YAHUDİLERİN TARİHİ YÜKSELİŞİ VE MÜSTAKBEL ÇÖKÜŞÜ

YAHUDİLERİN TARİHİ YÜKSELİŞİ VE MÜSTAKBEL ÇÖKÜŞÜ

Bir terör devleti olan İsrail’in ve İsraillilerin hayat felsefesini layıkıyla anlayabilmek için onların bozuk dini inançlarını bilmek gerekir. Tahrif olmuş Yahudilik milli bir dindir. Yani onların dinleri ile ırkları birdir. Annesi Yahudi olmayan birisinin Yahudi olması mümkün değildir. Irkî mensubiyeti olmayan birisi Yahudi olamaz fakat Yahudi emellerine hizmet etmek üzere mason olabilir. Uluslar arası düzeyde kurdukları mason teşkilatlarına bağlı olan kimseleri dünyevi olarak menfaatlendirirler ve onların da Yahudi emellerine hizmet etmelerini temin ederler. Yahudiler, kendileri dışındaki bütün insanların kendilerine hizmet etmek üzere yaratıldığına inanırlar. Bu sebeple diğer insanların malını, canını ve ırzını helal sayarlar. “Öldürmemek” veya “çalmamak” gibi dini kurallar sadece Yahudi dindaşları için geçerlidir. Diğer bütün insanları kendi köleleri ve onların bütün mallarını da kendilerinin gasp edilmiş malları olarak gördüklerinden her türlü yolu kullanarak bu malları ele geçirmeyi meşru addederler. Bu sebeple bankacılık, bankerlik gibi her türlü faiz ve sömürü düzeni Yahudi icadıdır. Yine insan sağlığına zarar veren katkı maddeleri Yahudi icadıdır. Kendileri katkı maddeli mamulleri kullanmazlar fakat bütün dünyaya pazarlarlar. Gıda sektörü büyük ölçüde Yahudilerin elindedir. Zira acil bir durumda stoklayıp karaborsa yapmaya en elverişli şey gıdadır. Çünkü insanlar gıdasızlığa bir hafta bile dayanamaz. Dünyayı ve insanlığı ifsat eden görüşlerin sahibi olan bilim(?) adamları (Freud, Darwin, Karl Marx, Durkheim vs.) hep Yahudi’dir. Kendileri bu sapkın görüşlere itibar etmezler fakat dünya milletlerini bu safsatalara inanmaya teşvik ederler.

Daha özet bir ifade ile söylersek parayı, gıdayı ve bilimi elde edip bunları Yahudi emellerine hizmet için kullanmaya çalışmaktadırlar. 

Bu kadar az Yahudi’nin bu kadar zengin ve etkili olmasına bakarak onların çok zeki olduğu zannedilmemelidir. Onların yükselişlerini, farkına varmadan düşmanları sağlamıştır. Hep bozguncu ve fitneci olan Yahudilere karşı tarihte Hıristiyan dünyasında umumi bir nefret hasıl olmuş ve Yahudiler hep dışlanmışlardır. Bu sebeple küçük yerlerde tutunamayıp büyük şehirlerde yaşamak durumunda kalmışlardır. Büyük şehirler insana ticaret ve tahsil imkanı sunmaktadır. Sürgün edilmeleri sebebiyle vatanlarının olmaması ve dünyanın her bir tarafına dağılmaları bunlar için avantaj olmuştur. Başka ülkede olan akrabaları ve tanıdıkları ile işbirliği yaparak ithalat ve ihracatı ellerinde bulundurmuşlardır. Öyle ki küçük bir bürosu olan bir Yahudi, ithalat ve ihracat sayesinde, fabrikalara sahip olan, ortaya sermaye ve emek koyan üreticilerden daha çok para kazanma imkânı elde etmiştir. Yine farklı ülkelerdeki akrabalarının yanına çocuklarını göndererek çocuklarının pek çok dil öğrenmelerini, ticari ve ilmi konularda ufuklarını genişletmelerini temin etmişlerdir. Yine Yahudilerin sürekli sürgün hayatı yaşamaları ve bulundukları yerlerde kendilerini emin hissetmemeleri, onların gayri menkule yatırım yapmayıp, nakit para bulundurmalarına sebep olmuştur. Zira bir tehlike anında gayri menkulü hemen elinden çıkaramaz; fakat nakit parasını yahut altınını torbaya atıp hemen kaçabilir. İşte nakit parayı ellerinde bulundurmaları hem faizcilikle insanları daha fazla sömürmelerini hem de ticari alım satımlarla daha da zengin olmalarını sağlamıştır. Büyük şehirlerde eskicilikle işe başlayan pek çok fakir Yahudi, eline geçen eski mallar sayesinde önce antikacılığa, sonra da zenginleyip faizciliğe ve bankerliğe geçiş yapmıştır.

Binlerce yıl vatansız yaşayan Yahudilerin Filistin’e yerleşip daha sonra Nil ile Fırat arasında bulunan ve Kapadokya bölgesine kadar uzanan toprakları (Arz-ı mevud) ele geçirme hareketine Siyonizm denilmektedir. Dünya Yahudilerini örgütleyip Filistin’e yerleşmeleri için gayret eden Teodor Herzl, Siyonizmin kurucusu kabul edilir. Bu gün dünyadaki İsrail vahşeti, Siyonizm ideallerinin bir neticesidir. Bunların dışında bir de ülkemizde, dışı ve adı Müslüman olup gerçekte Yahudi olan dönmeler vardır ki bunlara Sabatayist denilir. Sabatay Sevi 17. yüzyılın ortalarında İzmir’de mehdiliğini ilan eden bir Yahudi’dir. Çevresine topladığı kişilerle ayaklanma ihtimali mevcut olduğu için yakalanıp Osmanlı sarayına getirilir ve alimlerin huzurunda muhakeme edilir. Mehdilik iddiasının safsatadan ibaret olduğunun ortaya çıkması üzerine pabucun pahalı olduğunu gören Sabatay Sevi, görünüşte pişman olur. Tevbe edip Müslümanlığa girdiğini söyler ve Mehmet Aziz ismini alır. Ona tabi olanlar da aynı şekilde davranır. O günden bu yana dıştan Müslüman içten Yahudi olan bu dönmeler, varlıklarını devam ettirmişler ve Osmanlı’nın yıkılışında da rol oynamışlardır.

Siyonist İsrail’in gizli örgütü Mossad, masonik teşkilatlar, Sabatayistler gibi dönmeler, pek çok ülkede önemli bir etkiye sahip olduklarından Yahudiler bugün için dünya siyasetine yön vermektedirler. Filistin devletinin kurulmasına yeşil ışık yakan Clinton’a bir Yahudi kızı olan Monika’yı musallat etmişlerdir. Başta aynı yolda gitmeyi hedefleyen Bush yönetimine de 11 Eylül saldırılarıyla cevap vermişlerdir. İsrail’e Yahudi göçüne zorluk çıkaran Kominist Rusya’yı onlar parçalamıştır. Arap ülkeleri de dahil olmak üzere pek çok dünya liderinin Yahudi güdümünde olduğu meçhul değildir. Türkiye’deki pek çok faili meçhul cinayetlerin ardında da Yahudi gizli servisi vardır. İskenderun’daki askeri birliğe saldırının ve bu saldırıyı kınayan İskenderun’daki Katolik papaz Luigi Padevesenin öldürülmesinin zamanlaması dikkat çekicidir.

Bütün bu olumsuz tabloya rağmen şu husus iyi bilinsin ki Yahudi gücü ve zulmü doruk noktasını aşmış ve çöküşe geçmiştir. Yaptıkları vahşi katliamlar bütün dünya kamuoyunda Siyonist Yahudiliğe karşı bir nefrete dönüşmüştür. Dünyadaki bu kamuoyu tepkisi inşallah yakın bir zamanda Yahudi lobisinin baskısının önüne geçecek ve Amerika da dahil olmak üzere bütün dünya yakında İsrail’e cephe alacaktır. Belki Ortadoğu’da bir üçüncü dünya savaşı da yaşanabilir. Neler olacağını biz bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey varsa o da dünyayı saran Yahudi belasının ve zulmünün miadını tamamladığı ve çöküşe geçtiğidir. Zulüm ile abad olunmaz. Zalimlerin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı olduğu iyi bilinmelidir.

Bu çöküşü hızlandırmak için bizim de yapmamız gereken şeyler vardır. İsrail’e doğrudan veya dolaylı yollardan yardım ettiği bilinen Yahudilerin mallarını kesinlikle almamalıyız. Gazze’ye ambargo uygulayan ve merhamet gemisine kurşun sıkan eli kanlı katillerin silahlarını ve mermisini temin eden Yahudi zenginlerinin bütün mallarını boykot etmeliyiz. Bizler bugün Müslümanlar olarak tepkimizi öyle ciddi ortaya koymalıyız ki mağazalar ve marketler, reyonlarına dahi Siyonist İsrail’in mallarını koyamamalılar. Müslümanlar olarak içkiye ve içki satılan marketlere gösterdiğimiz tepkiyi, onların mallarına ve onu pazarlayanlara da göstermeliyiz. Hele hele kardeşimize sıkılan kurşunun parasını veren asla biz olmamalıyız.

Mavi Marmara gemisi de bir milattır (doğumdur). Bu gemiyle birlikte mü’min münafık tefrik olmuştur. Bu gemide olan müminlerden ölenler şehit, kalanlar gazidir. Bir yerde hakiki şehitler veriliyorsa orada hakiki zaferler vardır. Mesela gemide şehit olanlardan Furkan Doğan, İslam’ı aşkla, sevdayla yaşayan çok temiz bir gençti. İslam’ı teslimiyetle yaşayan Furkan Doğan’ın ailesini hakiki Allah dostları ve hakiki âlimler tebrik ve teselli etmiş, taziyelerini bildirmişlerdir.  Samimi bütün mü’minler de gemideki şehitlere ve gazilere sahip çıkmış, canı gönülden taziyelerde bulunmuşlardır.

Allahu Teala cümlemize şehitleri sevmeyi, onlara sahip çıkmayı ve kendi nefsimizde de şehitliği arzulamayı nasib etsin. Şehitlik makamı ile bizleri huzuruna kabul etsin. Amin.

HATIRLATMALAR

2 Temmuz 1990 Mina’da tünel faciası

4 Temmuz 1546 Barbaros Hayreddin Paşa’nın vefatı

5 Temmuz 1993 Başbağlar katliamı

6 Temmuz 1517 Hicaz Osmanlı’ya ilhakı ve mukaddes emanetlerin Yavuz Sultan Selim’e teslim edilmesi

8 Temmuz 2010 Miraç kandili

10 Temmuz 1975 Nurettin Topçu’nun vefatı

12 Temmuz 1932 Türk Dil Kurumu’nun kuruluşu

13 Temmuz 678 Hz. Aişe Validemiz’in vefatı

14 Temmuz 1638 İkinci Viyana kuşatması

14 Temmuz 1789 Fransız ihtilali

15 Temmuz 1099 Haçlı Ordusunun Kudüs katliamı

16 Temmuz Peygamber Efendimizin Mekke’den Medine’ye hicreti

16 Temmuz 1999 Musa Topbaş Efendi’nin vefatı

17 Temmuz 1166 Abdülkadir Geylani Hazretleinin vefatı

18 Temmuz 656 Hz. Ali halife seçildi.

20 Temmuz 1974 Birinci Kıbrıs Harekatı

23 Temmuz 1908 II. Meşrutiyetin ilanı

23 Temmuz 1919 Erzurum kongresi

24 Temmuz 1660 İstanbul Yangını (80 bin ev yandı)

24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasının imzalanması

25 Temmuz 711 Tarık bin Ziyad’ın İspanya’yı fethi.

26 Temmuz 2010 Berat Kandili

27 Temmuz 1980 İran-Irak savaşının başlaması

31 Temmuz 855 Ahmed bin Hanbel’in şehadeti

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.