Tarihten/ DÂRE KUTNÎ (Ali bin Ömer)

Tarihten/ DÂRE KUTNÎ (Ali bin Ömer)

Büyük hadis âlimi, her türlü ilimde zamanının bir tanesi olup, asrının en meşhurlarındandır. İsmi, Ali bin Ömer künyesi, Ebü’l-Hasen’dir. Dâre Kutnî diye meşhûr olmuştur. Şafiî mezhebinde idi. Bağdat’ın Dâre Kutn mahallesinde 306 (m. 918) yılında doğmuştur. Zamanının en meşhûr muhaddislerinden Hadis-i Şerif öğrenmek için; Basra, Kûfe, Vasıt, Suriye ve Mısır’a gitmiştir. Tekrar Bağdat’a döndü. İlimde zamanının üstadı oldu ve pek çok âlim yetiştirdi. 385 (m. 995)yılının Zilkade ayında seksen yaşında Bağdat’ta vefat etti.

Zamanının en büyük âlimlerinden hadis kıraat fıkıh ilmini almıştır. Uzun zaman edebiyat ilmiyle meşgul olup diğer ilimlerde olduğu gibi edebiyatta da üstad olmuştur.

Kendisinden de;  İsferânî,  Hâkim, Mısrî, Razî, Berkanî,  İbni Ahmed, -İsfehânî,  Hallal, Tenuhî, Kâtib, Taberî A’tikî,  Cevherî ve daha pek çok âlim ilim öğrenmiş, rivayetlerde bulunmuştur. Fakat içlerinde en meşhûr olanları; Nişâbûrî, Taberî ve meşhûr, Hilyet-ül-evliyâ kitabının sahibi -İsfehânî’dir.

Ebü’l-Hasen Dâre Kutnî, hadis ilminde hafız olup, yüzbin Hadis-i şerifi sened ve râvileriyle ezbere bilirdi. Çok meşhûr bir âlim, faziletler sahibi, muhaddis-i kâmil ve ilmiyle de amel eden bir zât idi. Hadis ilminde, hadisin illetlerini bilmede, zamanının bir tanesiydi. Rivâyet ettiği hadisler doğru ve sağlamdı. Allah Teâlâ’nın dinine uymakta çok gayretliydi. Ondan sonra Hadis ilminde illetler mevzuunda onun gibi bir âlim gelmedi ve bu ilim onunla tamam oldu ve mühürlendi, denilmiştir. Zamanında Hadis, fıkıh, kıraat ve nahiv ilminde parmakla gösterilecek şekilde tanınır, ilminden istifade edilirdi.

Ebü’t-Tayyib: “Dâre Kutnî, hadiste emîr-ül-mü’minîn idi” buyurmuştur. Hâkim: “Dâre Kutnî, Hadis ilminde hafız, kuvvetli fehim sahibi, şüphelilerden uzaklaşan, kıraat ilminde ve nahivde imam olan, asrının bir tanesi bir zât idi. 367 senesinde dört ay Bağdâd’da kalıp, gece ve gündüz onunla beraber bulundum ve onun, bana anlatılanların fevkinde (üstünde) bir âlim olduğunu anladım.” Hatibi Bağdadi ise Dâre Kutnî asrının bir tanesi zamanının imamı ve müracaat kapısı idi. Hadis ilmi onunla son bulmuştur. Hadisin illetlerini, Hadis âlimlerini ve Hadis râvilerinin hallerini bilme, onunla mühürlenmiştir. Doğruluk ve emanet sahibi bir zat olup, sika (sağlam, güvenilir) idi. Hadis ilmi dışındaki diğer ilimlerde de üstaddır. ”

İmam-ı Buhârî’nin Sahîh’i ve daha başka Hadis kitaplarında, bazı Hadis-i Şerifler senedinin (Hadis-i şerifin rivayet edenler kısmının) başından bir veya birkaç kişi atlanarak, sadece, falan söyledi, falandan bildirildiği gibi ifadeler kullanılıyor, rivayet edenlerin isimleri söylenmiyordu. Dâre Kutnî, falan falandan kelimelerini kaldırarak, onların yerine, rivayet edenlerin bizzat ismini yazdı. Dâre Kutnî buna, Hadis ilminde ilk olarak ta’lik ismini verdi.

Yine kendisinin metin ve isnadında, bazı râviler tarafından yapılan, bazı râvilerin atlanılmasına (musahhaf), böyle Hadislere de (musahhaf hadisler) denmiştir. Metin ve isnatlara tam manasıyla vâkıf Hadis imamlarının bilebileceği bu çeşit illet, Hadis ilminin en mühim konularından biridir. İşte, Dâre Kutnî bu mevzudaki ilmi ve tasnif ettiği kitabıyla çok büyük şöhrete kavuşmuştur. Böylece Dâre Kutnî, kendisinden sonra gelen her âlime ışık tutmuş, rehberlik yapmış büyük bir âlim, ilmiyle amel eden büyük abid olmuştur.

Buyurduğu şu söz, onun ilminin en açık alametlerindendir: “Ey Bağdadlılar, ben sağ iken, hiçbir kimse Rasulullah’a (sas) yalandan söz isnat edebilir zannetmeyiniz” buyurmuştur. Zamanındaki bidat ehli, bozuk inanç ve amel sahibi kimseler ile büyük mücadeleler yapmış, onlarda söz söyleyecek herhangi bir hal bırakmayıp, böylece Ehl-i sünnet vel-cemâate, itikat ve amel bakımından büyük hizmeti olmuştur.

Dâre Kutnî’nin rivayet ettiği Hadis-i Şeriflerden bazıları:

Peygamberimiz (sas ): “Ferâiz ilmini öğrenmeye çalışınız. Bu ilmi gençlere öğretiniz. Ferâiz ilmi din bilgisinin yarısı demektir. Ümmetimin en önce unutacağı şey, bu ilim olacaktır” buyurdu.

“Bütün hastalıkların başı fazla yemektir.”

“Kim ki, Mekke’de veya Medine’de hac veya umreyi yaparken ölürse, Allah o kimseyi kıyamet günü öyle diriltir ki, kendisinden hesap sorulmaz, hiç bir azâb da görmez.”

“Benden sonra bazı kimseler çıkacak. Onlara rastlarsanız, öldürünüz! Çünkü onlar, müşriktir.” Ali (r.a ) bunun alâmeti nedir? Diye sordu: “Onlar sana aşırı bağlılık gösterecek, sende bulunmayacak şeyleri, sana söyleyeceklerdir. Bunlar, Ebu Bekir’le, Ömer’i kötülerler. Bunlara söğerler. Ashabıma söğenlere, Allah-ü Teâlâ ve melekler ve bütün insanlar lanet etsin.” 

Dâre Kutnî’nin eserlerine gelince: Bunların en meşhuru, “Sünen” Hadis kitabıdır. Bu eserinde, diğer sünen kitaplarının belli şekline uymayarak yahut mühim fıkıh meselelerine dair Hadisleri ve bunların muhtelif rivayetlerini (senetlerini) verir. Bu eseri, onu fıkıh ilmindeki yüksek derecesini göstermeye kâfidir. “İlel-ül-hadîs” kitabı, hafızasından talebelerine yazdırdıklarından meydana gelmiş olup neşredilmiştir. “İlzâmât ale’s-Sahihayn” adlı eserinde, Buhari ve Müslim’in Hadis alma şartlarına uyduğu hâlde, eserlerine almadıkları Sahih Hadisleri toplamıştır.

Kitâb-ul-istidrâkât ve’t-tetebbu’: Buhari ve Müslim’deki bazı Hadisler hakkında bilgi vermektedir.

Kaynak: Ehlisünnet Büyükleri

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.