Sepet Sepet Yumurta Sakın Kendini Unutma

Sepet Sepet Yumurta Sakın Kendini Unutma

Deve kervanları çölde giderken, develer kolay yürüsün, susuzluklarını da unutsunlar diye, uzun çöl yolculuklarında kervanlarda ‘hâdi’ denilen okuyucular, güzel sesli hânendeler bulundururmuş. Bunların güzel sesleriyle okudukları uzun ‘ya leyl’ler, güzel sesten, ahenkten hoşlanan develeri kendilerinden geçirir, kolayca yürütürmüş. Ancak bu ‘hâdi’ler yemden ve sudan tasarruf etme düşüncesiyle develeri oyalayıp, tesir edip 3-4 günlük yolu, hiç dinlendirmeden, bir günde kat etmeye de teşebbüs edebilirlermiş ve develer ‘hâdi’leri dinlerken yorgunluğu unutup, müziğin sesi Azrail’in ayak seslerini bastırdığından olacak ki kendileri bile fark etmeden çatlayıp ölürlermiş.

Dünya sadece fani değil aynı zamanda ‘Hâdi’ ve fıtratımızda güzelliğe, keyfe meyyallik var, helal dairesi keyfe kâfi ayrıca “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış.” diyen bir Peygamberimiz, Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir.” (Ankebut, 64) diyen bir yaratıcımız var.

Hâdi’ler nasıl ki çölün çetin şartlarını kolaylaştıran bir vesile ise, dünyada ki evlat-araba-ev-eğitim vs. de dünyada gurbette olmanın, cennetten kovulmanın acısını unutturacak bir vesile, ancak ne zaman ki ‘hâdi’ler deveyi öldürecek kadar görevlerini iyi yaptıklarında kervan sahipleri tarafından uyarılırlarsa, insan da kendini dünyanın zevklerine, eğlencelerine çok kaptırdığı zaman kâinatın sahibinin gönderdiği Peygamberler tarafından uyarılır. İnsan uyarılara kulak verirse yaşar, yoksa öldüğünü bile anlamayacak bir şuursuzluk içinde telef olur.

Tüm Peygamberler ‘hâdi’ yerini üstlenmiş nesne ya da ‘hâdi’ yerini almış özne karşısında nesneleşmiş halkı uyarmak için gönderilmiştir. Ancak son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselam gelmiş-gelecek tüm ‘hâdi’lere karşı doğmuş-doğacak tüm insanlığı uyarmak için gönderilmiştir. Misal Hz. İbrahim putlaştırılan akla, Hz. Musa putlaştırılan tek adama, Hz. Şuayb putlaştırılan paraya, Hz. Adem putlaştırılan egoya, Hz. Lut putlaştırılan bedene, Hz. Hud putlaştırılan mideye uyarıcıdır.

Canı pek bir dünya son yüzyılda yaşadığımız
Yüzü perdahla kavi, peçesi paramparça
Üstü başı kükürtlü bu dünyadan
Kancıklık
Sıçradı çevirdiğimiz sayfalara
Artık kimse bize haber vermeyecek
Hemen şu tepenin ardında
Saldırmaya hazır ve müsellah
Bir düşman taburu durduğunu
Çünkü gerçekten yok
Böyle bir ordu
Bir düşmanımız kaldı
Kendi
Dudaklarımız
Arasında.

Tüm peygamberler insanı fıtratına, anavatanına, özüne dönmeye çağırır, ezelde kendisine güzel isimler emanet edilmiş, ahseni takvim olarak yaratılmış insana geldiği yeri müjdeleyerek ve korkutarak hatırlatır. Kıssa kelimesinin geldiği ‘Kss’ kökünün anlamlarından biri de “Bir kimsenin izini sürüp ardından gitmektir.” Kıssalar bize asıl takip etmemiz gereken kişileri anlatır. Peygamberler muştular, yorumlar, putları kırar, önderlik yapar, medeniyet kurar sonra da arkalarında yetişmiş insanlar ve kutlu bir söz bırakarak göçüp giderler. Bize de onların mektuplarında ki, mesajlarında ki asıl maksadı, geçici olmayanı fark etmek-fark ettirmek kalır.

Kimseden bir işaret gelmeyecek
Bir melek kimsenin alnını sıvazlamazsa
Söylemez size kimse dünyadaki ömrü boyunca
Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi
Kimdi yan gözle bakmadı kır çiçeklerine bile
Öğretmek için cephe nedir
Kıyam etti
Torunu kucağında
Dönünce bütün gövdesiyle döndü
Bir bu anlaşılsaydı son yüzyılda
Bir bilinebilseydi
Nedir veche…

Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar
Sıyırın kahkaha sırçasını cildinizden
Omzunuzdan vaveyla heybesini atın
Boşa çıksın reislerin, kâhinlerin, şairlerin kuvveti
Güler yüzlü olmak neydi onu hatırlayın
Neydi söğüt gölgesinde gülümsemek
Ağız dolusu gülmeden taşlıkta…

İsmet Özel

 

Bir toplulukta biraz sert konuşunca topluluktan biri Ali Şeriati’ye “Hep böyle konuşuyorsunuz, biraz da bizi rahatlatacak şeyler söyleseniz.” der. Şeriati şöyle cevaplar; “Ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki sizi rahatlatayım?” Peygamberler de bizi rahatsız etmeye gelirler ama “Bir millet uyuyorsa uyandırmak kolaydır. Ama uyumuyor da uyuyor gibi yapıyorsa ne yapsanız nafile, uyandıramazsınız!” diyen Gandhi’nin sözü maalesef içimizde ve dışımızda cereyan eden Peygamberler tarihinin de özeti gibidir… Allah hepimizi öldüğümüzü ve yaşadığımızı bile fark edemeyecek uyku halinden korusun.

“Hakikat uygarlığının varoluş hikmeti önderliği Hazreti Adem, varoluşunun temellenmesi Hazreti Nuh, inanç temellenmesi öncülüğü Hazreti İbrahim’de gerçekleştiği gibi, Devlet düşüncesi, ilkeleri ve girişimi de Yusuf Peygamberin hayatını dolduracaktı. Bu hikmetin sancağı da onun eliyle dikildi insanlık kalesine, hakikat burcuna.

Bir başka deyişle, Allah’a inanmış ve onun uygarlığını gerçekleştirmeyi ülkü bilmiş insanlık olarak Hazreti Adem’le yaratıldık, Hazreti Nuh’la yaratılışımızın varoluşuna çevrilişini kesinleştirdik. Hazreti İbrahim’le inanmışlar Milletini ve Toplumunu kurduk. Hazreti Yusuf’la da Devletini kurma ödevi verildi. Daha doğrusu, hepsi baştan beri var durumda bulunan veya yeteri kadar gözüken bu varoluş derecelerinin her biri, zamanı gelince, tam açılımını yaptı bir peygamberde. Ve o peygamberin hayat ve tutumu o varoluş katına bir sembol oldu. Hazreti Adem’de tohum toprağı tuttu; fazlalıklar çürüyüp döküldü; Hazreti Nuh’da kökler saldı tohum. Özüyle yok oluştan kurtuldu. Hazreti İbrahim’le de filiz topraktan başını çıkardı. Gövde oluşmaya başladı. Gövdenin kalınlaşması, kabuk bağlamaya başlaması yani. Onu dış etkilerden koruyucu kuvvetlerle donanması dönemi ise Hazreti Yusuf’la başlar. Hazreti Musa, Davud ve Süleyman’la süreç olgunlaşır. Devlet, Dünya Devleti olmaya doğru gider. Dünya Devleti; ama dünyacı devlet değil. Peygamber hayatı, baştan aşağı bir medeniyettir. Hakikat medeniyetidir. Hakikat Medeniyetini bir ağaca benzetirsek, o ağacın çekirdeği gibidir peygamber hayatı. Medeniyet, bu hayatın açılımından ibarettir.” (Sezai Karakoç)

Not: Peygamberler tarihinin günümüzdeki ve içimizdeki yansımasını merak edenler için iki kitap tavsiyedir: Sezai Karakoç’tan Yitik Cennet ve Dr. Mustafa Merter’den Dokuz Yüz Katlı İnsan.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.