KAPAK – Özlenen Nesil

İnsan günlük hayatta hep bir telâşe, bir koşuşturmaca içerisindedir. Bu koşuşturmaların da bir gayesi vardır. Hedeflere ulaşma, kariyer yapma, merakını giderme, para kazanma, daha çok öğrenme, daha iyi bir kul olabilme, bunlar gayelerden sadece birkaçıdır. Bu koşuşturmalar da çok zorlu süreçlerdir ve emek, çaba, gayret, azim, kararlılık ister.
Bizim bu yazıda üzerinde duracağımız konular ise: insan ne için yaşar (yaşamalıdır), insanın korkuları nelerdir, insan korkularını nasıl aşılabilir gibi sorular olacak.
İnsan ne için yaşar (yaşamalıdır)?
Dünyada 7 milyar insan vardır ve her birinin farklı bir dünyası vardır. 7 milyar insan, 7 milyar dünya. Her birinin farklı amaçları, gayeleri vardır ve bunun için koşuşturma içerisindedirler. Kimisi para için koşuşturur, kimisi hayallerini gerçekleştirmek ister. Kimisi makam-mevki peşindedir. Kimisi ise farklı türlü dertlerdedir. Ama insanın unutmaması gereken en önemli şey, ne için yaratıldığıdır.
Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat 56)
İnsan bu ilahi buyruğu hiçbir zaman aklından çıkarmamalı ve hayatını buna göre tanzim etmelidir. Birinci ve en temel amacımız Allah’a kulluk olmalıdır. Ve yaptığımız, yapacağımız her işte kendimize soracağımız ilk soru “Bu Allah’ın rızasına uygun mu, değil mi?” olmalıdır. Bu soru kararlarımızın kilit noktası olmalıdır. Bu kapıyı açan işlerimize devam etmeli, bu kapıda kalan işlerimizi ise oracıkta bırakmalı, kapıdan geçebilecek işlerle yolumuza devam etmeliyiz. Bu kapıyı bu dünyamızın kilit noktasına koyarsak ahirette yani asıl yurdumuzda nice güzel kapıların kilitleri bize açılır Allah’ın izniyle.
İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt onlar içindir. (Rad, 29)
İnsanın korkuları nelerdir?
7 Milyar insan, 7 Milyar dünya dedik ya hani. Bu kadar farklı insan olunca insanların korkuları da çok çeşitli olabiliyor. Ama genel manada insanların en temel korkularını rızık korkusu (endişesi), sevme ve sevilme korkusu (arzusu) ve Allah korkusu (sevgisi) olarak özetleyebiliriz. Bunlardan ilk ikisini bu başlık altında inceleyeceğiz.
Rızık korkusu:
Şüphesiz rızkı veren, sarsılmaz gücün sahibi olan yalnızca Allah’tır. (Zariyat 58)
Rabbin rızkı dilediğine bol bol verir de kısar da. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görmektedir. (İsra 30)
Sevme ve sevilme korkusu:
Allah Teâlâ bir kulu sevdiği zaman Cebrâil’e:
“Ben filanı seviyorum onu sen de sev!” diye emreder. Cebrail onu sever ve sonra gök halkına:
-Allah filanı seviyor, onu siz de seviniz, diye seslenir. Gök halkı da o kimseyi sever, sonra yeryüzündekilerin kalbinde o kimseye karşı bir sevgi uyanır.
Allah Teâlâ bir kula buğzettiği zaman, Cebrail’e:
“Ben, filanı sevmiyorum, onu sen de sevme!” diye emreder. Cebrail de onu sevmez. Sonra Cebrâil gök halkına:
-Allah filan kişiyi sevmiyor, onu siz de sevmeyin, der. Göktekiler de o kimseyi sevmezler. Sonra yeryüzündekiler de o kimseye karşı bir kin ve nefret uyanır. (Müslim, Birr 157)
İnsan korkularını nasıl aşabilir?
Yukarıdaki ayette ve hadiste görüleceği üzere tüm korkularımızı aşmanın tek yolu Allah korkusundan yani Allah’a olan yakınlığımızdan, bağlılığımızdan, Allah sevgisinden geçer. İnsanoğlu bu dünya hayatının bir imtihan hayatı olduğunun bilincinde yaşamalı, asıl yurdun ise ahiret yurdu olduğunu bilmeli, buna göre hayatını şekillendirmelidir. Böyle yaşayan birisi yani “Ne gelirse kula Allah’tan gelir” diyen birisi “Her halimize elhamdülillah” demeyi de bilir. Bu demek değildir ki Allah’a dua etmeyelim, Allah’tan güzel şeyleri istemeyelim.
…Bana dua edin, duanızı kabul edeyim… (Mümin 60)
İnsanlardan öyleleri de vardır ki, “Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik ver; bizi cehennem azabından koru” derler. İşte kazandıklarından bir payı olanlar bunlardır. Allah, hesabı çok çabuk görür! (Bakara 201-202)
Üzerimizdeki yük ağır. Kolay olsaydı dağlar taşlar yüklenirdi. Ama mükâfatı da sonsuz. Ve her zorlukla beraber de bir kolaylık mutlaka vardır.
“Şüphesiz her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah 5-6)
Sözlerimi Necip Fazıl Kısakürek’in şu dizesiyle bitirmek istiyorum:
“Tek cümleyle, Allah’ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O’ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak ve O’nun düşmanlarını ancak kubur farelerine denk muameleye lâyık görecek bir gençlik…”
Allah’ın ipine sımsıkı sarılanlardan olmak duası ile…
Es Selamu Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuh