BAŞYAZI- Nureddin Soyak – Allah’a Güvensinler

BAŞYAZI- Nureddin Soyak – Allah’a Güvensinler

De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvensinler.” (Tevbe/51)

Dünya hayatı kâmil/ideal bir hayat olmadığı için güven duygusu tüm canlılar için olmazsa olamaz bir duygudur. Güven duygusu psikolojik ve biyolojik bir ihtiyaçtır. Dünyanın maddi nimetleri de kâmil olamaz. İnsanda kemalat fikri olduğu için sadece maddi nimetlerle tatmin olamaz. Dünya hayatında itminana ermenin tek yolu manen kemale ermektir. Aslında dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olmak inkârcıların işidir, mümine yaraşmaz.

Rabbimiz; “Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile ayetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir.” (Yunus/7-8) buyurmaktadır.

Kul için sığınılacak tek yer Allah’tır. “Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Mümin/56) Allah’a sığınmanın yolu ise İslam ahkâmına tabi olmakla mümkündür. “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.” (Bakara/208)

Manevi kemalat imanla başlar, ibadetlerle devam eder, güzel ahlakla zirveye ulaşır. “İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.” (En’âm/82)

Mümin kaliyle de haliyle de güvenilirdir. Topluma güven sağlayamayan davetçide, topluma güven sağlamayan tüccarda, topluma güven sağlamayan ziraatçıda hayır yoktur. Güvensiz ortamlar psikolojik hastalıkları da beraberinde getirir. Güvenilene güvenmemek de bir hastalıktır. Resullere güvenmeyenlerin akıbetleri perişan olmaktır. “Ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim.” (Şu’arâ/143) “Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir nasihatçiyim.” (A’râf, 68)

Allah’ın güven duygusunu kalbine yerleştirdiği kişiler çok nasipli müminlerdir. Onlar hem Rableri ile barışık, hem kendileri ile barışık, hem de toplumları ile barışık müminlerdir. Güven duygusunun kalplere yerleşmesi için sadece kendi gayretimiz yetmez. Kalpler kudret elinde olan, kalplerin sahibi olan Rabbimizden de yardım istemeliyiz.

“Sonra Allah, Resulü ile mü’minler üzerine kendi katından güven duygusu ve huzur indirdi.” (Tevbe/26) “O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih/4)

“Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise, peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zaten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilmektedir.” (Fetih/26)

Mümin güvenilir olmak zorundadır. Mümin bana neden güvenmiyorsunuz diyemez. Kişi öncelikle güvenilirliğini kendisi sağlamalıdır. Eşinin, çocukların, akrabaların, komşuların güvenmediği bir Müslümanda hayır yoktur. Bundan dolayıdır ki Müslümanlar hayatın her alanında birbirlerine karşı güvenini sarsacak davranışlardan kaçınmalıdırlar. Eğer Müslümanlar arasında bir güven bunalımı varsa bu Allah’a gereği gibi güvenememelerindendir. Allah’a gereği gibi güvenemeyen, ne kimseye güvenebilir, ne de kimse ona güvenir.

“Babalarına şöyle dediler: “Ey babamız! Yûsuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Hâlbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz.” (Yûsuf/11)

Malına, mülküne, saltanatına, oğluna, kızına, amcasına, dayısına, evine barkına güvenenler için ne güzel söylemişler “insana güvenme ölür, ağaca yaslanma kurur.” diye. Bazen de güvendiğin dağlara kar yağar. Karunlar, firavunlar, nemrutlar neredeler? Düşün de ibret al.

“O ise kuvvetine güvenerek yüz çevirdi…” (Zâriyât/39) “Onlar güven içinde dağlardan evler yontuyorlardı.”(Hicr/82)

“Ne mallarınız ne de çocuklarınız, sizi bizim katımıza daha çok yaklaştıran şeylerdir! Ancak iman edip salih amel işleyenler başka. İşte onlar için işlediklerine karşılık kat kat mükâfat vardır. Onlar cennet köşklerinde güven içindedirler.” (Sebe/37)

Açlık ve korku da Allah’ın imtihanlarından bir imtihandır. Güven ortamına zarar veren en kötü ahlaklardan biri de nankörlüktür. Nankörler bile kendilerine yapılan nankörlüğe katlanamazlar. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a karşı nankörlüğün de dünyevi ve uhrevi cezaları vardır. “Allah, şöyle bir kenti misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık, Allah onlara şiddetli açlık ve korku ıstırabını tattırdı.” (Nahl/112)

Allah rızası için, Allah’ın Resulleri ve onların varisleri ile Allah’ın dinine hizmet için sözleşmek de hem maddi hem manevi âlemimizde huzur ve güvenin tesisi için olmazsa olmazlardandır. “Sana biat edenler ancak Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur. Allah’a verdiği sözü yerine getirene Allah büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih/10)

“Şüphesiz Allah, ağaç altında sana biat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimet nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Fetih/18-19)

Allah’a gereği gibi güvenebilmek için, Rabbimizi kendisini bize tanıttığı şekilde bilmemiz gerekir. Fanilerden gördüğümüz olağanüstülüklere hayran kalır, onu yaratanı göremezsek gafillerden oluruz. “O, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. O, mülkün gerçek sahibi, her türlü eksiklikten uzak, barış ve esenliğin kaynağı, güvenlik veren, gözetip koruyan, mutlak güç sahibi, düzeltip ıslah eden ve dilediğini yaptıran ve büyüklükte eşsiz olan Allah’tır. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.” (Haşr/23)

Dünya geleceğimizi düşündüğümüz kadar ahiret geleceğimizi de düşünüyor muyuz? Dünya imtihanlarını düşündüğümüz kadar ahiret imtihanını da düşünüyor muyuz? Dünya ticaretini düşündüğümüz kadar ahiret ticaretini de düşünüyor muyuz? Fani kaygılarımız kadar baki kaygılarımız da var mı? Sorulara cevaplarımız müspetse Allah’ımıza güvenimiz tamdır. Yoksa vay halimize.

İmanımızı muhafaza ettiğimiz sürece ölsek de öldürülsek de zulme maruz kalsak da güvendeyiz, emniyetteyiz. Çünkü ölümle gerçek hayata uyanacağız. Dünyanın gerçek güvenli hali iman üzere yaşayıp iman üzere ölebilmektir. “Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise güvenli bir yerdedirler.” (Duhân/51)

“Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!” (Ankebut/64)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.