Nikâh

Nikâh

(Nikâh, zevac, sükûnet, zina, fahşa, bağ, bereket, kaynaştırıcı, koruyucu, elbise)

Sözlükte “birleştirme, bir araya getirme; evlenme, evlilik; cinsel ilişki” gibi anlamlara gelen nikâh kelimesi fıkıh terminolojisinde, şer‘an aranan şartlar çerçevesinde aralarında evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının hayatlarını geçici olmaksızın birleştirmelerini, “çift olmalarını” sağlayan akdi ve bu yolla eşler arasında meydana gelen evlilik ilişkisini ifade eder.

Kur’an-ı Kerîm’de nikâh kelimesi ve türevleri genellikle evlenme akdini belirtmek üzere on dokuz ayette geçmektedir.

Arapça’da zevâc kökünden türeyen izdivac, tezvic, tezevvüc, zevc, zevce gibi kelimeler de “evlenmek, evlendirmek, evlilik, evliliğin taraflarını oluşturan eşler” manalarında yaygın biçimde kullanılır. Eş – eşleşme – eşleştirme diye de ifade edilebilir.

Allah yeryüzünde her şeyi çift yaratmıştır. Buradaki çift “birlikte olması gereken” iki eş anlamındadır. Eşler birbiri için “cazibe” merkezidir. “Çift” olmalarını, bir arada bulunmalarını gerektiren çekim güçlerinin olması bu anlamda tabiatları gereğidir.

Atomların ana elementlerinden olan elektron ve protonlardan güneş sistemleri, galaktik yapılar vs zerreden kürreye bütün varlık âleminde bu “çift” yapıyı ve aralarındaki cazibeyi görmek mümkündür. Birçok ayette bu çift yapıdan bahsedilir:

“Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz biz genişletmekteyiz. Yeri de biz döşedik; güzel de yaptık! Her şeyden çift çift yarattık, inceden inceye düşünesiniz diye.” (Zariyat, 47-49)

“O, gökleri ve yeri hikmet ve fayda esasına göre yarattı; sürekli olarak geceyi gündüzün, gündüzü gecenin üstüne sarmaktadır; güneşi ve ayı da yasalarına boyun eğdirmiştir. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmektedir. Unutmayın ki Allah çok güçlüdür, çok bağışlayıcıdır. O sizi bir tek nefisten yaratmış, sonra ondan eşini de var etmiştir; hayvanlardan da sizin için sekiz eş lutfetti.” (Zümer, 5-6)

Aslolan,  yaratılan bu eşlerin çift olarak bir arada bulunmalarıdır. Bu durumda kâinatı var halde tutan ölçü-denge-adalet üçlüsü sükûneti ve dinginliği sağlar. Aksi takdirde denge bozulur. Adalet tesisi zorlaşır. Bu da varlığın devamını imkânsız hale getirir.

Atomu oluşturan temel yapı taşlarından olan elektron ve protonlar arasında bu anlamda bir çekim olduğu malumdur. Artı ve eksi yükleri vardır ve birbirlerini çekerler. Bu çekim güçleri doğal, fıtri yollarla sağlanıyorsa ortamda bir “sükûnet” ortamı da oluşur. Bu yapı doğal akışının dışına çıkarıldığı durumlarda ise ortaya çıkacak enerji büyük yıkımlara yol açabilir.

İnsan da çift olarak yaşadığı takdirde huzur ve sükûn bulacak şekilde yaratılmıştır:

“Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yarattı. Sonra da sizi birbirinize eş kıldı.” (Fatır, 11)

“Onda ‘sükûn bulup durulmanız’ için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi, çekim ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.” (Rum, 21)

“İnsanlara, nefsani arzular, kadınlar ve çocuklar süslenerek çekici kılındı.”(Al-i İmran, 14)

Ayetlerde de bildirildiği gibi insan da çift olarak yaratılmıştır. Meşru ve fıtri olan yol bu çiftlerin “nikâh” akdi ile bir arada bulunmalarının sağlanmasıdır. Bu takdirde huzur ve “sükûn” sağlanabilir. Aksi takdirde atom örneğinde olduğu gibi toplumda ifsat ve büyük yıkımlar ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Çiftlerin nikâh dışındaki meşru olmayan yollarla bir arada bulunmaları fıtrata aykırıdır. Toplumu ifsada sürükler ve Kur’an’da “zina” kavramı ile ifade edilir. “Fahşa” tanımlaması içerisine giren ve yasaklanan bir fiildir. Önemine ve tehlikesine binaen, yarattığını çok iyi tanıyan Rabbimiz, zina etmek bir yana “yaklaşılmasını” dahi yasaklamış, şirk ve haksız yere adam öldürmekle birlikte en büyük günahlardan saymıştır. Bundan hareketle zinaya yol açabilecek her yol kapatılmalı, her fiil İslam toplumu tarafından terkedilmelidir:

“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği apaçık bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra, 32)

“Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa, ağır bir cezaya çarptırılır.”(Furkan, 68)

Bu büyük günaha “yaklaşmamanın” en büyük yardımcısı ise “nikâh” akdiyle başlatılacak olan evliliktir. “Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü izdivac, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur…” (Buhari, Savm, 10)

Nikâh akdi ile iki “eş” çift haline gelerek fıtri anlamda tamamlanarak birbirlerine bağlanırlar. Bu “bağ” ile insanlar arasında oluşan “akrabalık bağı” korunmasını, gözetilmesini, haklarına riayeti Allah’ın emrettiği önemli bir bağdır. Bu bağ ile insanlar birbirine adeta zimmetlenmiştir. Bu bağ sayesinde insanlar “anne ve baba” olarak kendilerinden sonra gelen nesillere de bağlanmaktadır. Rabbimizin çocuklarla ebeveynler arasındaki hakların muhafazası konusundaki emirleri de malumdur. Anne babaya şükrü kendi hakkı ile birlikte zikretmiştir:

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın üretip yayan rabbinize itaatsizlikten sakının. Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a saygısızlıktan ve akrabalık bağlarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa, 1)

“Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, akrabaya vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.” (Nahl, 90)

“Biz ana ve babasına iyilik etmeyi insana tavsiye ettik. Hususiyle anasını tavsiye ederiz ki, o kat kat zaafa düşerek ona gebe kalmış, emzirme (ile birlikte ayrılması) da iki sene sürmüştür. Binaenaleyh, Bana, ana ve babana şükret.” (Lokman, 14)

Nikâh bağı ile aile kuranlar Allah’ın hazinesine ulaşma yolunu da bulmuşlardır. Nikâh “bereket”e ulaştırır.

“İçinizden evli olmayanları, köle ve cariyeleriniz arasından da elverişli olanları evlendirin. Yoksulluk içinde iseler, Allah lütfu ile onları ihtiyaçtan kurtarır. Allah’ın hazinesi geniştir, her şeyi bilmektedir.” (Nur, 32)

Nikâh, çiftleri birbirine karıştırıp bir bütün haline getiren kuvvetli bir teminattır:

“Onu (Mehiri) nasıl geri alırsınız ki, birbirinize katılmış-kaynaşmıştınız. Onlar sizden kesin bir güvence (kuvvetli bir ahid) de almışlardı.” (Nisa, 21)

Nikâh, tek iken çıplak ve korunmasız olan aile fertlerini birbirlerine her türlü dış etkiye karşı koruyucu elbise hale getirir:

“Kadınlar sizin için, siz de onlar için bir libassınız.” (Bakara, 187)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.