KAPAK – Gerçek Özgürlük

KAPAK – Gerçek Özgürlük

Çağdaş Özgürlük Anlayışları

Özgürlük, herhangi bir koşula, sınırlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme ve davranma durumu olarak geçmiştir sözlüklere. Tarih boyunca kafa yorulmuş, bedel ödenmiş bir tanımdır özgürlük… Karl Marx’ın ifadesiyle: “Bütün bir tarih özgürlük arayışından ibarettir.”

Gerek Liberalizm, Marksizm ve Sosyalizm gibi anlatılar arasında; gerekse negatif-pozitif ve diğer ayrımlar arasında özgürlükler üzerinde tam bir anlaşmanın varlığından söz etmek zordur:

Klasik Liberalizm, özgürlüğü “Bireyin davranışlarında her türlü müdahaleden bağımsız olabilmesidir” şeklinde tanımlarken; Kapitalizm, özgürlüğe “Emek-ücret ilişkisi” içinde bakar. Sosyalizm, özgürlüğün “kolektif” olmasını savunur.

Montesquieu özgürlüğü “Kanunların müsaade ettiği her şeyi yapma olarak” görür.

Patterson “Aşk gibi, güzellik gibi tanımlanamayan ama yaşanan bir şey” olarak tanımlar.

Rausseau ise “insanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır” der.

İslam ve Özgürlük

İslam, insanın özgürlüğü üzerine bina edilmiştir. Allah’ın insana tanımış olduğu, sınırları belirli hak ve özgürlüklere; ne devletin ne hükümdarların ne de ulemanın müdahale hakkı yoktur.

İslam’da sorumlu olmanın temel şartı da özgürlüktür. İyiyi kötüden ayırt edebilme, seçebilme özgürlüğüne sahip olanlar sorumludur, emir ve yasaklardan.

Allah Resulü’nün (sav) hicretin onuncu yılında insanlığa seslenişi olan veda hutbesinde buyurduğu; insanın yaşam hakkı, can ve mal güvenliği, insan onuru gibi konular, bugünün sözde hak ve özgürlük timsali kabul edilen ülkelerin hayal dahi edemediği dönemlerde vurgulanmıştır.

Müslümanın Özgürlük Anlayışı

Özgürlük “İkra’ bismiRabbikellezihalak – Oku, yaratan Rabbinin adıyla oku” emriyle başlar. Özgürlük Allah tarafından verilir. “Ben, bana özgürlüğü bahşedenden emir almalıyım” ile başlar.

“La İlahe illallah” özgürlüğün tanımıdır. Allah’a kayıtsız itaat, O’nun haricinde tüm varlıklara koşullu itaattir. Allah Resulünün ifadesiyle: “Allah’a isyan hususunda mahlûkata itaat yoktur.”

“La İlahe illallah” kişiyi kula kul olmaktan, eşyaya kul olmaktan kurtarır. İnsanın tanrılaştırdığı kişi ve eşyalardan kişiyi ancak Allah kurtarır. İslam dışı tüm fikirlerden koruyan korunaktır. Yani insanı ancak Allah (cc) özgür kılar.

Özgürlük, bir hayvanın zincirlerinden boşanıp sağa-sola saldırması değildir! Başlangıçta da değinildiği gibi her ideoloji, akım, din özgürlük tanımını kendi belirler. Dünyanın hiçbir yerinde insanlar sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Çünkü sınırsız özgürlük kişiyi hayvan seviyesine indirger. Anlamlı bir hayat yaşayabilmek için belli sınırları tanımak ve belli kurallara bağlı olmak gerekir. Belirlenen sınırların dışına çıkmadıkça özgürlük vardır. Belli bir hedefe ulaşmak için belli kurallara uymak özgürlüğü ortadan kaldırmaz, tersine düzene koyar ve hedefe odaklar.

Din için de aynı durum geçerlidir. “Din benim özgürlüğümü kısıtlıyor” denemez. Allah istediğini sorgular ama O sorgulanamaz. Allah her şeyi bilendir ama mahlûkat için böyle bir durum söz konusu olamaz. Özgürlüğümüzü kimden alıyorsak ona karşı sorumluluğumuz vardır. İslam’da özgürlüğün sınırlarını da şüphesiz Alemlerin Rabbi Allah’ın koyduğu kanunlar belirler. Kur’an’da şöyle buyrulur: “İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?” (Kıyamet, 36)

“La İlahe illallah Muhammeden Rasulullah” özgürlüğün tanımıdır.

Kulluk özgürleşmedir.

Namaz, özgürleşme çağrısıdır. Beni kul olmaktan uzaklaştıran tüm düşünceleri atmak, Rabbin huzuruna çıkmaktır.

Zekat, parasal dünyaya karşı eşyaya kul olmayıp, özgür bir duruş ortaya koymaktır.

Hacc, ekonomiyi ve siyaseti, nabzının tutulduğu beldelerin tutsaklığından kurtarıp, Kabe merkezli hayatın esenliğine ve özgürlüğüne kavuşturan bir manifesto niteliğindedir.

Nikah, belli sorumluluklar yüklemekle beraber, cinselliğe karşı bir özgürlüktür.

Dua ise zamanın, mekanın, içinde bulunulan durumların tümünden sıyrılıp Rabbinden özgürce istemektir.

“Leküm dinuküm veliye din – De ki sizin dininiz size, benim dinim banadır” (Kâfirun, 6) ayeti Allah’a kul olarak özgürleşmenin, kimseye boyun eğmemenin seslenişidir.

Kur’an’da özgürlük Hz. Meryem’in annesinin duasıyla karşımıza çıkmaktadır:

“İmran’ın karısı, ‘Ya Rabbi! Karnımda olanı sadece sana hizmet etmek üzere hür olarak adadım, benden kabul buyur. Doğrusu işiten ve bilen sensin’ demişti.” (Âl-i İmran, 35)

Hanne’nin bu duası bizim de duamız olsun:

Ya Rabbi dünyaya getireceğim (getirdiğim) bu çocuk yalnız sana kul olsun, yalnız senin için yaşasın, hayatına sen karış ve sen yön ver. Pusulası yalnız sana yönelik olsun. İşi-gücü, gecesi-gündüzü, bugünü-yarını hep hür olarak seninle olsun. Kimse onu köleleştiremesin.

Rabbimiz, kalplerimizi ve ayaklarımızı dinin üzere sabit kıl.

Sabit kıl ki, özgür kalalım…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.