Öze Dönüş

Öze Dönüş

İlk muallime, karnı toplum imanının cidârına gebe nice nurlu kadın; insanlık tarihi boyunca sosyoekonomik sistemin kurucu yöneticisi olarak halkta yerini alırken fedakarlığı ve diğerkamlığı kazanılan bir haslet olarak değil, bilakis varlıkla birlikte neşv-ü nema bulan karakteristik birer öğe olarak resmetmiştir. Zira doğum sancısını 9 ay karnında, bir ömür kalbinde taşır kadın. Bu hemcinslerimizi daha anaç, tinsel duyumları daha gelişmiş ve spiritüel dünya ile bağlantıları daha güçlü bir tür olarak insanlığa sunmuştur. Bunun sonucu olarak da iman ve ibadet mefhumları benliğimizde daha temelleri sağlam şekillerde yer etmiş ve toplum ve nesil kaygısı bizleri eğitim alanında okumalara itmiş, gelecek kaygısı ise daha dua yüklü günler ve geceler geçiren kadınları var etmiştir. Evin temel yapıtaşını oluştururken aynı zamanda sokağın kültürünü de şekillendirerek, etki tepki mekanizmasını 2 yolla hareket ettirmiş oluyoruz aslında.

Her şey günün birinde kadınların fedakârlık iç güdüleri ve “eş bağımlı” hallerini suiistimal etmeye kalkan birkaç kapitalin, toplumun yarısını oluşturan koca bir iş gücünü sokağa dökmesi ile değişiyor elbette. “Kocana bağımlı olma-güçlü kadın-ayakları üzerinde duran kadın-ev ekonomisine yardımcı kadın” gibi ilk bakışta masumane lakin realitede tüm toplum yapısını alt üst edecek bir girişimin tehlikelerinin görülmemesi sonucu, eve ek gelir bahanesiyle, çok çok ucuz bir ücret karşılığı, erkekle neredeyse aynı işi yapan bir kadın popülasyonunu nesil ve gelecek kaygılarından sıyırıp sokağın ve kendi ceplerine girecek paranın köleleri haline getirdiler. Böylece doğuştan eğitimci, fıtraten anaç bir kitle kendini sosyopolitik, sosyoekonomik alanda karşı cinsle yarışırken bulmuş, toplum eğitimi neidüğü belirsiz “bakıcı” yozuna terk edilmiş ve günümüzde de sıkça karşılaştığımız, sosyal medya başında çocukluk geçiren, gelişimsel ve zihinsel geriliğin ve otizmin pik yaptığı bir nesli bina etmiştir.

Ahir zaman kadınları olarak ilmî ve ahkâmı dünyamızı yeniden hareketlendirme ve tekrar, daha güçlü bir ruhla ve daha nizamî bir tavırla “eve dönme” vaktidir. Yeniden toplum inşasında söz sahibi nesillerin yetişmesi dolgun ve doygun anne eğitiminin hiçbir zerresinin esirgenmediği hanelerde mümkündür. Kutlu mücahit ve mücahidelerin dünyanın dinamiklerini sarstığı, feraseti, zekası, becerikliliği ve kararlılığı ile düşmana kök söktürdüğü, Yahudi zulmünün tarihin derinliklerine gömüldüğü bir dünyanın hayalini kurmak ancak “eve dönmek” ile mümkündür. İbadetkar, imanına şek karışmamış fedakâr annelerin karınlarından yükselen İslam nesli ancak hayal edilen o kutlu günlerin öncüsü olabilir.

Bu nihayetsiz savaşın bir neferi olarak en güçlü silahımız ise okumaktır. Zira “iki günü bir olan ziyandadır-ilim Çin’de olsa alınız…” gibi nice ilim özendirici sözün sahibi bir peygamberin ümmeti olarak biz de vaktimizi kayda değer ve doğru teknik ve amaç uğruna okuyarak geçirmeli ve eğitimi ile sorumlu olduğumuz gençliğe ilim yolunda ilk basamak olmalıyız. 

Bedeni toprağa, imanı arşa yükselen evlatlara adanmış nice “Hanne”lere selamlarla.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.