LA HAVLE- Göz mü Gözlük mü Görüş mü?

Millet olarak yaklaşık iki asırdır bir kimlik bunalımı yaşıyoruz. Milli ve manevi değerlerimizi bulunması gereken yerde muhafaza edip koruyamadık.

Bir kavram kargaşasının içerisinde bocalıyoruz. Zihinlerimiz bulanık, görüşlerimiz buğulu. Kullandığımız kaypak kelimeler dengemizi bozuyor.

Peltek bir dille meramımızı anlatamıyoruz. Bunca bunalım içerisinde bir takım kavramları anlamıyor, anlayamıyor ve yerli yerinde kullanmıyoruz, kullanamıyoruz.

Mesela suç nedir, günah nedir?

Suçun sınırlarını keyfini kanun yerine koyup kahrını da kanun kuvvetinde kararname olarak çıkaranlar çizer. Onların çizdiği sınırlar içindeki kanun, kararname, genelge ve yönetmeliklerde günah diye bir madde bulunmaz. Günahın hudutlarını ise âlemlerin rabbi olan Allah ve O’nun sevgili Rasûlü belirler.

Mesela adalet nedir, eşitlik nedir?

Allah, biz kullarından adaletli davranmamızı ister, eşit davranmamızı değil. Yedi yaşındaki bir çocukla yetmiş yaşındaki bir ihtiyarın sırtına yirmi beş kiloluk yük yüklediğimizde ikisine de eşit davranmış oluruz ama adil davranmış olmayız. Tıpkı vatandaş olarak devlete verdiğimiz vergiyi, zekat olarak sayamayacağımız gibi.

Mesela vatandaşlık nedir, kulluk nedir?

Vatandaş olarak devlete karşı, kul olarak da Allah’a karşı bir sorumluluğu vardır insanın. Yani devlet sana seni takip için bir TC kimlik numarası verir, her türlü sorgulamayı oradan yapar. Halbuki Allah’ın bize nasıl bir kulluk kimlik numarası verdiğini, ne zaman ve nasıl bir sorgulama yapacağını bilemeyiz.

İnsanın gözünün bozuk olması başka şey, gözlüğünün bozuk olması başka şey. Görüşünün bozuk olması ise daha başka bir şey!

Gözümüzün ve gözlüğümüzün bozukluğundan şikayetçi oluyoruz da görüşümüzün bozukluğundan dolayı niçin hiçbir rahatsızlık duymuyor, düzeltmek için bir gayret göstermiyoruz?

Göz bizim, gözlük bizim, görüş bizimse bozuk olanı düzeltmek de yine bize düşüyor.

Kendi gövdemiz üzerinde, kendi başımızı taşıyacağız. Birilerinin bize taktığı bozuk gözlüklerde bakmayacağız çevremize. Her şeye bir mümin firasetiyle bakmaya mecburuz.