TASAVVUF / Sünnetsiz Hayat Ölüdür

TASAVVUF / Sünnetsiz Hayat Ölüdür

İslam hukukçularına göre sünnet ikinci kaynaktır ve teşride Kur’an-ı Kerim’den sonra gelmektedir. Sünnet, hükümleri açıklama bakımından Kur’an’ın tamamlayıcısı ve yardımcısıdır. Aynı zamanda sünnet Kur’an’da bulunmayan bazı hükümleri de koyabilir. Sünnetin teşrideki yerini üç madde halinde özetleyebiliriz:

1- Sünnet, Kur’an’ın mübhem ve mücmellerini açıklar. Umumi hükümlerini tahsis eder. Fakihlerin çoğunluğuna göre nasih ve mensuhu bildirir.

2- Sünnet, Kur’an’da asılları sabit olan konuların hükümlerini tamamlayıcı mahiyette açıklamalarda bulunur.

3- Sünnet, Kur’an’da olmayan bir kısım hükümleri açıklar.

Birinci madde için namaz ve zekâtı misal verebiliriz. “Kadın; halası, teyzesi, bacısı, kızı ve kardeşi kızı üzerine nikâhlanamaz.” (Buhari) hadisi “Bunlardan başkaları size helal kılındı” (Nisa, 24) ayetini tashih etmiştir.

İkinci maddeye misal olarak lianı zikredebiliriz. Kur’an lianı teferruatıyla anlatmış, sünnet de liandan sonra karı kocanın birbirinden bain talakla ayrılacağını bildirmiştir. Sünnetin, Kur’an meskût kaldığı yerlerde doğrudan doğruya hüküm koyup teşri kaynağı olduğuna şunları misal verebiliriz; sütkardeşliği, erkeklerin ipek elbise giymelerinin haram veya mekruh olduğu, vitir namazı, Ramazan orucunu bozana kefaret lazım geldiği gibi… (Fıkıh Usulü, 38)

Kur’an’da pek çok ayet sünnete uymanın, peygambere itaat etmenin farz olduğuna delalet etmektedir. Mesela “Allah’a itaat eden, peygambere itaat etmiş olur.” (Nisa, 80) “Allah ve Resulü bir şeye hükmettiği zaman iman eden erkek ve kadına artık işlerinde muhayyerlik yoktur.” (Ahzab, 36) “Peygamber size ne verirse onu alın, neden yasaklarsa ondan da vazgeçin.” (Haşr, 7) ayetleri gösteriyor ki Peygamber aleyhisselam’ın emirlerine uymak bir vecibedir. Kısaca sünnet, peygamberin Rabbinden aldığı risaleti tebliğden ibarettir.

Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor; “Kim benim sünnetimden (yaşama tarzımdan) yüz çevirirse benden değildir.” (Buhari-Müslim)

“Dinin elden çıkışı sünnetin terkiyle başlar. Halat nasıl lif lif kopup parçalanırsa din de sünnetin birer birer terkiyle ortadan kalkar.” (Darimi)

Bu ayet ve hadisler Müslümanların ancak sünnete sarılmak ve ondan ayrılmamaya çalışmak suretiyle Müslüman kimliklerini koruyabileceklerini göstermektedir. Yani ümmet sünnetle vardır, onunla yaşar. Yozlaşma sünnetten ayrılmakla başlar. (Riyazüs Salihin, İmam Nevevi, 10) Dini emirlerin birer birer hayatımızdan uzaklaştığını gösteren Buhari hadislerinde şöyle haber verilmektedir. Müsnedi Ahmed’de tahric edilen hadisi şerif şöyledir; “İslam’ın yapışacak kulpları elbette birer birer kopacaktır. Her biri çözüldükçe halk geriye kalanlara yapışıp tutunacaktır. Bunların en evvel kopanı hükümde adalet, en sonu da namaz olacaktır.” (Buhari, 3/121)

Zamanımızda Kur’an ve sünneti birbirinden ayırma cür’eti gösteren, sünnette hata arayanlar, hatayı kalplerinde arasalar daha iyi olur. Hâlbuki İslam, aklımızın beğendiği tarafını alıp beğenmediği tarafını atabileceğimiz bir şey değildir. İslam bir bütündür. Mü’min-i kâmil olanlar Kur’an ve sünnet bütünlüğü içerisinde hayatlarını idame ettirirler. Peygamberimiz şöyle buyuruyor; “Allah’ım faydasız ilimden sana sığınırım.” Amin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.