Musab bin Umeyr

Musab bin Umeyr

Bugün bizlerin en büyük sorunu sıradanlaşmamızdır. Biz sıradan, küçük düşünen ve kolayca yönlendirilen (idare edilen) insanlar olamayız. Ferasetle bakmayı öğrenmeliyiz. Delikanlım! Senin önünde bütün güzelliği ve karakteri ile yol aydınlığı olacak, genç ve dinamik sahabe topluluğu bulunmaktadır. Kolaya kaçmadan, terleyerek ve uğrunda bedeller ödeyerek İslam’ı hayata taşımak zorunda olduğunu bilmelisin.

Musab bin Umeyr radiyallahu anh’ı anlamaya çalış. Onunla beraber, İslam’a girmeden önce Mekke sokaklarında bir dolaşmak ister misin? Bütün ekonomik ve fiziki (güzelliğin) heybetiyle yürüyorsun. Herkes giyim ve kuşamıyla Mekke’de ona hayran. Üzerinde kullandığı kokular, Mekke’de bugünkü tabirle moda olmaktadır. Erkam’ın evinde İslam olan Musab’ı en başta annesi psikolojik, duygusal ve fiili olmak üzere bütün aile efradı işkence, eziyet ve hapisle yıldırmaya çalışırlar.

İçeriden bağlananı, dışardan etkileyemeyeceklerini anlamak inananların anlayabileceği bir hakikattir. İmanın tadını alan Musab’ın hayatında senin için en kıymetli taşlarla bezenmiş bir yol bulunmakta. İzzetli bir yaşamı bu zamana haykıracak, ete kemiğe bürüyecek bir aday olmalısın.

İslam olmadan önce Mekke’de hayatını sürdüren Musab’la iman ettikten sonraki halini iyi düşünmeliyiz. Habeşistan hicretinden bir müddet sonra Mekke’ye döndüğünde Musab’ı eski ve yamalı elbiseler içinde gören ashabın gözlerinden yaşlar boşandı. Efendimiz aleyhisselam onun gelişini seyrederken gülümsedi ve: “Bir zamanlar Mekke’de anne ve babasının yanında ondan rahatı yokken, şimdi şu Musab’ı görüyorum. Ama bu onların hepsini Allah ve Rasulü’ne olan sevgisinden terk etti…” buyurdu. Kardeşim kendini ucuza satma. Basitleştiğinin farkına Musab’la var. Seni şanlı tarihinle beraber çıkamayacağın dehlizlere yuvarlamak istiyorlar.

İmanın insana verdiği imkânı uzaklarda arama; evine, dedene ya da şanlı tarihine bakarak öğrenebilirsin. Seni küçültmek istiyorlar, küçülmeyeceksin. Seni hayvandan aşağılara düşürmeye çalışıyorlar, düşmeyeceksin. Aksine meleklerle yarışacaksın. Sen Allah için neyi terk edersen Allah sana daha kıymetlisini verecektir. Musab’a bak. Bedir’de, Uhud’da muhacirin sancağı onda, medeniyetin simgesi olacak Medine’deki ilk muallim olma şerefi ona bahşedilmiştir. Yürüdüğün bu yolda çekinme, sağa sola bakma. Allah için yaşarsan, Allah’ın sana lütfedeceği cennettir.

İşkencelere maruz kalabilirsin, en yakınların sana zulmedebilir. Örnek mi istiyorsun? On sekiz yaşında İslam olan Zubeyr bin Avvam sana örnektir. Amcası onun İslam olduğunu öğrenince bir hasıra sarar ve etrafına ateşler yakarak onu dumana boğar: “Eski hayatına (dinine) dön.” Genç Müslüman! Etrafında yangınlar yakılsa, dumanlarla boğulsan da Zübeyr gibi İslam’ın bütün haşyetiyle dimdik duracak ve “Ölsem de dönmem” diyeceksin.

İnancın insana nasıl bir kararlılık verdiğini anlamak istersen şu tabloyu dikkatli seyretmelisin. Ama önce kendine gel, bu hadise bir film senaryosu değil, hakikatin ta kendisi! Musab bin Umeyr, Uhud günü sancağı aldı ve müşrikler içine daldı. Müşriklerden İbni Kamie, atı üzerinde geldi ve Rasul-i Ekrem aleyhisselam’a hücum etti. Karşısına çıkan Musab’a bir kılıç salladı ve sağ elini kopardı. Musab sancağı sol eline aldı. Düşman bu defa sol eline vurdu ve onu da kopardı. Sancağın üzerine kapandı ve pazılarıyla bağrına bastı. Musab her kılıç darbesinde: “Muhammed ancak bir Rasul’dür. Ondan evvel nice Peygamberler gelip geçmiştir.” (Âl-i İmran, 144) ayetini okuyordu.

Uzaktan bir mızrak saplanmasıyla şehid düşen Musab’ın şehid olduğundan haberi olmayan Fahr-i Kâinat aleyhisselam Efendimiz: “İleri! Ey Musab ileri!” diye sesleniyordu. Sancağı elinde tutan melek geri dönüp bakınca Musab’ın şehid olduğu anlaşıldı. Sevgili Peygamberimiz savaş alanını gezerken Musab’ın cesedi başında durdu. Gözyaşları arasında: “Mü’minlerden öyle yiğitler vardır ki, onlar Allah’a verdikleri söze sadakat gösterdiler. Onlardan bazıları şehid oluncaya kadar çarpışacağına dair verdiği sözü yerine getirdi. Kimisi de şehid olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler.” (Ahzab, 23) ayetini okudu. Sonra deruni hislerini şu cümlelerle duyurdu: “Allah’ın huzurunda şehid olarak haşrolunacaksınız. Ey Musab!” dedi.

Genç Adam! Bir Medine kurmayı ideal edinmelisin. Şehirler kurmak, gönüller fethetmek arzusuyla ruhun kabına sığmasın. Nehirler, dereler misali çağlayarak gittiğin her yere canlılık, güzellik ve hayat vermelisin. Feda edecek, feda olacaksın. Ama kaybolmayacaksın.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.