybettiğimiz insani ilişkilerimize. Selam verelim çocuk, genç, yaşlı demeden. Selam iletişimin ilk basamağıdır ama sadece kuru bir iki kelam değil bizim selamımız. Selam aynı zamanda bereketli bir duadır. Tebessümü de katalım iletişimin en mübareğine. Selamı geniş tutalım.

“Bir selamla selamlandığınızda, siz ondan daha güzeliyle selam verin ya da aynıyla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını tam olarak yapandır.” (Nisa, 86)

 

Misafirlik

Bir selam da unuttuğumuz değerlerden biri olan misafirliğe verelim. Önceden her gün evler misafirlerle şenlenirdi. Şimdilerde ayda bir misafir geliyor neredeyse evlerimize. Gelecek misafirler için heyecanlanmak yerine panikleme ve çekinme hâkim oldu evlere. Yediğimizden yedirme devri bitti. Şimdilerde misafir gelecekse bizlere, önce muhakkak bir market ziyaret edilir ve akşama kadar ciddi bir yorgunluk olacak koşuşturmaca başlar. Misafir gelince konuşmaya derman kalmaz ev sahibinde ve televizyon kanallarından muhabbet aranır. Samimi olmayan bu muhabbet ortamı çekici de değildir ki devamı gelsin. Düzeltilmesi gereken hususlardan en önemlisi misafirliğe samimi duygularımızı da götürmek olmalıdır. Ev sahibi isek bizim en önemli ikramımız yedirdiğimiz değil, güler yüz ve candan muhabbetimizdir. Bir de günler öncesinden randevulaşmak da misafirliğin hazırlık kısmını daha önde tutuyor. Gün içerisinde, misafirliğe gidilecek zamanda haberleşmek ve bir acı kahveyle misafirliği tatlandırmak güzel olacaktır. Artık kahvenin hatırı daha sonra görülecektir.

Yardımlaşma

İnsani ilişkilerde yardımlaşma konusu ihmal edilmeye başlayan yönlerimizden bir tanesi maalesef. Bizim bu durumdan muzdarip olarak geçirecek zamanımız yok. Özellikle düğün yapacak kardeşlere yardımda bulunmak, hastası olanlara manen destek olmak ve sıkça ziyaret etmek, cenazesi varsa katılmaya gayret etmek ve taziyede bulunmak, nasihate muhtaç olduğumuz hakikati her dönemdekinden daha net gözükmekte. Diğer yandan nasihat ederken de usulüne dikkat etmek, kaş yapayım derken göz çıkarmamak gerekir.

Cemaatle Namaz ve Cami Alışkanlığı

Yirmi yedi veya daha fazla katlarda sevap almanın yanında yeni dostluklar içinde cemaatle namaz ve cami alışkanlığı şart. Dedikodu ve gıybetten arındırılmış güney sohbetleri bize çok şey katacaktır. Özellikle gençlerin enerjilerinden, tecrübeli delikanlıların çıkarımlarından istifade edilecek sohbetler inanın bize iyi gelecektir. Sosyal faaliyetlerin bir kısmını camide yapmak da birbirimize kenetlenmede yardımcı olacaktır. Son dönemde camiler daha iyi kullanılmaya başlandı. Bu süreci artırarak devam ettirmek gerekir.

Dualaşmak

Hem fiili hem de kavli dualara devam etmemiz gerekmektedir. Rabbimizin rızasını kazanmakta gıyaben ettiğimiz ve aldığımız dualar önemli rol oynayacaktır. Dualardaki samimiyet de önemli olacaktır. Rabbimiz buyuruyor: “… Hem kendinin, hem de mü’min erkeklerle mü’min kadınların günahlarının bağışlanmasını dile! …” (Muhammed, 19)

Gıyaben yapılacak duayı ve önemini Efendimiz aleyhisselam şöyle dile getirir; “Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona ‘duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin.’ diye dua eder.” (Müslim, Zikir 87, 88; İbni Mâce, Menâsik 5)

İnsani İlişkilerde Kamusal Alan

İnsanlar olarak bugün çok geniş bir kamusal alana sahibiz. Şehir, mahalle, cadde, sokak ve yeşil alanlar başta olmak üzere kamusal alanlardaki tutumumuz insani ilişkilerimizi doğrudan etkiler. Kaldırımda yürümesini bilmeyenler, insanlara zarar verebiliyor. Sokakları çöp kovası zannedenler var aramızda. Kulaklarına ve kulaklarımıza ve hatta ruhumuza eziyet eden magandalar var ve bu adamlar kamusal alanda aktifler. Kötü örnekler kadar iyi örnekleri de yaşayarak çoğaltmamız gerekir.

Şoför kardeşlerimizin zorunlu olmadıkça kornayı unutmaları, esnaf kardeşimin dükkânının önünü temiz tutması, yayaların araç yolunu ihlal etmeden yürümeleri, piknik alanlarını bulduğumuzdan çok daha iyi bırakmak bizim vazifelerimizdendir. Hangi işimizi halledersek edelim insanlarla güzel konuşmaya dikkat edelim. Teşekkür etmek kadar özür dileyebilmek de erdemdir, unutmayalım.

İNSANİ İLŞKİLERDE İSTİKAMET

Buraya kadar yazdığımız hasletler müspet olarak kullanıldığı zaman bir yola girilmiş olur. Ama asıl mesele yolda istikametten ayrılmamaktır. Başlamak önemlidir fakat devam ettirmek daha da önemlidir.

İnsani ilişkilerin temeli olan güvenilirlik, dürüstlük, vefa, kadirşinaslık, diğerkâmlık, içtenlik, fedakârlık gibi hasletlerin bizlerde var olması gerekmektedir. İnsani ilişkilerde yukarıda sayılan özellikler güvensizlik, kıskançlık, çekememezlik, kaypaklık, cimrilik, aldırmazlık, tepeden bakma gibi hastalıkları yok edecektir.

Şahsiyetini bu türlü olumsuz özelliklerden arındıranlar insani ilişkilerde hem istikamet hem de istikrarı yakalarlar.

Efendimiz aleyhisselam buyurdu ki:  “Hasetten sakının. Zira haset, ateşin odunu yakıp yediği gibi iyi amelleri yiyip tüketir.” (Ebu Davud, Edeb, 52)

Şimdi başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmenin zamanıdır. Affedilmez bir aymazlık ve ihmalle bireysel görevlerimiz arasından çıkardığımız “beşerî münasebetler”deki arızalar, sonunda ibadetlerimizi ve güzel amellerimizi kemiren birer mikrop olarak amel defterimizin sevap hanelerini durmadan eksiltiyor. Kalplerimizi içinden çürütüyor. Biz ise adeta kendimizi garantiye almış gibi, Allah’ın bizi kardeş kıldığı insanları kırıp dökmeye, küstürüp darıltmaya devam ediyoruz…

İstikametin Önemi

Efendimiz aleyhisselam gelmiş geçmiş bütün günahları bağışlanmış olduğu halde “Hûd suresi beni ihtiyarlattı” buyurmuş. Kastettiği ise bu suredeki kısacık bir ayet: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

Sahabe efendimiz sordu: “Ya Rasulullah! İslam’ı bana öyle bir tarif buyurun ki, ondan sonra artık kimseye Din’in ne olduğunu sorma ihtiyacı duymayayım.” “Allah’a inandım de, sonra da istikamet üzere (dosdoğru) ol!” buyurdu âlemlerin efendisi. (Müslim, İman, 13)

Bu hadisi şerif İslam’ı başka bir açıklamaya gerek bırakmayacak kadar net izah etmiyor mu? Önce Allah Teâlâ’ya iman edeceğiz, dolayısıyla O’nun gönderdiği kitaplara, peygamberlere, kitap ve peygamberlerin bildirdiği hususlara iman edeceğiz, sonra bu imanı dilimizle de ifade ve ilan edeceğiz. Sonra bir tek şey kalıyor: istikamet üzere yani dosdoğru olacağız. Amellerimizde, sözlerimizde, davranışlarımızda ve hatta kalbimizden geçirdiklerimizde ve niyetlerimizde…

İstikamet üzere olmanın, gerçek anlamda mü’min ve gerçek anlamda insan olmanın tek yolu olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Yaşanılabilir bir dünya ve ebedi saadet için, istikamet vazgeçilmez bir öneme sahip. Böyle olduğu için Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra istikameti takip edenlerin üzerine melekler iner. Onlara ‘korkmayın, üzülmeyin, size vaat olunan cennetle sevinin’ derler.” (Fussilet, 30)

İstikametin ölçüsü ise, fert planında yerine getirmekle yükümlü olduğumuz ibadetleri hakkıyla eda etmek yanında, toplumsal ilişkilerimiz bakımından da aranan, sevilen ve eksikliği hissedilen insan olma yolundaki çabalarımızdır.

İnsani ilişkilerde iyi bir örnek olan asrı saadet bizim için okunması, anlaşılması ve yaşanması gereken bir dönem. Sosyal statüyü ortadan kaldıran sahabe efendilerimizin insani ilişkileri, kardeşlik nedir sorusunun cevabıdır. Her türlü cahiliye âdetini diriltmemek üzere gömen güzel insanlar topluluğu bizim şu zamandaki hastalıklı ilişkilerimize de deva olacaktır. İstikamet üzere hayat yaşamanın zorluğu muhakkak ama gayretlerimiz bu zorluğu yenmek için olmalıdır. İstikametin yolu da yine asrısaadette yaşanan güzel hayatlardan geçiyor.

Ne mutlu istikamette istikrar sahibi olanlara.

Not: Bu yazımızda Ebu Bekir Sifil hocamızın makalelerinden çokça istifade ettik. Rabbimiz razı olsun.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.