Yüz Çevrilecek Bâtıl

Bir mücadele sahasıdır, dünya. Sonucu ve galibi belli olan bir mücadele. Sapasağlam temellere dayanan, iyiliğin ve huzurun artışını gaye edinen Hak; zulüm, disiplinsizlik, aşağılama, boşluğa düşürme, fesatçılık ve yalnız bırakma karakterlerine yapışan bâtıla galip gelecektir. Sayısı, imkânı, nüfuzu fazla gibi görünse de bâtıl yok olacaktır, yok olmaya mahkûmdur. Çünkü Hakk’ın bulunduğu yerde bâtıla çalışma alanı yoktur.
Kur’an-ı Kerim’de türevleriyle birlikte 36 yerde geçen bâtıl kavramı Hakk’ın karşıtı olarak ifade edilmiş olup “gerçek olmayan, geçersiz ve hükümsüz olan, kalıcı olmayan, haklı bir nedene ve gerekçeye dayanmayan, hak edilmeyen, yok olmaya mahkûm olan” anlamlarında kullanılmıştır.
Tek başına bâtıl bir anlam ifade etmediği gibi insanlara cazip de gelmez. Bu nedenle bâtıl zemin bulmak için Hakk’a yaklaşır. Hak’tanmış gibi gözükerek kendisine çalışma ortamları oluşturur. Nitekim bu yolla da kendisine birçok çalışma alanı elde etmiştir. Efendimiz aleyhisselam zamanında sözde mescid inşa ederek zararlı çalışmalarına mekân tutmak istemişler de Allah Teâlâ buna izin vermemiştir. Günümüzde de bâtıl taraftarları geliştirdikleri projelerle (Ilımlı İslam, Kur’an İslam’ı, Peygambersiz İslam, Aklı referans alan İslam gibi.) bilerek veya bilmeyerek aynı çabanın içerisine girmişlerdir.
Bâtıl dediğimizde unutulmaması gereken bir özellik de bâtılın gün yüzüne çıkmış hali olan ideolojilerdir. İnsanlığı bulunduğu sorunlardan kurtarma adına ortaya çıkarak eski durumu da aratan anlayışlardır, ideolojiler. Bâtıl yollarla huzur sağlamayacağını defalarca göstermişlerdir ama ibret almayı bilmek gerek. Kapitalizm dediler insanı makineleştirdiler, komünizm dediler zulüm çarkları büyüyerek devam etti, pozitivizm dediler ahlaksızlıklar ayyuka çıktı. Şimdilerde ise liberalizm diyorlar ve erkeği erkeklikten kadını kadınlıktan uzaklaştırıp özgürleştiriyorlar. Büyüklerimden duyduğum güzel bir dua cümlesi buraya tam anlamıyla çözüm oluyor: “Bâtıl’ı bâtıl bilip bâtıldan yüz çevirenlerden eyle, Ya Rabbî!” Âmin.
Bâtıl kavramının hüküm verme anlamında en çok kullanıldığı yer Fıkıh ilmidir. Fakihlerimiz günlük yaşantımızda vuku’ bulan hadiselerin İslam’a uygun olmayanlarını bâtıl kavramıyla ifade etmişlerdir. Vuku’ bulan hadiseler başından sonuna kadar Allah’ın hükmüne uygun olmalı ki hak olsun. Değilse işler bâtıldır yani boşa gitmiştir, yararsızdır, hayır sonuç çıkarmaz. Alışverişler, borçlanmalar, nikâhlar, verilen sözler, yeminler, ibadetler Edille-i Şer’iyye’ye uygun değilse bâtıl olur.
Hayatımız boyunca ister toplumsal manada, ister bireysel manada isterse de iç âlemimizde olsun hak bâtıl mücadelesi sahne alacaktır. Mücadeleyi haktan tarafın kazanabilmesi yol göstericilerimizin Kur’an ve Sünnet olmasına bağlıdır. Değilse mağlup olacak ve -Allah muhafaza eylesin- şu cümleler kendi ağızlarımızdan çıkacak. “Bâtıla dalanlarla birlikte biz de dalar giderdik.”