MUHASEBE – İbrahim Cücük – Üç Ayet-i Kerime

MUHASEBE – İbrahim Cücük – Üç Ayet-i Kerime

1. “Hâlbuki onlar, O’nun dininde ihlâs sahipleri ve hanîfler olarak Allah’a ibadet/kulluk etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkası ile emrolunmadılar. İşte sağlam/kâmil din budur.” (Beyyine suresi, 98/5)

İhlâs: Yaptığını, Allah emrettiği için yapmak, terk ettiğini Allah yasakladığı için terk etmektir.

Hanîf: Bütün batıl anlayış ve davranışları reddedip Hakk’a yönelen kimseye denir.

Din: “Şüphesiz Allah nezdinde (makbul) din İslam’dır.” (Âl-i İmran suresi, 3/19.)

Dinin kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflere baktığımız zaman din; iman, ibadet, ahlâk ve ahkâm konularını konu edinmiştir.

İman, itikâdî konulardır. İbadet ise ahlak, ahkâm ve amelî konulardır.

İslam dini, hem bu dünyanın huzurunu sağlayan esaslar getirmiş hem ölüm sonrası ebedî hayatı kazandıran esaslar ortaya koymuştur.

Bu ayet-i kerimede sağlam dinin, kâmil dinin özellikleri ortaya konmuştur.

Sağlam Dinin, Kâmil Dinin Özellikleri:

a) Sadece Allah’a kulluk edilmesini emretmesi.

b) Yaptığını Allah emrettiği için yapması, terk ettiğini de sırf Allah yasakladığı için terk etmesi manasında olan ihlâslı olmayı emretmesi.

c) Allah’ın tarif ettiği dini, din edinmeyi emretmesi.

d) Batılı reddedip hakkı kabul etmek manasında olan hanîf olmayı emretmesi.

e) Kulu Allah’a bağlayan namazı, devamlı kılmayı emretmesi.

f) Fakirle zengin arası köprüyü sağlayan zekâtı emretmesi.

2. “Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi şer ile de hayır ile de imtihan ederiz. Ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya suresi, 21/35)

A) Şerle imtihan:

Darlık, sıkıntı, meşakkat, hastalık, belâ, fakirlik vs.

Bunlarda imtihanın başarılması sabırladır. Sabır da ancak Allah Teâlâ’nın yardımıyla gerçekleşir:

“Sabret! Senin sabrın ancak Allah’ın (yardımı) iledir.” (Nahl suresi, 16/127)

Sabrın kısımları vardır:

a) Belâ ve musibetlere, fakirliklere sabır, “rıza” ismini alır. Allah’ın hükmüne rıza göstermek imanın gereğidir.

b) Haramlardan, mekruhlardan ve şüphelilerden sakınmada, mü’mini küçük düşürücü şeylere tenezzül etmemede, dünyaya dalmamada sabır “iffet” ismini alır. Bu manadaki iffet zayıflığı mü’mini Allah’tan uzaklaşmaya götürür.

c) Allah Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmeye sabır, “sebat” ismini alır. Emirleri yerine getirmede sebat, imanda sebata yardımcı olur.

d) Düşmana karşı koymada sabır, “şecaat” ismini alır. Mü’min, bu manadaki sabırla, tarafını ve tercihini ortaya koymuş olur.

B) Hayırla imtihan:

Genişlik, rahatlık, bolluk, zenginlik, sağlık, iman vs.

Bunlarda imtihanı başarmanın şartı şükürdür.

Şükrün çeşitleri vardır:

a) Kalbin şükrü: İman da dâhil bütün nimetlerin gerçek sahibinin Allah Teâlâ olduğuna itikad etmektir.

b) Dilin şükrü: Bütün nimetlerin en başta iman nimetinin de Allah’tan olduğunu itiraf etmektir.

c) Bedenin şükrü: Allah’ın rızasını kazandıracak bütün ibadetleri ve ibadet hükmünde olan taatleri yapmaktır.

Demek ki her iki halde imtihandayız. Birinde imtihanı kazanmak sabırla, diğerinde imtihanı kazanmak şükürledir.

İmtihanı kaybedersek tek çare hemen istiğfara ve tövbeye yönelmektir.

“Mutluluğun ünvanı üçtür: Bela verilince sabreder, nimet verilince şükreder, günah işleyince istiğfar eder.” (İbnü’l-Kayyım el-Cevziyye, el-Vâbilü’s-Sayyıb mine’l-Kelimi’t-Tayyib, s. 6.)

Her iki haldeki başarı, âhirette Allah’ın huzuruna çıkacağımız gerçeğini kalbimizde daima hazır bulundurmamızla mümkün olur. İşte bundan dolayıdır ki “ancak bize döndürüleceksiniz” buyrulmaktadır.

3. “Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki (Allah’ın) azabından korunasınız.” (Bakara suresi, 2/21)

Kulluk; kalp, dil ve bedenle yapılan amelleri kapsar.

İnsanların ilk mükellef olduğu kulluk imandır.

Müslüman hem kalp hem dil hem de bedenle kulluk etmekle mükelleftir.

İman da ameldir ki iman kalbin amelidir.

İbadet/Kulluk, Tarif ve Kısımları

İbadet/Kulluk: Allah’ın razı olduğu ameldir.

Kalbin ameli = red + kabul

Kalbin reddi = Küfür + şirktir.

Kalbin kabulü = İman + tevhiddir.

Dilin ve bedenin ameli = terk + fiil

Dilin ve bedenin terki: Terk edilmesi gerekenlerdir; haramlar, mekruhlar, şüpheli şeyler ve câiz olmayana sebep olan mubahlardır.

Dilin ve bedenin fiili: Salih ameller, farzlar, vacipler, sünnetler, müstehaplar ve sevaba sebep olan mubahlardır.

Amelin Kısımları

Amel; kalbin, dilin ve bedenin olmak üzere üçe ayrılır.

1. Kalbin Ameli

Reddedilmesi gerekenleri reddetmek; kabul edilmesi ve tasdiki/doğrulanması gerekenleri kabul etmek ve tasdik etmek/doğrulamaktır.

Kalbin Reddetmesi ve Terk Etmesi Gerekenler

a) Kalbin Reddetmesi gerekenler:

İtikâdî ve amelî küfür ve şirk olanlar

b) Kalbin Terk Etmesi Gereken Kötü Huylar:

Ucub, kibir, kin, haset, cimrilik, israf, öfke, buğz, korkaklık, tembellik,

Kalbin Kabul Etmesi Gereken Amellerinden Bazıları

a) Kelime-i tevhidi tasdik etmek.

b) Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek.

c) İnâbe: Allah’a kalp ile yönelmek.

d) Tevekkül: Sebeplere değil, sebepleri yaratan Allah’a güvenmek.

e) Havf ve reca: Allah’ın azabından korkmak, rahmetini ummak.

Amelin Kısımları

Amel; kalbin, dilin ve bedenin olmak üzere üçe ayrılır.

2. Dilin Ameli

Dilin terk etmesi gereken günahları terk etmesi ve işlenmesi sevap olanları yapmasıdır.

a) Dilin Terk Etmesi Gerekli Olan Günahlardan Bazıları:

Yalan söylemek, gıybet etmek, kalp kırmak, istihza etmek, hakaret etmek, yalancı şahitlik, münakaşa etmek, müstehcen şeyleri konuşmak, ayıplamak, iftira etmek, iftirayı alenileştirmek, namuslu kadına zina iftirasında bulunmak, Allah’a yalan uydurmak, yalan yere yemin etmek, suizanda bulunmak, verdiğini başa kakmak vb.

b) Dilin İşlemesi Sevap Olan Amellerinden Bazıları:

Kelime-i şehâdeti söylemek, Allah yoluna davet etmek, zikir; tespih, tahmid, tekbir, dua, tehlil ve istiğfarda bulunmak.

3. Bedenin Ameli

Yasaklanan günahların terk edilmesi ve emredilen salih amellerin yapılmasıdır.

a) Yasaklanan Günahların Terk Edilmesi:

Haksız yere cana kıymak, intihar etmek, yoksulluk korkusu ile çocukları öldürmek, zina etmek, livata yapmak, evlenilmesi haram olanlarla evlenmek, kendi hanımına hayızlı veya lohusa iken yaklaşmak, faiz yemek, haksız yere yetim malı yemek, içki içmek, kumar oynamak, sözünde durmamak, başkasına ait sırları araştırmak, ölçüde tartıda hile yapmak, başkasının malını haksız yollarla yemek, rüşvet alıp vermek, namahreme şehvetle bakmak, sihir yapmak, ölü hayvan eti yemek, başkasının evine izinsiz girmek, haram olan hayvan etlerini yemek, akan kanı yemek.

b) Emredilen Salih Amellerinden Bazıları:

Namaz, zekât, oruç, hac, Kâbe’yi tavaf, Kur’ân ahkâmını uygulamak, Allah yolunda savaş vb.

İbadetin/kulluğun zamanı: Ölünceye kadardır. Delil şu ayet-i kerimedir: “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet/kulluk et.” (Hicr suresi, 15/99)

İbadetin/kulluğun mekânı:

Bütün bir evrendir. Delil şu hadis-i şeriftir: “Nerede olursan Allah’a takvalı ol!” (Tirmizî, “Birr”, 55; Ahmed b. Hanbel, V, 228.)

Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’a gerçek manada takvalı olmayı; itaat edip isyan etmemek, zikredip unutmamak ve şükredip nankörlük etmemek şeklinde tarif etmiştir. (İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 72.)

İbadetin/Kulluğun Kabul Edilmesinin Şartları

1. İhlâs: Yaptığını sadece Allah emrettiği için yapmak, terk ettiğini de sırf Allah yasakladığı için terk etmektir.

Kalbi Allah’ın rızası ve Allah’a yaklaşma niyetinden başka düşüncelerden kurtarmak, korumak ve temizlemektir.

Delili şu ayet-i kerimedir: “Hâlbuki onlar, O’nun dininde ihlâs sahipleri ve hanîfler olarak Allah’a ibadet/kulluk etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkası ile emrolunmadılar. İşte sağlam/kâmil din budur.” (Beyyine suresi, 98/5.)

Başka bir ayet-i kerimede şöyle geçmektedir: “Muhakkak biz sana Kitabı hak ile indirdik. O halde, Allah’a dini yalnız O’na hâlis kılarak ibadet/kulluk et!” (Zümer suresi, 39/2)

“(İblis şeytan) dedi ki: İzzetine yemin ederim ki (kulların) hepsini mutlaka azdıracağım/saptıracağım. Aralarında ihlâsa erdirilmiş kulların müstesnadır.” (Sâd suresi, 38/82-83.)

2. Sünnet: Her konuda; iman, ibadet, ahlâk ve ahkâmda Hz. Peygamber’e (s.a.s.) uymaktır.

Delili şu ayet-i kerimedir: “De ki, eğer siz Allah’ı seviyorsanız, bana tâbi olunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah Gafur ve Rahîmdir.” (Âl-i İmran suresi, 3/31.)

Tâbiî’nin ileri gelenlerinden Saîd b. Cübeyr (r.a) bu konuda şöyle demiştir:

“Amel olmadıkça söz kabul görmez; amel de ancak sözle kabul edilir; niyet olmadıkça söz ve amel makbul olmaz; söz, amel ve niyet ise ancak Sünnet’e uygun olan bir niyetle makbul olur.” (el-Lâlekâî, Şerhu Usûli İ’tikâdi Ehl-i Sünne ve’l-Cemâa, I, 63.)

Kelime-i tevhit sözünü, kelime-i tevhide uygun amel ispat eder; amel de ancak kelime-i tevhide uygunlukla kabul görür; söz ve amel de ancak kalpteki ihlâs niyetiyle makbul olur; söz, amel ve niyet de ancak Sünnet’e uygun olan bir niyetle makbul olur.

Mü’mini münafıktan ayıran niyettir. Münafığın niyeti ve hedefi sadece dünya ve dünyalık şeylerdir. Mü’minin niyeti ve nihai hedefi de Allah’ın rızasıdır ve Allah’a manen yaklaşmaktır.

Kâmil mü’mini de bidatçiden ayıran sünnet’tir. Eğer Sünnet’i kökten reddederse zaten iman dairesinden çıkar. Çünkü Sünnet’i tayin eden, görevlendiren Allah Teâlâ’dır.

Sünnet’i kabul eder de uygulamazsa fâsık dairesine girmiş olur. Mesela akşam namazının farzını dört rekât kılsa, “Benim niyetim Allah’ın rızasıdır” dese bile onun ameli merduttur/kabul edilmez. Çünkü Allah’ın rızası, razı olduğu zat olan Hz. Peygamber Efendimize (s.a.s.) uymaya bağlıdır. Eğer üç rekât kılarsa makbul olur. Bu şekilde yapmakla Hz. Peygamber’e uymuş olur. Hz. Peygamber’e uymakla Allah’a uymuş olur.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Rasûl’e/Peygamber’e itaat eden, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ suresi, 4/80.)

Demek ki Allah’a itaat, Hz. Peygamber aleyhisselâm’a itaat etmekle gerçekleşir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.