Çare; Ahlak

Çare; Ahlak

“Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor vakitleri gelince gerekeni yapar. Zira Allah kullarını görmektedir.” (Fâtır, 45)

Kur’an-ı Kerim’de geniş anlamlar ifade eden kelimeler vardır. Bu kelimelerden bir tanesi de H-L-K harflerinden oluşan kelimedir. H-L-K temel kökünden oluşan kelimeler birçok anlam çeşitliliğine sahiptir.
İnsanın ve diğer varlıkların fiziki yaratılışlarını ifade ederken HALK kullanılırken manevi dünyasını ve buna bağlı olarak insanın iyi ya da kötü olarak nitelendirilmesine sebep olan huyları ve bunların etkisi ile ortaya koyduğu iradeli davranışlarının yansımalarını ifade için yine aynı kökten gelen HULK kelimesi kullanılır. İnsanın bu yönünü inceleyen bilim dalına da ahlak denir.

Ahlâk, insan doğasının en önemli orijinidir. İslam ahlakının kaynağı da Kur’an ve Sünnettir. Kur’an’a göre ahlak, aklın ve kalbin azalarda hayat bulmasıdır. Bu nedenle Efendimiz: “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurmuştur. Kişinin iyi bir müslüman olmasının ölçüsünü de “kendisi için istediğini mü’min kardeşleri için de istemek” olarak vermiştir.

Kur’an’ın istediği yegâne ahlâk;  dürüstlük, doğruluk ve samimiyettir. Kendi aleyhine de olsa hakkı söyleyebilmektir. Kur’an ve Sünnet incelendiğinde iman ve inkârdan sonra karşımıza ahlâk çıkmaktadır. Bunun adı Kur’an’da “salih amel” dir. Salih amelin gayesi de Allah’ın emirleri ve yasaklarını yerine getirerek güzel davranışlarla insan-ı kâmili gerçekleştirmektir. Bu anlamıyla yaklaştığımızda ahlakı inanç ahlakı ve davranış ahlakı diye ikiye ayırabiliriz.

Davranışlarımıza inanç ahlâkı açısından bakarsak iman esasları diye bildiğimiz esaslarda ve davranışlarımıza yansımalarında ne kadar ahlâkîyiz?

Allah inancımız sadece beş harf ve iki heceden oluşan bir kelime midir? Her şeyimizi hatta canımızı dahi uğrunda feda edebileceğimizi iddia ettiğimiz Allah inancımız hakkındaki bilgimiz bu kadar mı olmalı idi? Melek inancı, kitap, peygamber, kader, öldükten sonra dirilme, hesap vs. inançlarımız ne kadar sağlıklı ve bizim hayatımızda ne kadar etkili?

Yüce Rabbimizin rahmetinin yağmurlar gibi indiği Ramazan ayını geride bıraktık. Kur’an başta olmak üzere; namaz, oruç, zekat, fitre ve fidye vermek gibi konularda sadakat sınavı verdik.

“Mü’minlerden öyle erkekler var ki, Allah’a verdikleri sözde durdular. Onlardan kimi adağını yerine getirdi, kimi de beklemektedir; sözlerini asla değiştirmemişlerdir. Ki Allah doğruları, doğruluklarıyla mükafatlanırsın, iki yüzlülere de dilerse azap etsin yahut tövbelerini kabul buyursun. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (Ahzab, 23-24) ayeti gereği sözünde duranlara mutlaka sadakati fayda verecektir.   

İslam, ahlaka bütüncül bakar. Allah’a imanı fiiliyatı olmayan bir inanç olarak kalbe hapsetmediği gibi inanç ahlakı ve davranış ahlakı diye de ayırmaz. İslam’a göre bilinçli davranışlar inançlardan kaynaklanır. Yani davranış ahlakının ölçüsü de yüce Kur’an-ı Kerim’dir.

 Buradan hareketle bir konum ayarı yapmalıyız. “Ben neredeyim? Nerelere ne kadar yakınım? Bu yakınlıklarımın ya da uzaklıklarımın benim dünyama ve ahiretime ne kadar etkisi var? Hesap verebilir bir durumda mıyım?” gibi sorulara cevap hazırlamalıyız.

Dünya her tarafımızdan bizi kuşatmışken ve olanca gücümüzle dünyevileşmek için koşuşturduğumuz bu günlerde arkadaşlarımıza ayıracak zamanımız yok, eşimize, çocuklarımıza hatta anne ve babamıza dahi ayıracak vaktimiz yok. Diyelim ki “bunların hepsi benim dışımda ben kendime bakarım” diyen bir benciliz. Ama kendimize dahi zaman ayıramıyor hesap yapamıyor ve pusulasız hareket ediyoruz. Lütfen başımızı ellerimizin arasına alıp düşünmeye zaman ayıralım. Kendimizi tanımaya, ne olduğumuzu hatırlamaya zaman ayıralım. Ve sorularımıza cevap aramaya başlayalım. Nasıl sorular soracağımız konusunda da mı yetersiziz? Bu konuda da Kur’an bize yardımcı olmaktadır.

“Ey insan! Seni yoktan yaratan düzgün yapılı ve endamlı kılan sana ölçülü ve dengeli davranma imkanı veren, seni dilediği en güzel şekil ve biçimde terkip eden, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?”

“Evet, gerçek o ki ısrarla dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde muhafızlık eden değerli kâtipler vardır. Onlar, yapmakta olduklarınızı bilir ve yazar.” (İnfitar, 6-12 )

Evet, insandaki bu gurur bu kibir, neden? Karnı doyan neden açları horluyor? Neden dinarları din haline getirdik? Dinin emirlerini az pahaya satar olup Yahudi ve Hıristiyanlara benzedik. Çalışmalarımız amelimiz Allah’ın rızasını kazanmaktan çıkıp neden vahşice bir para kazanmaya ve para ile izzet ve şeref kazanmaya döndü. Oysa izzet ve şeref Allah ve Rasulünün yanındadır. Tarihî kalıntılar ve viranelerde bunu haykırmaktadırlar. Tarihin sayfaları ibret dolu.

Efendimiz gelmeden önce yaşanılan rezaletten bunalan ve bunlara son verecek bir peygamberin gelmesini dört gözle bekleyenler vardı. Kur’anî tabirle Bunlar;

“Bütün güçleriyle yemin ederek eğer kendilerine bir uyarıcı Peygamber gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair Allah’a yemin etmişlerdi. Fakat kendilerine uyarıcı peygamber gelince bu durum onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi artırmadı. Çünkü onlar dünyada büyüklük taslamak ve kötü tuzaklar kurmak istiyorlar. Halbuki kötü tuzak ancak sahibine dolanır. Onlar öncekilere uygulanandan başkasını mı bekliyorlar? Allah’ın kanununda ne bir değişme ne de bir sapma bulursun.” (Fâtır, 42-43)

Dertlerimizi sayamadığımız, hangisine nasıl çare bulacağımız konusunda bunaldığımız, ömür sermayemizi iflas ettirme aşamasına getirdiğimiz günlerdeyiz. Aile hayatının kutsallığı ve mahremiyeti aşırı zedelendi. Parçalanmış aileler arttı. Anne baba ve büyüklere saygı, küçüklere merhamet azaldı. Can, mal, namus emniyeti örselendi. Kaybettiğimiz hak ve adaleti çöldeki vaha gibi arar olduk. Kurtarıcı reçetesi (Kur’an ve Sünnet) elinde olduğu halde elindeki değerlerden habersiz etrafına manasız gözlerle bakan kurtarıcı bekleyen acizler topluluğu olduk. Allah’ım şuur ver.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.