Ebubekir Sifil Hoca Efendi İle Ehl-i Sünnet Üzerine Söyleşi

Ebubekir Sifil Hoca Efendi İle Ehl-i Sünnet Üzerine Söyleşi

Sayın hocam ehl-i sünnet ve ehl-i bidat nedir?

Bismillâhirrahmânirrahîm. Kısaca ifade edecek olursak Ehl-i Sünnet, Efendimiz aleyhisselam ve sahabe-i kiram, din’de neyi nasıl yapmışsa onu öylece yapanların, ehl-i bid’at da din’i, O’nun rehberliğine başvurmadan kendi hevasına göre anlayıp yaşayanların tuttuğu yoldur.

Ehl-i sünnet vel cemaat dendiği zaman kastedilen sadece amelî mi, yoksa sadece ilmî bir farklılık mıdır?

Bir önceki sorunun cevabında da kısaca ifada etmeye çalıştığım gibi Ehl-i Sünnet sadece amelî meselelerle sınırlı olarak değil, tam aksine bütünüyle din’in anlaşılmasında ve yaşanmasında Efendimiz aleyhisselam’ın rehberliğine tabi olmanın adıdır. Bunun içinde itikad, ibadet ve ahlak olarak din’in bütünü vardır. Dolayısıyla Ehl-i Sünnet ile ehl-i bid’at arasındaki fark ‘ilmî’ olmaktan önce ‘itikadî’dir.

Bir insan itikatta ehl-i sünnet olmadığı halde amelde ehl-i sünnet olabilir mi?

Olabilir. Tarihte de görüldüğü gibi bir kısım insanlar amelde Hanefî oldukları halde itikadda Mu’tezile mezhebini benimsemişlerdir. Yine bir kısım insanlar amelde Hanbelî oldukları halde itikadda Müşebbihe/ Mücessime itikadını benimsemişlerdir. Bu vakıa bugün de varlığını sürdürmektedir. Bu insanların fıkıhta Sünnî bir mezhebi benimsemiş olması Ehl-i Sünnet olduklarını göstermez. Zira ‘Ehl-i Sünnet’ kavramı özellikle ve öncelikle ‘itikadî’ tercihi anlatır. Fıkhî tercih ona bağlı olarak ortaya çıkan ‘ikincil/ tali’ bir tercihtir.

İtikatta ehl-i sünnet olduğu halde amelde ehl-i sünnet olmayan mezhepler var mıdır?

Kısmen Zahiriyye mezhebi böyledir. Kurucusu olmadığı halde bu mezheple adeta özdeşleşmiş olan İbn Hazm, itikadda Ehl-i Sünnet’e -mesela Hanbelî olduğunu söyleyen İbn Teymiyye’den çok daha- yakındır; ama fıkhî alanda Kıyas’ı bir delil olarak kabul etmemekle Usul’de Ehl-i Sünnet fıkıh mezheplerinden ayrılmıştır.

Dört mezhebin dışında bir beşinci veya altıncı mezhep olabilir mi? Dört mezhebin hepsi itikadî olarak ehl-i sünnet midir?

İslam Dünyası’nda mevcut fıkhî mezhepler içinde sadece Hanefî, Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezhepleri Ehl-i Sünnet’tir. Günümüzde Ehl-i Sünnet’in fıkhî mezhepleri bunlardan ibarettir. Ümmet’i Ehl-i Sünnet yolu üzere tutmak amacıyla bu dört mezhebin dışındakilerin ‘beşinci mezhep’ tabiriyle bir anlamda dışlandığı bir vakıadır ve bu doğru ve son derece isabetlidir. Ca’feriyye, Zeydiyye, İbadiyye… gibi mezhepler günümüzde esasen bid’at itikadlar benimsemiş kesimlerin fıkhî tercihlerini ifade ettiği için halk kullanımındaki ‘beşinci mezhep’ tabirinin içine girerler.

Mezkûr 4 fıkhî mezhep dışında Ehl-i Sünnet için beşinci, altıncı… mezhepler söz konusu olabilir mi? Bu sorunun biri ‘teorik’ diğeri ‘pratik’ iki cevabı vardır. Teorik olarak bu soruya ‘evet’ deriz. İctihad kapısı açıktır. Oradan girmeye ehil olan herkes yeni bir mezhep tesis edip ictihad yapabilir.

Nitekim dört mezhebin oluşum dönemlerinde ve öncesinde müctehid âlim sayısı kadar mezhep bulunduğu ehlinin malumudur. Ancak ‘pratik’ olarak bu mümkün olmuş mudur diye baktığımızda, 1000 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen İslam Dünyası’nda mutlak müctehid yetişmemiş, dolayısıyla 4 mezhep dışında yeni bir mezhep teşekkül etmemiştir. “İctihad kapısı kapanmıştır.” sözü de bu vakıayı anlatmak için söylenmiştir.

Ehl-i sünnet mezhepleri, Kur’an-ı Kerim dışındaki şer’i deliller ve fıkhî kaynaklarda mesela hadis kaynaklarında ittifak halinde midirler? Değillerse bu durumu kısaca nasıl açıklayabiliriz?

Ehl-i Sünnet fıkıh mezhepleri “edille-i şer’iyye” dediğimiz temel delillerde ittifak halindedir. Bunlar Kur’an, Sünnet, İcma ve Kıyas’tır. Buradaki ‘Sünnet’ tabiri büyük ölçüde ‘hadis’ üzerine kurulu anlayışları yansıtır. Ancak bu demek değildir ki bu mezheplerin tamamı aynı hadisleri delil olarak benimsemiştir. Mezheplerin her birinin hadisler konusunda benimsediği farklı prensipler vardır. Bu prensipler doğrultusunda bir kısım hadisleri esas alırken, diğer bir kısmını tevil ederler. Bu her mezhep için böyledir.

Hadis üst başlığı altında birçok ilim dalı vardır. Bunlardan biri de “Muhtelifu’l-Hadîs” veya “İhtilâfu’l-Hadîs”tir. Birbiriyle tearuz halinde olan hadisler konusunda nasıl davranılacağından bahseden bu ilim dalında her bir mezhep farklı bir metot benimsemiştir. Mezhepler arasında mevcut ihtilafın sebeplerinden biri de budur.

Sayın hocam bireysel olarak düşündüğümüzde bir kimsenin Müslüman olarak kabul edilmesi için mutlaka ehl-i sünnet mi olması gerekmektedir? Ehl-i sünnet olmadan da Müslüman olunabilir mi? Veya ehl-i sünnet dışında kalanlar kesinlikle sapık ve bid’at ehli olarak mı nitelenir? Bu sapıklık ve bid’at ehli olmak küfürde olmak anlamına mı gelmektedir? Bir de ehl-i sünnet olduğu halde Müslüman kabul edilemeyecek kişiler ya da fırkalar bulunabilir mi?

Ehl-i Sünnet dışında kalan mezheplere (bid’at mezheplere yani) mensup insanlar, “bid’ati küfre varanlar” ve “bid’ati küfre varmayanlar” şeklinde ikiye ayrılır. Bir diğer deyişle Ehl-i Sünnet dışında kalan insanların tamamı dinden çıkmıştır, kâfirdir demek kesinlikle doğru değildir. Aralarında küfre kaymış olanlar vardır. Mesela Şia üst başlığı altında yer alan fırkalardan birçoğu, sadece Ehl-i Sünnet tarafından değil, bizzat Zeydiyye, İmâmiyye gibi şii fırkalar tarafından da tekfir edilmekte, küfre kaydıkları söylenmektedir.

Fırak/ Milel-Nıhel kitaplarında bu konunun detaylarını görmek mümkündür. Ama bu, bid’at ehlinin tamamı böyledir anlamına gelmez. Bir kimsenin Müslüman sayılması için Ehl-i Sünnet olması şart mıdır? Değildir amma Efendimiz aleyhisselam’ın ve Sahabe-i Kiram’ın anladığından ve yaşadığından farklı, onlardan bağımsız bir Müslümanlık tasavvur etmek ne kadar sağlıklıysa o kadar ‘sağlıklı’ Müslümanlık olacaktır bu.

Efendimiz aleyhisselam’ın din’de bid’at çıkarmakla ve çıkaranlarla ilgili hadislerini üzerinde düşünerek okuduğumuzda bid’atin, özellikle de itikadî bid’atin ne kadar tehlikeli ve zararlı olduğunu anlıyoruz. Günümüzde bu şuurun yeniden ihya edilmesi Ehl-i Sünnet’in temel bir görevidir.

Sayın hocam zaman ayırdığınız için İlkadım Dergisi olarak teşekkür ediyoruz.

Ben teşekkür eder, muvaffakiyetler dilerim.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.