Güç Sevginin Emrine Girince

Güç Sevginin Emrine Girince

Her insan çalışmalarında nihai bir hedefe ulaşmak ister. Bu hedef kimisi için menfaat, kimisi için şan-şöhret kimisi için bedii zevklerin tatminidir. Kimisi de Allah rızası için çalışır. Biz bu yazımızda “Allah için çalışma”nın ne anlama geldiğini ifade etmeye çalışacağız.

“Allah için çalışmak” çok iddialı bir ifadedir. Bu anlayışa göre çalışmalarımızı ve çalışmalarımızın neticesini arz edeceğimiz makam Arş-ı Âlâ’dır. Bu makamın sahibi yüce Allah her şeyi bilen, her şeyi gören bir zât’tır. Yerlerin, göklerin yaratıcısı ve sahibidir.

Yüce Allah’tan daha yukarıda bir makam yoktur. Eserin arz edileceği makam eserin kalitesinde ve estetiğinde belirleyici bir rol oynuyorsa, Arş-ı Âlâ’ya takdim edilecek eser güzide bir eser olmalıdır. “Kullarıma söyle sözün en güzelini söylesinler. …” (İsra, 53) ayet-i kerimesi tam da bunu ifade ediyor. Bu ilahi talebi şöyle anlıyorum: “Yalnızca bana kulluk edenler, söz alanında hep zirvelere imza atmalıdırlar. Yaptıkları işin hakkını vermelidirler.” Bu, çıtayı çok yükseltmektir.

Cenâb-ı Hak her şeyi bildiğinden, çalışan insanın kabiliyet ve potansiyelini de bilir. Dolayısıyla çalışan kişi bütün kabiliyetini, bütün potansiyelini kullanarak en güzel eseri ortaya koyacaktır. Yoksa Cenâb-ı Hak kabiliyet ve potansiyelin kullanılıp kullanılmadığına hakkıyla vâkıftır. Eseri değerlendirmede bu vukûfiyet devre dışı kalmayacaktır. “Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz”in zihniyetimize yansıması böyle olacaktır. Bu noktada kul şöyle demiş olacaktır: “Ben hayatımı yaşarken yalnız senin takdirini önemsediğimden dolayı çalışmalarımda bu kadar titiz davranıyorum.”

En büyük sanatkâr Allah’tır. Çünkü akıl-sır ermez eserleri ortadadır. Dolayısıyla rastgele şeyleri eser diye O’na takdim etmek lâubâlilik olacaktır. Eserin ne demek olduğunu çok iyi bilen Allah notunu hemen verecektir.

Allah için çalışmak, kendimizi çalışkanlığımızla O’na sevdirmek anlamına da gelir. İnsanlara ve cümle canlılara rahmet olmak için beyin, bilek ve yürek enerjileri sarf etmek Cenâb-ı Hakkı memnun edecektir. Çünkü cümle canlılar O’nun ehlü iyali gibidir. Onların işlerini kolaylaştırmak, Yüce Yaratıcı’yı sevdiğimizi ispatlamanın bir yoludur. “… (Biz de dedik ki) Ey Davud’un ailesi, şükretmek için çok çalışın. …” (Sebe, 13)

Allah için çalışmak tavırda nezaket, hedefte isabettir. Yüce Allah, Müddesir suresinin 7. ayetinde “Hayatın zorluklarına Allah için katlan.” buyurmaktadır.

Mademki kulluk edeceğimiz makam yalnızca O’nun yüce makamıdır, öyleyse O’nun rızası ilk ve son arzumuzdur. Bunun dışındaki bütün getiriler promosyondur. Aksine bir tutum bizi şirk belasıyla karşı karşıya getirecektir. Binâenaleyh Müslüman “Yalnız sana kulluk ederiz.” mutabakatı üzerinde tekrar be tekrar düşünmeli, önemini kavramaya çalışmalıdır.

Bilinen bir husustur ki, Cenâb-ı Hakkın bizim çalışmalarımıza ihtiyacı yoktur. Fakat insanların ve cümle canlıların Kur’an-sünnet eksenli bir zihniyete ve bu zihniyete göre kurulacak bir dünyaya ne kadar ihtiyacı olduğu aşikârdır. Denizlerin Müslüman cesetleriyle dolması, toprakların Ümmet-i Muhammed’in kanına doyması, enkaz altından çıkarılan toza toprağa bulanmış kanlı çocuk bedenleri “Bizim dünyamız nerede?” diyen çığlıklardır. Yerleri, gökleri inleten çığlıklar.

Ey yaralı vicdan, duyarlı yürek, söyler misin; insanlığın ve cümle canlıların hak ve hukukunun garantörleri, hak ve hukukun muhafızları nerede? Ehlü iyal ayaklar altında mı kalmalıydı?

“Âlemde hiç kimse yok, sadece biz varız.” psikolojisine ermek çok ileri bir anlayış seviyesidir. (Burada ‘biz’ zamiriyle kastettiğimiz peygamberâne bir hayat algısına sahip olanlardır.) Yüce Allah’la baş başa, diyaloğumuz sadece O’nunla. Bir çalışma temposu tutturmuşuz. O sürekli yaratıyor, biz sürekli üretiyoruz. Hem de en güzel mahsul ve eserleri. Kulluğumuz yalnızca O’na, beklentimiz yalnızca O’ndan…
Ah, ne güzel…

Allah için çalışmak, Allah için yaşamak anlamına gelir. Hayat baştan sona bir vazife alanıdır. Her zaman ve zeminde küçük veya büyük yapılacak iş mutlaka vardır. Bu iş, bir gönül almadan bir bereketli sözden tutunuz da dünyanın akışını değiştirecek işlere kadar uzanabilir. Eğer Allah rızası bizim vazgeçilmezimizse, rızasına bir vesile arayıp duracağız demektir. Bu da bir vazife insanına dönüşmektir.

Allah için çalışmak, ucuza harcanmamak demektir. O’nun lütuf ve keremi sonsuz, hazineleri sınırsız demektir. Kendisine bir karış varana O bir kulaç gelir. İhsan üzerine ihsanda, ikram üzerine ikramda bulunur. Cennet bizim amel ve ibadetlerimizin bir karşılığı değil, kulluğumuzdan memnun kalan Yüce Allah’ın ikramiye üzerine ikramiyesidir. Bu sebepledir ki, güneş parlayıp dururken ateş böceklerine yönelmenin bir anlamı yoktur. Yüce Allah dururken insanların takdirini önemsemek kendimizi çok yanlış konumlandırmaktır.

Yüce Allah, en küçük bir artı faaliyetimizi görmezden gelmeyecektir.

Allah için çalışmak pür aşk, pür şevk, pür heyecan çalışmaktır.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.