Furkan Sûresi

Furkan Sûresi

Rahman ve rahîm olan Allah’ın adıyla…

1. Âlemlere uyarıcı olsun diye kuluna Furkan’ı indiren Allah aşkındır, cömerttir.

2. O, göklerin ve yerin egemenliği kendisine ait olan, çocuk edinmeyen, egemenliğinde ortağı bulunmayan, her şeyi yaratan, yarattığına belli bir ölçüye göre düzen veren Allah’tır.

3. Oysa onlar, Allah’ı bırakıp hiçbir şey yaratamayan, aksine kendileri yaratılmış bulunan, bizzat kendilerine bile bir zarar ya da faydaları dokunmayan, ne ölüm ne hayat ne de ölümden sonra yeniden diriliş ellerinde olmayan düzmece tanrılar türettiler.”

 

Bu sure, Cenab-ı Hakk’ın yüceliğini, her şeyin mülkünün ona ait olduğunu, onun hiçbir zaman çocuk edinmediğini ve her şeyi onun takdir ettiğini beyan ederek başlıyor. Mushaftaki sıralamada yirmi beşinci, iniş sırasına göre kırk ikinci suredir. Yâsîn suresinden sonra, Fâtır suresinden önce Mekke’de inmiştir. Surenin ilk üç ayetinin Medine’de indiği yolunda bir rivayet de vardır.

Furkan suresi, Allah’ın kullarının neleri yapması ve neleri yapmaması gerektiğini açıklayarak, mü’min olmanın temel özelliklerini gündeme getirmektedir. İsmini; hakkı bâtıldan, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırmak anlamına gelen ve birinci ayetinde yer alan Furkan kelimesinden almaktadır. Rasulullah döneminden itibaren bu isimle anıldığını kaynaklardan öğreniyoruz.1

Bu surenin maksadı Kur’an’ın sahip olduğu yerin büyüklüğünü, kâfirlerin peygamberliğe dil uzattığı noktaları dile getirmek, onların söz ve cahilliklerine karşılık vermektir. Onların söyledikleri sözlerden birisi de: “Bu Kur’an’ı Muhammed uydurmuştur. O Allah tarafından gönderilmiş bir kitap değildir.” iddialarıdır.2 Surede kâfirlerin, Hz. Peygamber’e karşı olan sözlü ve fiili tutumlarını anlatan birçok tablo yer alır. Kur’an; Allah’ın kudretine, büyüklüğüne ve Rabliğine ilişkin kanıtlar getirerek kâfirlere susturucu cevaplar verir. Geçmiş milletlerin başlarına gelen olaylardan öğütler sunulur. Salih mü’minler, onların davranışları ve iyi akıbetleri övülür.

Surenin Kapsadığı Başlıca Konular

1. Allah’ın varlığını, birliğini ispat eden belgeler açıklanır.

2. Peygamberliğin bazı özellikleri üzerinde durulur.

3. Kıyametten ve birtakım önemli safhalarından söz edilir.

4. Daha önceki peygamberlerden bir kısmının kıssası misal olarak verilir ve bu arada bazı örnekler sergilenir.

5. Allah’ın kudretinin yüceliğine ve sınırsızlığına; her şeyin belli bir plâna göre yaratıldığına dikkatler çekilerek insan aklına ışık tutulur.

6. Yüksek ahlâk ve adabın bazı kuralları anlatılır. Bu doğrultuda Cenab-ı Hakk’ın kâmil kullarının birtakım özellikleri üzerinde durulur.3

Suremizin son konusuyla ilgili olarak mü’minlerin özellikleri şu ayetlerde ifade edilir:

a. Mü’minlerin inanışında şirk yoktur. (68. ayet)

b. Mü’minler davranışlarında daima orta yolu tutarlar. İfrat ve tefrite yani aşırılığa kaçmazlar (63. ve 67. ayetler)

c. Cinsel sapıklığa düşmezler. İnsan öldürmezler. Yalan yere şahitlik etmezler. Boş bir söze rastlarlarsa şerefle geçip giderler. Allah’ın ayetlerine kör ve sağır gibi yaklaşmazlar. Bu konuda bilinçli hareket ederler. (68. 72. 73. ayetler)

d) Gündüz çalışır ama nafile ibadetlerini korku ve ümit içinde geceleyin yaparlar. (64. ve 65. ayetler)

e) Çocuklarının terbiye edilmesi için Allah’a yalvarırlar. Duanın gücünü, etkinliğini ve değerini bilirler. (74. ve 77. ayetler)4

Furkan suresinin önceki sayımızın suresi olan Nur suresiyle münasebet ve irtibatı vardır. Mesela her iki surede de kâfirlerin ve münafıkların amellerinin kıyamet günündeki neticesi ve amellerinin boşa gideceği ve hükümsüz, geçersiz olduğu yer almaktadır. Cenab-ı Hakk, Nur suresinde “İnkâr edenlerin amelleri çöldeki serap gibidir.” (Nur, 35) buyururken Furkan suresinde de “İşledikleri her bir ameli ele alırız. Onları saçılmış toz gibi kıldık.” (Furkan, 23) buyurmaktadır.

Ahirette Allah’ın huzuruna çıkmayı ummayanların melekleri gördükleri gün meleklerin onları müjdelemeyecekleri, onların amellerinin toz zerreleri haline geleceği, cennetliklerin ise güzel makamlara erdirilecekleri beyan ediliyor. Kâfirlerin hak ettikleri cezaya çarptırılacakları, mü’minlerin ise mükâfatlandırılacakları, mü’minlerin boş ve çirkin bir sözle karşılaştıklarında vakarla geçip gittikleri ve Rablerine dua ederek O’ndan, nimetler ve hayırlar talep ettikleri, O’na niyazda bulundukları açıklanıyor ve sure bu ayetlerle son buluyor.5

20. ayette Rabbimiz “Senden önce gönderdiğimiz bütün elçiler de yemek yerler, çarşılarda gezerlerdi. Biz sizi birbiriniz için bir sınama yaptık (Bakalım) Sabrediyor musunuz? Rabbin (yaptıklarınızı) görmektedir.” buyurur. Allah’ın sabırları ölçmek üzere insanların birbiriyle sınanmaları yasasına değiniliyor. Ayette “Biz sizi birbiriniz için sınama (vesilesi) yaptık. Sabrediyor musunuz?ifadesiyle ilgili değişik yorum ve görüşler mevcuttur. Kendilerine elçi gönderilenlerle elçilerin sınanması, onların düşmanlıklarıyla, çeşitli eziyetlere maruz kalmalarıyla imtihan edilmeleri, buna karşılık onlardan güzel bir şekilde sabretmeleri istenmektedir. Bir diğer görüş Allah’ın zenginleri fakirler için veya liderleri zayıflar için bir sınama aracı yapmasıdır.

Böylece insanların fakirliklerinde ve zenginliklerinde sahip oldukları şeylere karşı sabır gösterip göstermediklerine bakılır. Veya insanların bir kısmını güçlü ve diğerlerini zayıf yaparak sabırları ölçülür. Her halükarda cümle Allah’ın bir hikmetini vurguluyor. O da insanların birbirleri için imtihan aracı kılınırken bu sınamaya karşı kimin dayanıklı olduğunun görülmesi ve kimin başardığının anlaşılması içindir. Allah’ın, insanları zorluklara karşı gösterecekleri sabırla denemesi ve iyilik kötülük, hidayet dalalet, güzellik çirkinlik arasında ayırt etme yeteneklerini kullanabilmelerini sağlaması, pratiklerinde ve seçmelerinde kendilerine karşı bir delil olması içindir.

 

Suremizde Peygamberimizin şikâyeti gündeme gelir; “Peygamber dedi ki: “Ya Rabbi, kavmim gerçekten şu Kur’an’ı terk edilmiş (bir şey) edindiler. Biz, her peygambere günahkârlardan böyle düşmanlar kıldık. Hidâyet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.” (Furkan, 30-31) Müfessirlerin çoğu, bunun Hz. Peygamber aleyhisselam’ın bizzat söylediği bir söz olduğu kanaatindedirler. Yani bunu yaşarken söylemiştir. Bazıları da bu sözü ahirette söyleyeceğini ifade eder. Doğrusunu Allah bilir. Mehcur kelimesi ‘hicran’ mastarındandır ve “onlar ona iman etmediler, onu kabul etmediler ve o Kur’an’ı dinlemekten hicret ettiler, yüz çevirdiler.” demektir. Hz. Peygamber, toplumunun Kur’an’a karşı takındığı tavrı Yüce Allah’a bir bakıma şikâyet eder durumdadır.

Günümüzde ise, Kur’an’ı sadece Kur’an’a inanmayanlar terk etmedi, kendilerini mü’min sanan insanlar da Kur’an’ı terk etti. Kur’an’ın kapağını açmayanlar, onun kapağını açtığı ve onun tahsilini yapar gibi göründüğü halde onunla değil de başkalarının sözleriyle fetva verip onu terk edenler yok mudur? Artık Kur’an mezarlarda, ölüler için okunmakta, duvara bir süs eşyası gibi asılmakta, sadece sayılan dört delilden biri olarak kabul edilmektedir; ama içine bakıp Yüce Allah’ın nasıl bir mesaj verdiğine dikkat eden yoktur. İşte Müslümanların Kur’an’dan kaçışı, hicret etmesi, onu terk etmesi bu ayet ile ifade edilmektedir. Müslümanların bu kaçışı, Kur’an’ı yaralamakta, onu derinden üzmekte, sarmaş dolaş olacağı bir gönlü aramak zorunda bırakmaktadır. Rabbim bizi kendine ve Kur’an’a dost eylesin.

İbnül Kayyım diyor ki: Kur’an’ın terk edilmesi çeşitlidir:

a) Kur’an’ı dinlemeyi terk etmek ve ona iman etmemek.

b) Kur’an’ı okusa ve iman etse de onunla amel etmeyi terk etmek.

c) Kur’an’ın hakemliğini reddetmek.

ç) Kur’an’ı düşünmeyi ve manalarını anlamayı terk etmek.

d) Bütün kalp hastalıklarında (manevî hastalıklarda) Kur’an’la tedavi olmayı, onunla şifa istemeyi terk etmektir.

Bütün bunlar “Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı bırakıp terk etti.” ayetine dâhildir.

 

74. Onlar: “Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler, çocuklar bağışla ve bizi, Allah’a saygılı olanlara önder yap.” derler.

77. De ki: “Eğer duanız olmasaydı Rabbim size hiçbir değer vermezdi. Muhakkak siz yalanladınız. Artık yakında cezalandırılmanız gerekir.”

Dipnotlar ve Kaynaklar

1- Diyanet Tefsiri-Kur’an Yolu

2- İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l Kur’an, Buruç yay.

3- Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu yay. 8. cilt

4- Bayraktar Bayraklı, Yeni Anlayışın Işığında Kur’an Tefsiri, Bayraklı Yayınları, 13

5- Taberi Tefsiri, 6.cilt, Anadolu yay.

Vehbe Zuhayli, Tefsirül Münir, Risale yay.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.