İlkadım Kitablığı: Kur’an-ı Kerim’den Ayetler ve İlmi Gerçekler

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucuları! Bu ay İlkadım Kitaplığı’mızda Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları’ndan çıkan Dr. Haluk Nurbaki hocanın kaleme aldığı “Kur’an-ı Kerim’den Ayetler ve İlmi Gerçekler” isimli eseri inceleyeceğiz.
Haluk Nurbaki hocamız Nevşehir doğumludur. Kendisi aslen tıp doktorudur. Tıp ile ilgili kitapların yanı sıra dini konuları içeren onlarca kitabı da bulunmaktadır.
“Kur’an dışındaki tüm yazılanlar eskimeye, hükümlerini yitirmeye mahkûmdur. Her şey sonludur. Kur’an’ın her geçen gün daha canlı ve ebedi olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. O’nun bilimsel hikmetleri zaman içinde adeta yeniden canlanıyor. Bizim gözümüz hep canlı olan ayetlerin sırrını, zaman içinde fark edebiliyor. Her gelen nesil, onda yeni bir hikmet buluyor. Şüphesiz bu, gelecek nesiller için de böyle olacaktır.”
Her birimiz çeşitli vesilelerle mübarek kitabımız Kur’an-ı Kerim’in meal veya tefsirinin okunduğu veya anlatıldığı ortamlarda bulunuyoruz. Yüce rabbimiz biz kullarının anlaması için yeryüzünden ve gökyüzünden çeşit çeşit ayetler indirmiş. Bir ayette dikkatimiz sivrisineğe çekilirken, başka bir ayette insanın oluşumuna dikkat çekilir. Bir yerde yağmurun yağdırılmasını okurken başka bir ayette arının bal yapması dikkatimizi çeker.
İnsanlar mücerretten ziyade müşahhasa daha çok ilgi gösteririler. Müşahhas olan nesne veya kavramlar insan zihninde daha çok yer eder. Mesela domuz eti haramdır. İnanırız ve o hayvanın etini yemeyiz. Hatta ismini duyduğumuz zaman bile içimizde bir tiksinti meydana gelir. Haluk Nurbaki hoca, Bakara Suresi 173. ayette yasaklanan bu hayvanın etinin sakıncalarını ilmi gerçekliklerle anlatınca konu bizim zihnimizde daha bir müşahhas hale geliyor.
Ya da gebe kalma mucizesi. Yüce Rabbimiz Fussilet Suresi 47. ayette “Kıyametin ne zaman kopacağı bilgisi O’na aittir. O’nun bilgisi dışında hiçbir ürün kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz…” buyuruyor.
Hocamız, bu ayette geçen gebe kalma mucizesini bizlere günümüz biliminin ulaştığı seviyeyle anlatıyor. Biz anlayalım diye şöyle bir misal veriyor: size içinde birden altmış bine kadar rakamlar yazılı otuz bin kart verseler, sonra da 250 milyon torba getirseler, deseler ki, “Sizin elinizdeki 30 bin eksik rakam bu torbalardan birindedir. O torbayı bulun ve eksiğinizi tamamlayın.” Ne yaparsınız? Siz torbaları tek tek boşaltıp sizdeki eksik kartları bulmak için 250.000.000×30.000 saniyeye muhtaçsınız. Sırf bu tespit işi iki ay sürer. Ama kadındaki yumurta hücresi bundan daha karmaşık işi bir saatte çözüyor.
Hocamız buna benzer 50 tane konuyu anlayacağımız üslupla istifademize sunuyor. Özellikle tefsire meraklı olan kardeşlerimize tavsiye edebileceğim güzel bir kitap sizleri bekliyor.