İsim Değiştirmekle Haram Değişmez

İsim Değiştirmekle Haram Değişmez

İslam dini kendi ismi olan barış ve huzuru tüm fertlerinin hayatına da yansıtan bir dindir. Bu dinin fertleri de ne zulmeden ne de zulme uğrayan olacaktır. Hiç kimseye haksızlık edilmeyecek her haklıya hakkı verilecektir.

Bu kapsamda İslam, flörtü, kadın ve erkek ilişkilerini de karşılıklı hak ve ödevler çerçevesinde ele alacaktır.

Nur suresinin birçok ayet-i kerimesinde ifade edildiği gibi:

“… Çocuklarınız ergenlik çağına geldiklerinde kendilerinden önceki büyükleri (sizin odanıza girerken) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Allah âlimdir hakîmdir…” (Nur 59)

Daha önce evlerin kapısını çalmayı öğrenen, anne ve babasının odasına dahi girmenin bir edebi olduğunu öğrenen gençler yeni yetişmekte olan kardeşlerine de örnek olacaklardır.

Müslüman toplumda evin içinde dahi bir edep manzumesi vardır. Müslüman kişi evinin içinde bile kendisini her türlü tutum ve davranışta serbest, giyim kuşam ve konuşma üslubunda başıboş kabul etmez. Aile hayatında behimî (aşağı-ilkel) yaşantıyı reddeder.

İslam inşa ettiği medenî toplumu da evrene düzen veren temel nezaket kuralları çerçevesinde dizayn eder. Kadın ve erkeğin iffetine ve harim-i ismetine azami önem verir.  Evlenmeyi, yuva kurmayı kadın ve erkeğin ihtiyacını meşru yollardan karşılamayı teşvik eder. Kurulacak bu yuvayı iki kişinin üç-beş günlük nefsanî flört tecrübesine bırakmaz.  Gözü kapalı görmeden evlenmeyi de reddeder.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin ifadesi ile evlenecek kişi muhatabında “asaleti, zenginliği, güzelliği ve en önemlisi dindarlığı” arar.  Aile ve eş dost yardımı ile araştırmalar yapar. Taliplisi ile meşru ölçüler çerçevesinde görüşür ve konuşur.  Bu görüşmeler defalarca da yapılabilir.  Allah’a giden yolun ilk adımında eş seçecek kişi mutlaka çok ince araştırmalar ve düşünceler içerisinde olacaktır. Sorumluluk isteyen ve ulvî gayelere aday olan sevgi yuvası toy bir gencin flörtlerine, nefsanî tercihlerine, tecrübesiz seçimlerine bırakılamaz.  Bir tercih bazen bir ailenin bazen bir topluluğun onurunu ayaklar altına alabilir. Fertlerin onur ve haysiyetleri ne kadar önemli ise toplumların onur ve haysiyetleri de ondan aşağı değildir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi müslüman toplumun fertleri kardeşlerinin yetişmesinde öncü olacaklar, evde kapı çalmadan başlayıp toplumdaki sosyal ilişkilerine kadar her alanda onları asil davranmaya sevk edeceklerdir. 

Ferdî özgürlükler için toplumların şerefleri ayaklar altına alınamaz.  Geçmiş milletlerin kötü örneklerini sayabildiğimiz gibi yaşadığımız çağdan da örnekler bulabiliriz. Etrafımıza baktığımızda flört, birliktelik… vs gibi gayri meşru ancak ferdin özgürlüğünü (!) anlatan ifadeleri dünyaya pompalayan ulusların; insanlığın ahlakını, maneviyatını, hatta maddiyatını sömüren, aç bîlaç milletlerin ekmeğinden beslenen vampirler olduğunu görürüz.

Bu ülkeler kendi halklarına dahi acımamışlar, onları hayvanî bir hayata doğru sürüklemişlerdir. Maddî çıkarları ön planda tutarak vatandaşlarının onurunu kırmışlar hatta bazı toplumları turizm vs adı altında kendi ülkelerini ve insanlarını para karşılığı pazarlar hâle getirmişlerdir. Oysa peygamberimiz “Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe (hakiki) iman etmiş olmaz”  prensibi ile toplumsal olaylara mazlumun, zayıfın, çaresizin cephesinden bakışı öğretmiştir.

Dinimizin kesin bir dille yasakladığı flört; “zinaya yaklaşmayın…” (İsra 32) ayetine aleni muhalefet ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin:

“Şüphesiz helal bellidir, haram da bellidir. Bu ikisi arasında şüpheli şeyler vardır ki, insanların çoğu onları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa IRZINI VE DİNİNİ KORUMUŞTUR, kim de şüpheli şeylere dalarsa (girmesi yasak olan) koru etrafında (koyunlarını ) otlatan çoban gibi çok sürmez (haram sınırlarından) içeri dalar…”(Buhari) gibi yüzlerce uyarısına kulak tıkamaktır.

“O,  iş başına geçti mi yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozguncuları sevmez.”(Bakara 205)

 İslam toplumu içerisinde kabul göremeyen davranışları yabancı kelimelerle ifade ederek modern ve sempatik hale getirmeye çalışmak, bu yolla insanları farklı bir hayata kanalize etmek de bir fitnedir. Flört de bunlardan birisidir. İngilizce asıllı olan bu kelime günümüzde sözlük anlamının çok ötesinde bir kullanım sahası bulmuştur. Üzülerek ifade edelim ki bazı ülkeler bu ilişkileri arkadaşlık kelimesi gibi masum ifadelerin arkasına saklayarak halklarının ahlak değerlerini aşağıya çekmektedirler. Bu yanlış yoldan derhal dönülmesi için ebeveynleri ve gençleri Allah’ın ayetleri ile uyaran ve bu uyarıyı yaparken “Hatırlat! Çünkü hatırlatma müminlere fayda verir” ayetini prensip edinenler kadın erkek ayrımcılığı yapmak ve gerici davranmakla suçlanmaktadırlar. Tüm bunlara rağmen etrafımıza baktığımızda batılı yaşam tarzı batılı problemleri de beraberinde getirmektedir.

Evimizde, aile ve çocuklarımızın yanında giyinmekten istihyâ ettiğimiz kıyafetler sokaklarda giyilir olmuş, çok gerekli olmadıkça kullanmadığımız, kullanmaktan da hayâ ettiğimiz kelimeler artık çocuklarımızın dilinde şarkı olmuştur.

“Zaman değişti, biz de değiştik, yaşam tarzımız ve değerlerimiz de değişti” deniyor. Değişen zaman değil insan, çevre ve etrafımızdaki etki odaklarıdır. Biz İslamî kimliğimizle etrafımızda etkin olmalıyız. Çünkü İslam dini diğer din ve ideolojilerden farklı olarak kadın erkek ayrımı yapmadan her ikisinin de haklarını korur, birinin zevki için diğerini ezmez.

“Mümin erkeklere söyle: Gözlerini (harama çevirmekten) kaçınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yapmakta olduklarından haberdardır.  Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama çevirmekten) kaçınsınlar ve ırzlarını korusunlar!” (NUR 30, 31)

Ayet-i kerimelerde ifade edildiği gibi İslam daha suç işlenmeden önce koruyucu tedbirleri alır. İnsanlar huzursuz, çaresiz kalmadan önce onları uyarır, kötü sonuçlardan sakındırır. Oysa ithal kültürlerin sağlıksız değerlendirmeleri çocuklarımıza “gençtir, elbette gençliğini yaşayacaklar…” gibi sefih düşünceler sunmakta, gençliği yaşamanın yolunu karşı cins, alkol… v.s. olarak göstermektedir. Kendi dininden, örf ve adetlerinden, millî benliğinden uzak, taklitçi toplum hainleri elbette sıra kendi evine gelene dek aynı hezeyanlarda bulunacaktır.

Dinimizde evlenmek istenilen kadın ve erkeğe bakmanın meşruluğu konusunda ilim ehli arasında ihtilâf yoktur. Hepsine göre helâldir…  Ancak kimsenin olmadığı yerlerde baş başa kalmayı hayâ ve iffet bakımından riskli gören İslam, bazı önlemler alınmasını da ister.

Bir adam Ensâr’dan bir kadınla evlenmek istedi de Rasûlullah ona:

“Evlenmek istediğin kadını gör, çünkü Ensâr’ın gözlerinde bir şey vardır.”  buyurdular. (Müslim)

Ayrıca Rasulullah:

“Biriniz bir kadına talip olur da onun hoşuna gidecek ve kendini ona çekecek taraflarına bakma imkânı bulursa baksın.” (Ebû Dâvûd, Nikâh 19)  

“Biriniz kadına tâlip olduğunda, evlenme gayesiyle bakmış olduktan sonra ona bakmasında günah yoktur.” buyurmuştur.   (Müsned,  Bezzâr ve Taberânî)

Mugîre b. Şu’be:

“Bir kadına talip olmuştum. Rasûlullah, “Ona baktın mı?” diye sordu. “Hayır”, dedim. “Öyleyse onu gör. Bu, aranızı bulmada etkili bir yoldur” buyurdular.”

Rasûlullah’ın “gör” demesi üzerine talip olduğum ensarlı kadının ailesine gidip durumu onlara anlattım. Biraz hoşlanmaz gibi oldular. Kadın da mahfilinden beni duymuş:

“Görmeni Rasûlullah emretmişse gör. Ama öyle değilse, seni Allah’a havale ederim.” dedi. Bunu mühim bir olay olarak görür gibiydi. Onu gördüm ve evlendik, der.” (Müsned )

Özetlersek,   evlenmek niyetinde olan eş adayları birbirlerine bakabilecekleri gibi evlenme niyeti devam ettiği sürece halvette kalmadan (yanlarında başka mahremleri bulunarak), fitneye sebebiyet verecek davranışlardan kaçınarak görüşüp konuşabilirler. Aile temellerinin daha sağlam olabilmesi için gerekli gördükleri şartları sunabilirler. İslam kadına da erkeğe de eşini seçebilme hakkı vermiştir. Kimse zorla evlendirilemez. Kimse de zorla boşandırılamaz.

“Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler, kötü kadınlara; iyi ve temiz kadınlar, iyi ve temiz erkeklere; iyi ve temiz erkekler, iyi ve temiz kadınlara (yaraşır).” ( Nur 26 )

Allah bizleri temizlerden etsin.

Âmin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.