Son İkindilerde Yankılanan Sözler-II

“Medeniyetin değeri, insana verdiği değerle ölçülür. Bizim gayemiz, davranış ve sözlerini Allah rızasına göre ayarlayan insan yetiştirmektir.”

“Molla Hüsrev ‘mescidde itikâf’ konusunda “hayırdan başka hiçbir sözün söylenmemesi” gerektiği üzerinde durur Çünkü Resul-i Ekrem aleyhisselam “Kim susarsa kurtulur.” buyurmuştur. Bunun manasındaki umumiliğinden dolayı mescidin dışında da ancak hayrın konuşulması gerekir.” der. Allah Teâlâ: Habibim kullarıma söyle sözün en güzelini konuşsunlar.” buyurur. (Hüsnü Aktaş, Millî Gazete, 9.3.1988)

“Cihad, afak-ı âlemdeki tüm güzellikleri bulup getirmek, ictihad aklî dünyadaki güzellikleri, mücahede de duygu dünyasındaki güzellikleri ortaya çıkarmaktır.” (Mustafa İslamoğlu)

Diriliş, bin bir çiçeği dolaşarak, kendine gerekeni toplayıp onların özünü seçen arı olmak demektir. (Arı günde ortalama yirmi bin çiçeği dolaşır, iki aylık ömründe iki bin kilometre yol yapar ve elli gram bal üretir.) Bin bir haber, bilgi, görüntü ve etki toz toprak yığını içinden kendi var oluş anlamına uygun düşen diriliş terkibini yakalama çabasını ömür boyu sürdüren ve ölümün önüne, elinde seçme merceği ile giden diriliş eri. (İşte hüner budur.) (Sezai Karakoç, Gündönümü, s. 31, 3. baskı)

“(Yunan işgali bahane edilerek) sivil insanların öldürülüşü başlı başına bir hicran konusudur. Çünkü bu öldürülenler o yörenin; âlim, büyük tüccar, eşraf, a’yan, hatırı sayılır akıllı dahi kesimi ve ünlü siyaset erbabıdır. Yani ümmetin birinci sınıf insanı bu savaş (Yunan işgali) bahane edilerek katledilmişlerdir. Yine rivayet olunur ki, Akşehir ve civarında vuku bulan ayaklanmalarda(!) Halife yanlısı olarak damgalanan insanlar göz kırpmadan öldürülmüş, bu sayı Ilgın ve Çiğil köylerinde altı yüz elliyi aşmıştır. Özellikle Yozgat, Konya merkez, Bozkır, Kadınhanı, Ermenek, Hadim, Ilgın, Akşehir gibi ilçelerde sayıları binleri bulan insan ve seçkin insan katledilmiştir. (Prof. Dr. A. Osman Koçkuzu, Bir Müderrisin Sürgün Yılları, s. 250)

“Hayatın düz bir yol olduğunu kim söylemiş! Ömür boyu binlercesiyle mücadele edeceğimiz sorunlarımız olacaktır. Onlara bakarak içimizi karartacağımız, mücadele etmenin zevkine ve güzelliğine vararak ayakta kalmaya çalışalım. (M. Erdoğan, Gençlerle Söyleşi, DİB. Yayınları, s.33 Ankara 2003)

Her sanatkâr bize yeni bir haber, yeni bir dünya görüşü, yeni bir hayal, yeni bir duyma şekli getirir. Ve sanatkârlar ne kadar birbirlerinden ayrı olurlarsa, insanlık için o kadar iyidir. Birbirlerinin aynı olan sanat eserlerine bir kopya gözüyle bakar, değer vermeyiz. Sanat eserlerinin çeşitliliği insanların çeşitliliğine tekabül eder. Sanat dünyasında herkes kendisine uyan eseri seçer. Kimseyi falan eseri beğenmeye zorlayamayız. Sanat; sevgi, aşk ve saadet gibi ferdidir.

… Bir sanat eseri farkında olmadan yüzlerce kalbi birleştirebilir. (s.96) Sanatta değer, eskisine veya başkalarına uymayan yeni bir güzellik ortaya koymakla mümkündür.” (M. Kaplan, Nesillerin Ruhu, s.160, Dergah Yayınları, 1999, 7. baskı)

Bir tabiat kanununu izah eden her formül, Allah’ı öven bir ilahidir. (Maria Mitchell)

Her üzüm kütüğü bir şelaledir. (Sezai Karakoç)

Servet, şöhret ve makam en önde oturmuşlar, beden bir arka sırada yer almış; kalp ise bir kenara itilmiş, yahut bir köşeye sıkışmış halde… Bu tertipten huzur çıkmaz. (Ömer Sevinçgül, Güzel Konuşma ve Yazma Sanatı, s.80, 3. baskı, Zafer Yayınları)

Güneş görünür söyler
Gece bürünür söyler
Yılan sürünür söyler
Deve dikeni hele
Acı acı söyler de nasıl incitir beni
Ağacın gövdesinde ne kadar asil, vakur bir sessizlik konuşur.
Üstündeki çizgiler ter seli gibi akar
Of demez amma bana neler söyler bu vakar
Alevler kıvrım kıvrım yanar da ses çıkarmaz
Biri susar da söyler biri yanar da söyler
(A.   Nihat Tarlan, Prof. Dr. Âmil Çelebioğlu, s.186, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1989)

“Sustum ben, çünkü bu söz hadden aşkın olacak. Dinleyenin ne kulağında anlayacak bir kudret var ne de anlayışında ona göre bir kabiliyet.” (Mevlana)