BAŞYAZI-Affedicisin Allah’ım

BAŞYAZI-Affedicisin Allah’ım

Mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok affeden, çirkinlikleri örten ve ayıpları gizleyen gaffar olan Allah’ım; ümmet-i Muhammed’e gaffar isminle tecelli buyur. Mü’minin, Rabbinden af ve mağfiret dilemesi için, belli zamanları beklemesi, belli mekânlara gitmesi şart değildir. Her zaman ve her mekânda Rabbinden af ve mağfiret dilemelidir. Sonsuz kerem sahibi olan Rabbimiz bununla birlikte “bin aydan daha hayırlıdır” buyurduğu ihsan ve ikram zamanları halk etmiştir. Mekândan münezzeh olan Rabbimiz; “rükû ve secde edenler için evimi temiz tutun” buyurduğu, “etrafını mübarek kıldığımız” buyurduğu mekânlar halk etmiştir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz üç aylara girdiği zaman şöyle dua ederdi; “Ey Allah’ım; recep ve şabanı bize mübarek kıl, bizi ramazana kavuştur.”

Diğer bir hadis-i şeriflerinde ise; “Recep Allah’ın ayı, şaban benim ayım, ramazan da ümmetimin ayıdır” buyurarak bu ayların feyiz ve bereketine işaret buyurmuşlardır.

Manevi hasat mevsimi diyebileceğimiz bu aylarda; imanımızı, ibadetlerimizi, ahlakımızı, helal ve haram hassasiyetimizi, kulluğumuzu yeniden gözden geçirmeliyiz.

Rabbimiz; “Ey Muhammed! Sabret. Allah’ın vaadi şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tesbih et.” (Mü’min, 55) buyurmuştur.

Rabbimiz; sabrederek, hamdederek, şükrederek kendinden af dilememizi salık vermektedir.

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz geceleyin uyanınca şu duayı okurdu. “Allah’ım! Seni hamdinle tenzih ederim. Senden başka ilah yoktur. Günahım için affını dilerim. Rahmetini talep ederim. Allah’ım ilmimi artır, bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Katından bana rahmet lütfet. Sen lütfedenlerin en cömerdisin.” (Ebu Davud)

Kula düşen, kulluğu doğru bir şekilde öğrenip gücünün yettiğince doğru bir şekilde gerçekleştirmektir. Kulluk vazifelerinin başında her an Rabbiyle beraber olmaya gayret etmektir. Vakti ve şekli belli ibadetlerse kulluğun zirvesi olan miraçlardır. Mü’min hayatının her anını ibadet neşvesi ile geçirmeye gayret etmelidir. Rabbimizden gafil olmamak ancak bu şekilde mümkündür.

“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. Şüphesiz Rabbin çok merhametlidir. Çok sevendir.” (Hud, 90)

Kullarını çok seven, onlara af ve mağfiretle muamele eden Rabbimiz tevbe ile birlikte af ve mağfiret talebinde bulunmamızı salık vermektedir. “Rabbimiz! Hesap görülecek günde; beni, anam-babamı ve inananları bağışla.” (İbrahim, 41)

Ana-babamızla birlikte ölen ve hayatta olan tüm inananların bağışlanması için dua etmemiz gerekmektedir. Mü’minin mü’mine gıyabi duası müstecabdır. Birbirimizin dualarına muhtaç olduğumuzu unutmamalıyız.

“Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” (Araf, 23) Mü’min ömrünün sonuna kadar kulluğa halel getiren şeylerden uzak kalmaya gayret etmelidir. Bununla birlikte insan, nisyan ve isyandan tamamen uzak olamaz. Bundandır ki sürekli Rabbinden af ve mağfiret talep etmelidir.

“Allah, iman edip salih amel işleyenler hakkında, ‘Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır’ diye vaatte bulunmuştur.” (Maide, 9)

İman ve salih amellere devam etmek başlı başına af ve mağfiretin celbine vesiledir. Mü’min için hayat, imandan sonra imanının gereklerini yerine getirmektir.

“Her kim de işlediği zulmünün arkasından tevbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tevbesini kabul eder. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Maide, 39)

Zulüm ve haksızlıklardan sonra bunlardan vazgeçip tevbe etmek de ilahi rahmetin celbine vesiledir. Şeytana ve nefsine uyarak zulmeden mü’min için ilahi aftan daha büyük bir müjde olabilir mi? “De ki: Ey kendi aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer, 53)

Şeytan bazen Allah’a güvendirerek haramlara sürüklerken, bazen de günahların çokluğu sebebi ile Allah’tan ümit kestirerek Allah’tan uzaklaştırır. Mü’min bu tuzaklara düşmemelidir. “Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tevbe eder, kendini düzeltirse O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Enam, 54)

İmansızlık, insanın kendisine yaptığı en büyük zulümdür. İbadetsizlik zulümdür. Ahlaksızlık zulümdür. Haram-helal sınırlarına riayetsizlik zulümdür. “Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Enfal, 29)

Kul, tüm dikkatini Allah’a karşı gelmemeye teksif edebilirse, Rabbimiz ona “iyiyi kötüden ayırt etme” kabiliyeti bahşetmektedir. Bu, mü’min için hayatın doğrularını ve yanlışlarını okuyan ilahi bir mihenk taşı olur da aldatılmaktan korunmuş olur.

“İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve barındırıp yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bir bağışlama ve bol rızık vardır.” (Enfal, 74)

İlahi af ve mağfireti celp eden önemli sebeplerden biri de Allah yolunda olan mağdurlara yardım etmektir. Gücü yettiği kadar, yardıma muhtaç olanlara, yardım edenlere ilahi yardımlar ve bağışlama sağanak sağanak inmektedir. “Onları affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah’ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”(Nur, 22)

İlahi af ve mağfireti celp eden önemli sebeplerden biri de mü’min kardeşlerini affetmektir. Affeden ilahi affa mazhar oluyor. Affetmek hayatı kolaylaştıran en önemli ahlaki davranışlardandır. Affı başaramayan toplumlarda huzurdan bahsedilemez.

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz vitr namazının sonunda şu duayı okurdu: “Allah’ım! Senin gadabından rızana sığınırım, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana senayı saymaya gücüm yetmez. Sen, kendini sena ettiğin gibisin.” (Tirmizi; Nesai)

“Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.” (Tirmizi)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.