Konuşmak mı, Susmak mı?

Konuşmak mı, Susmak mı?

Dil, Allah Teâlâ’nın en büyük nimetlerinden ve O’nun ince sanatlarının en mühimlerindendir. Dilin kendisi küçük olmakla beraber gerek taat ve gerekse isyanı büyüktür. Cirmi küçük ve fakat cürmü büyüktür. Zira kulun küfür ve şehadeti ancak dilindeki ifadesinden anlaşılır. Küfür, isyanın; iman, taatin son haddidir.

Dilin tehlikesi büyüktür. Gereksiz şakanın, yalan sözün, söz ve yeminde yalanın, gıybet, çekiştirme, su-i zan vb Allah’ın razı olmadığı sözlerden sakınmak kâmil insanın evsafındandır. Nitekim Resul-i Ekrem aleyhisselam “Sükût eden kurtulmuştur.” “Sükût nimettir. Fakat susanlar azdır.” buyurmaktadır.

Abdullah b. Süfyan diyor ki: Babam Süfyan şöyle haber verdi: “Resul-i Ekrem’e ‘İslamiyet hakkında bana öyle bir şey öğret ki artık başkasına bir şey sormaya lüzum kalmasın.’ dedim. Resul-i Ekrem de ‘Allah’a inandım de ve sonra da dosdoğru ol.’ buyurdu. Resul-i Ekrem’e ‘En çok neyimi sakınayım?’ diye sordum. Resul-i Ekrem eli ile dilini göstererek ‘Buna sahip ol.’ buyurdu.”

Ukbe b. Amir diyor ki: Resul-i Ekrem’e “Kurtuluş çaresi nedir?” diye sorduğumda “Dilini tut, evinde otur ve hatalarına ağla.” buyurdu. Yine Resul-i Ekrem aleyhisselam: “İki çenesi ile iki bacağı arasındakiler hususunda bana kefalet veren kimsenin ben de cennete girmesine kefil olurum.” “Midesinin, edep yerinin ve dilinin şerrinden korunan kimse bütün kötülüklerden korunmuş olur.” buyurmaktadır.

“Ademoğlu sabaha çıktığı vakit bütün azaları dile derler ki: Bizim hakkımızda Allah’tan kork. Çünkü sen doğruyu söyler doğru yolda bulunursan hepimiz doğrulur ve selamette oluruz. Şayet sen eğrilir sağa sola kayarsan hepimiz eğriliriz.” buyurmuşlardır.

Ömer b. Hattab, Ebu Bekir es-Sıddık’ın radiallahu anhüm eliyle dilini çekip uzattığını görünce “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Ebu Bekir: “Başıma gelenler hep bunun yüzünden gelmiştir. Zira ben Resul-i Ekrem’in ‘Vücudun her parçası ehemmiyetine binaen dilden Allah’a şikâyet eder.’ buyurduğunu işittim.” demiştir.

Ebu Bekir radiallahu anh lüzumsuz konuşmamak için ağzında çakıl taşı saklardı. Eli ile dilini gösterir, “Başıma gelen bütün felaketler hep bunun yüzünden gelmiştir.” derdi. Abdullah b. Mesud diyor ki: “Kendisinden başka hak mabud olmayan Allah’a yemin ederim ki dilden daha çok uzun müddet tevkife muhtaç hiçbir şey yoktur.”

Tavus’da şöyle anlatılır: “Dilim bir yırtıcı hayvandır ki onu bırakırsam beni hemen helak eder.” Evzai diyor ki: Ömer b. Abdülaziz bize yazdığı bir mektupta şöyle demiştir: “Bundan sonra bilmiş ol ki ölümü çokça hatırlayan kimse dünyalığın azı ile iktifa eder. Sözünün de ameline dâhil olduğunu bilen az konuşur ve ancak lüzumlu şeyleri söyler.”

Bir başka zat da şöyle demiştir: “Az konuşan iki fazilet toplar. Biri dilinden selamette olmak, diğeri de arkadaşını anlamak ve dinlemektir.” Peygamberimiz aleyhisselam: “Allah’a ve ahiret gününe imanı olan hayır söylesin veya sükût etsin.” buyurur. (Buhari; Müslim; İmam Gazali, İhya)

Allah’ım; dilimizin şerrinden sana sığınırız. Bizi razı olduğun söz ve fiillerde muvaffak kıl. Amin…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.