LA HAVLE- Doktora Giden İki Dost

Her ikisi de Allah dostlarından iki güzel insan.
Her ikisi de niyetlerinde samimi…
Her ikisi de Allah’ın rızâsını kazanmanın derdinde.
Sâhi bizim tırnağımıza bir taş değecek olsa, Rahman ve Rahim olan Rabbimizi merhametten mahrum nasipsizlere kaç defa şikâyet ediyoruz!
Bir düşünelim…
Cüneyd-i Bağdadî ve Ebû Bekir Şibli (k.s.) hazretleri hastalanırlar ve birlikte doktora gitmeye karar verirler. Ancak gidecekleri doktor, Zerdüşttür. Yani ateşe tapan bir doktordur. Giderler ve doktor, mübarekleri tedavi için muayeneye başlar.
İmam Şibli Hazretleri teferruata girmez: “Bende şöyle bir sıkıntı var, bunun için bir ilaç ver.” der.
Cüneyd-i Bağdadi ise en ince detayına kadar hastalığını anlatır. Her ikisini de dikkatle dinleyen doktor, hastalarına uygun ilaçları verir.
Aradan günler, aylar geçer. Bir gün bu iki güzel dost karşılaşırlar. Her ikisi de sağlığına kavuşmuştur. Şibli, dostu Cüneyd’e sitem ederek: “Ey Cüneyd, neticede Zerdüşt olan ve yoldan çıkmış bir doktora bu kadar teferruatlı olarak hastalığını anlatmanın anlamı neydi? Neden -hâşâ- şikâyet eder gibi hastalığını anlattın?” diye sorar.
Cüneyd-i Bağdadi şu cevabı verir, dostu İmam Şibli’ye: “Doktor benim İslâm’a ne kadar bağlı olduğumu bilen ve bana saygı duyan bir adamdı. Ben ona şunu anlatmak istedim: Bak Allah kendisine bu kadar yakın olan dostuna, bu kadar rahatsızlık veriyor. Bunlar bunlar gibi sıkıntıları önüne getiriyor dünyada. Ya düşmanına neler yapacak ahirette! Bunu düşün ve aklını başına al!” Onun için derdimi ona böyle uzun uzadıya anlattım.”
Bu sefer Cüneyd-i Bağdadi sorar İmam Şibli’ye: “Ya sen Şibli, bu kadar hasta olmana rağmen neden hiç şikâyetini dile getirmedin?”
Ebu Bekir Şibli der ki: “Bak Cüneyd; ben dostumu düşmanıma şikâyet edemedim. Yüce Rabbimin imtihan için verdiği hastalığı, ona anlatmaktan utandım.”
Ey Nefsim!
Bugüne kadar Hâlik’ını mahlûkuna şikâyet ederken utandığın, sıkıldığın oldu mu hiç?
Bir düşün hele!