KAPAK- İnsan Hüsrandadır

KAPAK- İnsan Hüsrandadır

İnsan bir şeylere sahip olma imkânı elde edebilmektedir. Allah Teâlâ’nın insana verdiği nimetlerden biri de ‘sahip olmak’tır. İnsan, mal-mülk sahibi olur; şan-şöhret sahibi olur; eş-dost ve arkadaş sahibi olur. Saymakla bitmeyecek kadar nimetlere sahip olabilir insan ve bu nimetler insanın sermayesi olur. İhtiyaç duyduğunda kullandığı, harcadığı veya yöneldiği bir sermaye…

İnsanın sahip olabileceği her şeyden kıymetli bir sermayesi vardır. Kaybettiğinde yerine koyabileceği hiçbir şeyi olmayan bir sermayedir bu. Bu kadar kıymetli olup da insanın en çok aldandığı şeylerdendir hattı zatında. İçinde bulunduğumuz ve hayata anlam vermemize yardımcı olan ‘zaman’dır bu sermaye.

Çok eskilerde, buzdolabı gibi soğutucuların olmadığı zamanda insanlar yazın dağdan buz getirip satarlarmış. Yine böyle bir satış yapan kimse ahaliye şöyle seslenirmiş: “Ey insanlar! Sermayesi tükenen şu insana yardım etmez misiniz? Sermayesi tükenen şu insana yardım etmez misiniz?” Bu kimsenin sahip olduğu sermaye, yazın kavurucu sıcağında insanlığın gözü önünde tükenmektedir. Bütün sermayesi tükenmeden ürününü satıp kâr elde etmek peşindedir. Eğer ki sahip olduğu sermayesini satamaz ise büyük bir kayıp içerisinde olacaktır. Zaman nimetine sahip olmanın en güzel anlatımı da buz satan kişi örneğidir. Çünkü zaman, her daim tükenmekte ve bir daha geri gelmemektedir.

İnsan, sahip olduğu nimetlere aldanmakta ve hiç kaybolmayacakmış duygusuna kapılmaktadır. Ancak nimeti elinden kaçırınca kıymetini tam manasıyla idrak edebilmektedir. Bu da insanı büyük bir pişmanlığa sürüklemektedir.

Allah Teâlâ’nın insana verdiği kıymetli nimetlerden biri zamandır. Kur’an’ı Kerim’de Allah Teâlâ zamana ‘yemin’ etmektedir. Müfessirlerimizin “asr”a verdiği manalardan birisi de ‘insan ömrü’dür. Ömrü, insanın en kıymetli sermayesidir. “Asr” zaman demektir. Ömür de zamandan bir parçadır. Aslında insan ömrü, zaman mefhumun küçük bir kısmıdır ancak insan bu ömrünün her anı ile sermaye sahibidir. Bu sebeple ömrünün her lahzasında/sermayesinde kâr elde etmelidir. Kârsız geçen her an insanın pişmanlığı olmaktadır. “Asr” suresinin de tabiri ile “insan mutlak bir hüsranda”dır.

Akıp giden, tükenen bir ömrümüz var. An be an kaybolmakta…

İnsan geçen anları düşündüğünde her birini daha iyi değerlendirebileceğini hep düşünmüştür. İşte insanın hüsranda oluşu her anını daha kârlı geçirebilecekken bunu yapmamasıdır. O güzel sermayeden heder edilen her bir an hüsrandır.

“Asr” suresinde “Ancak o kimseler başka ki iman edip salih amel işlediler ve hep hakka ve sabra vasiyetleştiler.” mealiyle bildirilen vasıfları haiz zümre, hüsrana uğramayanları tarif etmektedir. İşte bu zümre; bütün âlemlerin rabbi, rahman ve rahim, din gününün maliki Allah’ın birliğini ve indirdiğini tasdik etmiştir. Allah Teâlâ’ya ihlâs ile ibadet ve taate söz vermiştir. İman ile salih amel işlemiştir.

Yani bu zümrenin imanları yalnız gönüllerinde ve dillerinde kalmamış, bütün hislerini ve akıllarını Allah Teâlâ’nın rızasına uygun işlere sarf etmişlerdir. Tüm iyiliklerin Hakk’ın elinde olduğunu bilerek geçici hiçbir şeye aldanmayıp, her zaman birbirlerine hak tavsiye etmişlerdir. Hak söylemek ve hak yolda gitmek için hüsrana uğramadan ve nefislerine mağlup olmadan birçok acıya katlanmaya sabretmeyi birbirlerine tavsiye etmişlerdir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.