KAPAK – Ebeveynlerin Çocuklarına Dair Sorumlulukları/Mehmet Ali Kırca

KAPAK – Ebeveynlerin Çocuklarına Dair Sorumlulukları/Mehmet Ali Kırca

Hani Lokman oğluna öğüt verirken şöyle demişti: “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” (Lokman, 13). Bu ayetin devamında Lokman (a.s.) oğluna şu konularda da nasihat eder: Anne ve babaya iyilik yap (14. ayet), Allah’ın her şeyi bildiğini idrak et (16. ayet), namazı dosdoğru kıl (17. ayet), iyiliği emret, kötülükten sakındır (17. ayet), sabırlı ol (17. ayet), kibirli yürüme ve sesini yükseltme (18-19. ayetler).

İnsanın hayatta karşılaştığı ilk otorite, annesi ve babasıdır. Bu ilişki öylesine derindir ki, kutsal kitaplarda bile kendine yer bulur. İslam tarihinde ebeveyn-çocuk ilişkisine dair önemli sahnelerden biri Lokman (a.s.)’ın oğluna verdiği nasihatlerde ortaya çıkar. Bu ayetler bir babanın ahlaki ve imani eğitiminin ilkelerini içerir. Lokman’ın “Yavrucuğum” hitabıyla başlayan bu öğütleri, İslam terbiyesinin en özlü rehberlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Çocuğa verilen eğitim sadece bireysel bir görev değil, İslam toplumunun geleceğini şekillendiren temel bir sorumluluktur.

İslam’da anne-babanın çocuklar üzerinde hakkı olduğu gibi çocukların da anne baba üzerinde hakları vardır. Allah Rasûlü (s.a.s.) “Çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır.” (Müslim, Sıyâm, 183) buyuruyor. İslamî perspektifte çocuğun hakkı, anne-babanın bu hakları yerine getirmesi gereken birer dinî vecibe ve ilahi bir sorumluluk olarak anlaşılır. Bu, çocuğun ebeveyni karşısında bir “hak talebinde bulunma” pozisyonundan ziyade, ebeveynin Allah’a karşı bir “görev ifa etme” bilinciyle hareket etmesi gerektiği anlamına gelir.

Çocuklar, Allah’ın anne babaya verdiği bir emanettir. Tıpkı diğer emanetlerde olduğu gibi bu emanetle ilgili olarak da ebeveynler sorumlu olacaklardır. Her birey kendi yaptığından sorumludur; kimse günahını bir başkasına yükleyemez. İnsan kendi fiillerindeki sorumluğu anne babaya yükleyemez. Bununla birlikte anne ve baba, eğitim sürecinden ayrıca sorumlu olacaktır.

“Ey iman edenler! Kendinizi ve çoluk-çocuğunuzu ateşten koruyun” (Tahrim, 66/6). Bu ayet ebeveynlere bir sorumluluk yüklemektedir. Çocuğun dini eğitimiyle ilgili ihmal edilen her davranıştan anne ve baba da sorumludur. “Her biriniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. Erkek, ailesinin çobanıdır ve güttüklerinden sorumludur…” (Buhârî, Cum‘a 11; Müslim, İmâre 20). Bu hadis yukarıdaki ayetle birlikte düşünüldüğünde anne babaya ciddi sorumluluk yüklemektedir.

Ahirette, çocuklarının manevi ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyen anne babalar sorumlu olacaklardır. Ayette şöyle buyuruluyor: “Siz de Allah’tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin! De ki: Şüphesiz hüsrana uğrayanlar kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu apaçık hüsranın ta kendisidir. Onlar için üstlerinde ateşten katmanlar, altlarında (ateşten) katmanlar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım bana karşı gelmekten sakının.” (Zümer, 39/15-16)

Ebeveynlerin evlatlarına karşı birinci sorumluluğu maddî ihtiyaçlardır. Çocuğun iki yaşına kadar emzirilmesi, giysi ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesi, temiz ve helâl rızıkla beslenmesi, güzel bir isim verilmesi ve sünnet ettirilmesi bu kapsama girer. İkinci sorumluk alanı da manevî ihtiyaçlardır. Anne sütüyle beslenmenin teşvik edilmesi, güzel bir terbiye verilmesi, evlatlar arasında adaletin gözetilmesi ve farz olan ilimlerin öğretilmesi bu haklar arasında yer alır.

Çocuk Eğitimi ve Terbiyesi

İnsanın evladına verebileceği en değerli miras terbiyedir. Lokman (a.s.) kıssasında, bir babanın evladına nasıl derin ve anlamlı bir terbiye verdiğini görürüz. Peygamberimizin hayatında da çocuk terbiyesine verdiği büyük önem açıkça ortaya çıkar. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizî, Birr, 33)

Çocuklara din eğitimi ve terbiye küçük yaştan itibaren başlar. Eğitim ama nasıl bir eğitim? Çocuğun duygularını, düşüncelerini, Rabbine yakınlığını, ileride iman ehli olup olmamasını etkileyecek olan her şey eğitimin konusudur. Bu anlamda eğitim doğumdan itibaren başlar. Günümüzde gelişim psikolojisin uzmanları 0-7 yaş arasındaki eğitimin ihmal edilmemesi gerektiğini söylemişlerdir. Buradaki eğitim anne babanın sorumluluğu altındadır. Özellikle bu yaşlarda ahlaki gelişimin doğru biçimde verilmesi gerekmektedir.

Eğitim metotlarında, çocuğa korkutucu unsurlar yerine teşvik edici örnekler sunmak esastır. Ayrıca ibadet sonrasında çocuğu takdir etmek, ona güzel sözler söylemek özgüven ve inanç açısından çok faydalı olacaktır.

Terbiye sürecinde sevgiyle disiplin arasında denge kurmak son derece önemlidir. Aşırı sevgi çocuğu şımartabilirken, katı disiplin de onu içe kapanık ve öz güvensiz bir birey hâline getirebilir. Bu nedenle ebeveyn, ne sevgide ölçüyü kaçırmalı ne de disiplin adına merhameti unutmamalıdır. Dengeli bir yaklaşım, sağlıklı bir kişilik gelişiminin anahtarıdır.

İnsan davranışları büyük ölçüde sosyal ortamlardaki rol modellerden etkilenir. Çocuğun davranış ve tutumlarının çoğu yetişkinleri model alma suretinde şekillenir. Çocuğun ahlakî ve dinî davranışlarında örnek alma yoluyla öğrenme önemli bir yer tutar. Özellikle ibadetlerde bunu açıkça görmekteyiz. Peygamberimizin “namazlarınızın bazılarını evlerinizde kılınız, oraları kabirlere çevirmeyiniz”; “farz namazlar dışındaki namazların en faziletlisi evlerinizde kılınandır” tavsiyeleri bu noktada önemlidir.

Buradaki tavsiyenin amaçlarından biri de evde örnek olmanın önemine dikkat çekmektir. 10 yaşından itibaren Peygamberimize hizmet eden Enes b. Malik’e Peygamberimizin şu sözü dikkat çekicidir: “Hz. Peygamber’e yedi yahut dokuz sene hizmet ettim. Rasulullah benim yaptığım bir şey için ‘Bunu niçin yaptın?’, yapmadığım bir şey için de ‘Niçin yapmadın?’ demedi”. Buradan anlıyoruz ki Peygamberimiz eğitim metodunda nasihatten çok davranışlarla örnek olmayı tercih etmiştir.

Biz bazen çocuğumuzdan, kendimizin göstermediği bir ahlâkı sergilemesini bekliyoruz. İbadete gereken özeni göstermiyor, zamanı hoyratça harcıyor, davranışlarımızda dikkatsiz oluyoruz ama çocuğumuzun bütün bunların aksine erdemli yaşamasını istiyoruz. Sonra da çocuğa bazı değerleri kazandıramadığımızda şikâyet ediyor, sorunu sadece onda arıyoruz. Oysa Kur’an, bu tutarsızlığa şöyle dikkat çeker: “Ey iman edenler! Yapmadığınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmadığınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir nefrete sebep olur.” (Saff 61/2-3) Çocuk, özellikle namaz, oruç ve dua gibi ibadetleri görerek, izleyerek öğrenir. Bu yüzden eğitimin ilk adımı, örnek olmaktır. Çocuğa söylenen değil, gösterilen kalıcı olur.

İyi insanların çocuklarının bazen kötü, kötü insanların çocuklarının ise iyi olabildiğini biliyoruz. Tüm bu gerçekler karşısında, hayırlı bir evlada sahip olmak için en doğru yol, yapacağımız terbiye metotlarının yanında Allah’a samimiyetle yakarmaktır. Ayrıca, evlat gibi büyük bir nimeti bize bahşettiği için Rabbimize şükretmeyi unutmamalıyız.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.