Gündemlerimiz Birer Afet

Gündemlerimiz Birer Afet

Büyük depremin üzerinden 2 hafta geçmişti. Hatay’da sağlık hizmetini çadırlarda vermeye çalışıyorduk. Akşam saatleriydi çadırların arasında bir hastanın bayıldığı bilgisi geldi. O hastaya bakıp sonra kendi sağlık çadırımıza dönerken bir anda yer sarsılmaya başladı.

Herhangi bir bina içinde değildik. Dışarıda bomboş bir arazide yürüyorduk buna rağmen insanın içine dehşet bir korku doluyordu. Bu ölüm korkusu değildi çünkü riskli bir durumda değildik. Bu korku yaşadığımız olayın azameti karşısında duyulan korkuydu. Gerçekten Allah’ın varlığını ve kudretini hayatımda hiç bu kadar derinden hissettiğimi hatırlamıyorum.

Günlük hayatta karşılaştığımız her olayda Allah’ın varlığını hissedebiliriz. Biraz da bu farkındalıkla alakalı aslında. Aklından Allah’ı çıkarmayan bir insan her sabah doğan güneşe bakarken bile Allah’ın kudretini hissedebilir. Bir çiçeğe bakarak Allah’ı anabilir ama çoğu insan hayatın normal akışında olan bu tarz olaylarda Allah’ı aklına getirmez. Büyük bir felaketle karşılaşıldığında ise olayın azameti karşısında insan bu olaya hükmedecek bir güç arar. Böylece aklına direk Allah gelir.

Tarihteki çok tanrılı dinler dediğimiz inanışlarda her doğa olayına özel tanrı inanışı geliştirdiklerine dahi şahit oluyoruz. Çoğu inanç sahibinin hayatına dini karıştırmayıp sadece bu tarz doğa olayları üzerinden Allah inancı oluşturmaya çalıştığını da görüyoruz. Yaşadığım o deprem tecrübesinden sonra artık kendini ilah olarak gören biriyle karşılaşırsam test etmek için isteyeceğim şey belli. Kendisine o depremin aynısını o an orada yapıp yapamayacağını sorarım.

Yazının bu noktasını okuyan bazı okuyucuların aklına direk HAARP teknolojisi gelmiş olabilir. Hadi adam böyle bir teknoloji ile deprem yaparsa falan diye itirazları duyar gibiyim. İşte bu noktada açmak istediğim tartışma teknoloji ile depremin yapılıp yapılamayacağı değil. Dikkatinizi çekmek istediğim nokta son yıllarda yaşadığımız türlü türlü felaketlerde göstermiş olduğumuz refleksin ne kadar Müslümana yakışıp yakışmayacağı noktasında.

Deprem oluyor HAARP ile yaptılar diyoruz. Yangın oluyor STARLİNK ile yaptılar diyoruz. Salgın hastalıkla karşılaşıyoruz laboratuvarda yapıldı diyoruz. Buna benzer şekilde yaşadığımız her felakette aklımıza Allah dışında çeşit çeşit iradeler sokuluyor. Birazcık tarih bilgisine sahip olan herkes bu teknolojiler yokken de aynı felaketlerin yaşandığını görecektir. Teknoloji demişken bir başka gündemimizi meşgul eden konu ise alacağımız önlemler meselesi. Elbette bu konu üzerinde durulması gereken bir konudur ama işin uzmanları tarafından değerlendirilmesi daha doğrudur. Ben bir doktor olarak afet zamanı vereceğim sağlık hizmetlerini planlayıp hazırlıklı olmalıyım ama bunu gece gündüz halkın gündemi yapmak fuzuli bir iştir. Benim gündemime de binanın yapısıyla ilgili yorumları almam aynı şekilde. Önlemler herkesin kendi mesleki ve uzmanlık alanında oturup değerlendireceği konular olmaktan çıkıp halkın gündemi olursa ha HAARP komploları konuşulmuş ha bu konular çok da farklı değil.

Nasıl bir doktor olarak mesleğimin gereği olarak afete hazırlık yapıyorsam bir Müslüman olarak da dinimin gereği afetle karşılaştığımda yapmam gereken şeyler var. Bunlardan bir tanesi afet zamanı yardıma muhtaç duruma düşmüş insanlara elimden geldiği kadar yardımcı olmaktır. Bir diğer vazifem de yaşadığım felaketin bana Allah’ı hatırlatmasıdır. Aslında bir Müslüman olarak yaşadığım her anın bana Allah’ı hatırlatması gerekiyor ama afet zamanı bile bambaşka gündemlere saplanıp kalmak en vahimi olsa gerek.

Hele bir de Allah’ın sahip olduğu kudreti değil de her afette düşman bildiklerimizin kudretini hatırlama derecesine düştüysek o başka birilerini kimle yarıştırıyoruz oturup düşünmek lazım. Ne kadar güçlü olursa olsun düşmanlarımız bizim düşmanımız. Unutmayalım Allah için hepimiz aciz birer kullarız.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.