SÖZ MEYDANI-Din Sosyal Medyada Geçerli Değil mi?

Bu sayfada ara sıra kullandığım “klavye kahramanlığı” aldı başını gidiyor. Sosyal medyanın her şeyi kolaylaştırıcı ve çabuk yaygınlaştırıcı yönü herkesin iştahını kabartıyor. Hiçbir kaygı ve endişe gütmeden bize ait tabirle “aklına eseni” söylüyor. “Dilin kemiği yok” diye uyarmışlar bizi geçmişteki kelam-ı kibar sahipleri. Diline sahip çıksın diye uyarmışlar. Çünkü genelde insanlar, özelde Müslümanlar dikkat de zorlanıyor. Herkes ne görüyorsa dilinden görüyor. Sosyal medyanın dilinin ise hiçbir tasası, yasağı yok.
“Bir ağızdan çıkıp bin dile yayılır.” Evet, yalan ya da yanlış bir ağızdan çıkıyor ve binlerce ağızdan dünyaya yayılıyor. Hem de dönüşü, düzeltilmesi olmayan bir yayılma. “Dil vahşi hayvana benzer, bir kere bırakırsan bir daha yakalayamazsın.” Bir Batılıya ait bu söz, şimdi tam gaz uygulamada.
Geçmiştekilerin sözlerine bakalım: “Eli dar olanın, dili kısa olur.”demişler, Sosyal hayatta çok geçerli bir durum. Ama sosyal medyada ağzı olan yazıyor. “Baş dille tartılır.” Bu her yerde geçerli. Sosyal medyadaki yazdıklarına bakarak kişinin aklını ölçebilirsiniz. Ama sakın söylemeyin aklının derecesini, yoksa o ölçüsüz dil size döner, sizi karalar, sizi yaralar.
Belki ülkemizde şu an itibariyle söylenenler suç olmaktan çıktı. Her şey söylenip paylaşılabiliyor. Önceleri ceza kanununda Müslümanlar için 163, solcular için 141 ve 142. maddeler vardı. 1980’li yıllara kadar bu maddelerden soruşturulmayan, yargılanmayan veya içeri girmeyen fikir adamı, sanatçı, kimse yok gibiydi. Turgut Özal’la kalkan bu maddeler din, basın-yayın, siyaset, düşünce ve sanat alanında bayağı bir rahatlama getirdi. Beşeri sistemlerin özelliği, kanunların geçiciliğidir. Ama İslami sistemde geçici kanun yoktur. Çünkü onları Rabbimiz yarattığı kulların selameti için kıyamete kadar geçerli kılmıştır. Rabbimizin koyduğu o yasak ve serbestlikler genelde insanlığın, özelde Müslümanlığın huzur, saadet ve refahını sağlayan maddelerdir.
“Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu ‘etraflıca araştırın’. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (Hucurat, 6)
Buyurun. Sosyal medyada bu yasak geçerli değil mi? Nedir o gelene geçene, ölmüşe, yaşayana yönelik yazılanlar. Kaynağı bilinmeyen, bilinse de güvenilmeyen kişi, site ve kitaplardan alınan; gerçekmiş gibi hemen paylaşılan birçok materyalin uydurma olduğunu bilmekteyiz. Peki yazılanlar doğru değil, uydurma ve iftira ise kiminle helalleşeceksiniz? Hele bu basın yoluyla yapılıyor ve geri dönüşü mümkün olmayan bir söz veya metinse ne yapacağız? Bu durum bilgi kirliliğinin ötesinde de bir durum. Üzerinde çok düşünülmeli.
“Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.” (Hucurat, 12)
Bu ayetler sosyal medyayı kapsamıyor mu? Orada onun bunun arkasında söylenenler gıybetin ta kendisi değil mi? İftira da gıybet de suçtur. İftiranın da gıybetin de cezası bellidir. Bu işler sosyal medyada klavye başında yapılınca suç olmuyor mu? Divanü Lugatit Türk sahibine isnat edilen söz ne mükemmel bir anlam içeriyor: “Dil ile düğümlenen, diş ile çözülmez.” Peki sosyal medyada böyle bir duruma düşen kişi şunu söyler mi: “Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim.”
“Klavye kahramanlığı”nın bir diğer tarafı ise orada yazdıklarıyla hiç uyuşmayan hayata sahip olanlar. Korkaklar orada cesur(!) paylaşımlarla; yazamayanlar, konuşamayanlar överek-hakaret ederek tatmin oluyorlar. Yazdığı ya da alıntıladığı yazının anlamından bîhaber kahramanlar.(!) Özellikle Ak parti ve Tayyip Bey üzerinden parsa toplayan “klavye kahramanları.”
Müslümanlar sosyal medyayı alıntı ve aslı astarı olmayan yalan, en azından şüpheli bilgilerle kullanmak yerine “kitap sevenler, ülke dostları, bilimsel, sosyal, sanatsal, İslam’ı öğrenmek…” gibi faydalı grup ve kulüpler oluşturarak veya var olanlara katılarak güzel işlere aracı edebilirler.
Hadi bakalım bu yazıyı kaç gibi okuyup uygulamaya geçecek. İslam her zaman ve mekânda geçerli hükümleri olan bir hayat dinidir.
Kalın sağlıcakla…