Demek Siz O Cahiliye Davasıyla Ayaklandınız Ha?

Bizler nasıl bir akıbete doğru hızla ilerliyoruz? Yapayalnız çıkmak zorunda kalacağımız son yolculuk huzurumuzu kaçırmalı iken ne yazık ki günübirlik dertlerin kovuşturulmasından başka meşguliyetlere odaklanamıyoruz. Şer güçler her zaman bireysel manada insanı gaflete düşürecek ortamlar hazırlarken, asıl gayeleri tek vücut olmasını istemediği İslam Âlemi’ni dalalete düşürmek için her an daha yeni ve şeytanla ortaklaşa projelendirdikleri en sinsi planları piyasaya sürmektedir. Bizler uyanık olmalı ve bugün her zamankinden daha çok gayretle Allah’ın kitabını ve Resulü’nün sünnetini hayatımıza taşımalıyız. Biz mü’min kullar olarak bu hayatı İ’la-yı Kelimetullah uğrunda feda etmeye hazır olabilirsek, Allah Teâlâ bize gözlerin göremeyeceği ordularla yardım edecektir. Tevbemizin kabul edilmesi ve yeniden kalplerimizin kaynaşması için nefsimizden, şeytan ve avenesinden Allah’a sığınmalı, mescitleri gözyaşlarımızla sulamalıyız.
Efendimiz aleyhisselam ile nefes alıp veren o güzel topluluğun hayatında bize hayat verecek dersler ve ibretler vardır. İslam toplulukla yaşanır, safların namazdaki hali hayatımıza yansımalıdır. Unutmayalım ki Yahudiler tarih boyunca bozgunculuk yapmıştır. Asr-ı Saadet sayfalarından bir tabloyu bugünümüzü daha iyi anlayabilme adına burada serdetmek istiyorum. Kaynuka oğulları Yahudilerinin bilginlerinden olan Şe’s b. Kays, yaşlı kalbinde Müslümanlara karşı çok kin ve kıskançlık bağlayan, küfrü katı bir adamdı. Peygamber aleyhisselam’ın Evs ve Hazrec kabilelerine mensup sahabelerinden bir cemaatin oturup konuştuklarını, Cahiliye devrinde aralarında var olan düşmanlığın İslamiyet sayesinde kalkarak düzeldiğini görünce kızdı ve: “Bu beldelerde Kayle oğullarının (Ensar’ın) ileri gelenleri bir araya gelip toplandılar ha! Hayır! Vallahi onların cemaati ve eşrafı oralarda toplandı mı, biz onlarla hiçbir zaman karar kılamayız.” dedi. Yahudiler iyi biliyor ki biz ‘BİR’ olursak onlar emellerine ulaşamayacaktır. Müslümanların yanında bulunan Yahudi gencini çağırdı ve ona: “Şunların yanına var ve yanlarında otur. Sonra da daha önce Buas gününde aralarında geçenleri an; o zaman birbirlerine karşı söylemiş oldukları şiirlerden bazılarını da oku.” dedi. Yahudi genç emri yerine getirdi. Bunun üzerine, orada bulunan Evs ve Hazrec’e mensup sahabeler konuşmaya, tartışmaya ve birbirlerine karşı övünmeye başladılar. Birbirlerine meydan okudular ve birbirlerine: “İsterseniz başa dönelim!” dediler. İki taraf kabilelerine seslendiler, silahlandılar, çarpışmak için toplandılar! Unutma Delikanlım! Bizi birbirimize düşürmek için kıyamete kadar fitne çıkaracak zümreler her zaman bulunacaktır.
Peygamberimiz aleyhisselam bunu haber alır almaz, muhacirlerden yanında bulunan sahabeleriyle birlikte hemen oraya vardı ve: “Ey Müslümanlar cemaati! Allah! Allah! Allah sizi İslamiyet’e hidayet ettikten ve onunla şereflendirdikten, cahiliye işlerini sizden kesip attıktan ve sizi küfürden kurtardıktan, kalplerinizi birbirinize ısındırıp birleştirdikten sonra ve ben de aranızda bulunduğum halde, demek siz o cahiliye davasıyla ayaklandınız ha?” buyurunca; Evs ve Hazrec kavmi kendilerini birbirlerine düşürecek, aralarını bozacak olan bu davranışlarının şeytandan geldiğini, Yahudi düşmanlarının kurdukları tuzaklardan olduğunu anladılar. Ağlayarak birbirlerinin boyunlarına sarıldılar. Peygamber aleyhisselam’la birlikte, söz dinler ve itaat eder oldukları halde oradan ayrıldılar. Ey Ümmet! Hz. Muhammed aleyhisselam 1400 yıl öncesinden, bugün içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmamız için sesleniyor; “Demek siz o cahiliye davasıyla ayaklandınız ha?” buyuruyor. Bugün bizlere düşen; duyduk, işittik ve itaat ettik demektir.
Allah Teâlâ bu olayı Kur’an-ı Kerim’de “… Sakın, siz Müslümanlar olmaktan başka bir sıfatla can vermeyiniz. Hepiniz toptan Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız, parçalanıp ayrılmayınız. Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşününüz. Hani siz birbirinizin düşmanları idiniz de O, kalplerinizi İslam’a ısındırıp birleştirmişti. İşte, O’nun nimeti sayesinde din kardeşleri olmuştunuz. Ve yine, siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken, oradan da sizi O kurtardı. İşte, Allah size ayetlerini böylece apaçık bildiriyor -ta ki doğru yola eresiniz. …” (Âl-i İmran, 100-105) buyurdu. Bugün bizler birbirimize her zamankinden daha muhtacız, bunu idrak etmeliyiz. İman bağı ile kardeş olan Müslümanların ayrılığa düşmelerinin Allah katında izahı nasıl yapılacaktır. Düşünmeliyiz!
Bizi tarih ve medeniyetimizden kopardılar. Aslımızı unutturup, bizi kendimizden bile uzaklaştırdılar. Fethi Gemuhluoğlu’nun bir konferansından bizlere azim aşılayıcı sözler: “Burada bir hususu arz edeyim. Bu büyük Osmanoğlu, bu efsanevi Osmanoğlu, bu İ’la-yı Kelimetullah kendisine verilmiş olan Osmanoğlu. Verilmiş de alınmış değil; buna bilhassa işaret ederim. Aklımızı başımıza devşirelim; bu emanet onlara verilmiştir, alınmamıştır. Bunu gönlünüze nakşediniz… Beyefendiler… Ben aşksız insanlar görüyorum: Huzur içinde uyuyorlar, gidiyorlar, gülüyorlar, vitrinlere bakıyorlar; hala büyük pazarlıklar peşindeler, hala büyük ihalelere giriyorlar. Türkiye’nin içinde bulunduğu felaketi idrak etmiyorlar, huzur içindeler… Vakit dardır. İnsan ömrü kısadır. Milletlerin ömrü kısadır. Osmanlı’dan kalan halk kendini gözden geçirsin. Biz İ’la-yı Kelimetullah üzere Allah’ın vazifelendirdiği halkın devamı mıyız? Kendimizi gözden geçirelim, Ensar’dan mıyız, Muhacirîn’den miyiz? Kim karşımızda muhacirîndendir, kim ashab ahlakı ile ahlaklanmıştır, kim Ensar’dandır… Başımızı ellerimizin arasına alarak, her türlü silahı terk ederek, ‘Ben nefsimi katlettim, hem şehidim, hem gazi.’ diyerek cihadın küçüğünden büyüğüne dönmeliyiz. Mü’minler kardeştir buyruğunu hayat yapmalıyız. Çok geç olmadan bugün bütün dünya Müslümanları olarak yeniden kucaklaşmalıyız. Aramızı açmak isteyen kâfir ve münafıkların zehirleyici sözlerine kulak veremeyiz. Çünkü Müslüman haberin kimden, nerden geldiğini araştırmak zorundadır.”
Genç Adam! Kâfirler ve münafıklar her zaman nifak tohumu ekecektir. Sen Kur’an-ı Kerim’e ve Sünnete sarıldığın sürece onlar bize zarar veremeyeceklerdir. Efendiler Efendisi Hz. Muhammed aleyhisselam’ın “Demek siz o cahiliye davasıyla ayaklandınız ha?” ikazı seni derinden kavramalı ki içinde bulunduğumuz ahvali anlayabilesin. Delikanlım, geçmişini unutma ki bir gelecek inşa edebilme kudretini kendinde bulabilesin. Unutma; gözü olana sabah ışımıştır.