Şehadet İzzetimizdir

Gazze’den haberler, fotoğraflar ve videolar geldikçe üzülüyoruz/kahroluyoruz ama bir yandan da kendimizi hatırlıyoruz. Kendimizi hayattan nasıl da salıvermişiz öyle! Edindiğimiz ‘dert’çikler bizi neredeyse hayattan diskalifiye edecek hale gelmiş. Yeryüzünü, insanları, mazlumları ve mağdurları düşünecek ufkumuz bile kalmamış.
İzzeti yeniden kuşanmamız gerektiğini öğretti, son canilikler. Kur’an’ın önderliğinde, Sünnet’in rehberliğinde dünyayı anlamamız ve yorumlamamız gerektiğini haykırıyor. Ve aklımızdan hiç çıkarmayalım ki dünyanın yaşanabilirliği de ancak bu anlayışla mümkün olacaktır. Değilse sloganik cümlelerin peşine takılırız da dünyayı zulmün karanlıklarına itenlere payanda oluruz. Hem de zulmün “en doğru/en güzel hayat tarzı” olduğunu benimseyerek.
İfadelerimiz Gazze’nin yiğit evlatları için değil, tabi ki. Ve sözlerimiz vatanını, toprağını, namusunu ve en önemlisi ‘imanından elde ettiği’ ufkunu korumak/savunmak için kanını ve canını ortaya koyan yiğit kardeşlerime de değil. Onlar için dua ediyor ve onlara her türlü iyiliğin ulaşması için gayret ediyoruz.
Sözlerimiz elleri ve ayakları değil zihinleri materyalist ve ırkçı kalıplarla zincirlenmiş ama esaretinin farkında olmayanlar içindir. Öyle ki -sırf ırkından ötürü- mazlumun yanında olmayı bile içine sindiremeyen bu tipler hayatlarını tatmin olma/doygunluk yaşama arzusunda yok etmişlerdir. Görmez, işitmez ve hissetmez bir yığın olmuşlardır. Bu yığınların dertlerini ve yapısal vasıflarını daha fazla anlatmaya gerek yok. Neticede dünyaya, mala, paraya tapanlardır işte.
Gazze’den gelen görüntüler vicdani ıstıraplar yaşamamıza neden olsa da bize “Müslümanların dünya için ne kadar gerekli ve önemli olduğunu” hatırlattı/öğretti. Esir takasında yaşananlar “Müslümanların ne denli mükemmel ve izzetli insanlar” olduğunu gösterdi. Masum insanlara kıyılmayacağını ama savaşmaya gelene de acınmayacağını öğretti. Siyonist alçakların ve işbirlikçilerinin zulümleriyle nasıl körleştiğini aynı zamanda dünyanın en alçak insanlarının bu seviyesiz ve ahlaksız insanlar olduğunu hepimize bir kere daha hatırlattı. Ve zihinlerimize şu notu düştü: “Dünyayı Müslümanların merhameti kurtaracak.”
Ve içimizi dağlayan o görüntülerin hiçbir zaman unutulmaması gerekiyor. Ki nefretimiz bizi dimdik ayakta tutsun da zalimi ve zulmünü unutmayalım. Ve nefretimiz;
- Müslümanlara yapılan canilikler hafiflediğinde boykotu ihlal edecek her alışverişimizde bize zulmün karanlığını hatırlatsın.
- Dualarımızda ve gönüllerimizde kardeşlerimize açtığımız alan daralmaya başladığında bizlere kardeşliğimizi ve beraberliğimizi hatırlatsın.
- Zulmü destekleyen her fikre karşı bize koruyucu ve uyarıcı kalkan olsun.
- Bize çizmeye çalıştıkları hayat tarzlarına en yüksek sesle dur demeyi haykırsın.
- Bizi oyaladıkları dizilerinden, filmlerinden, spor programlarından… Uzak tutsun.
- Ve bizi rabbimizin huzurunda yüzü ak olanlardan eylesin.