İktisadi Hayatın Toplum Yapısına Etkisi

İktisadi Hayatın Toplum Yapısına Etkisi

Birçok insan tarafından duyulmuş olan ‘Güçlü Müslüman, zayıf Müslümandan hayırlıdır’ Hadis-i Şerifi, İslam toplumunda maddi zenginliğin önemini vurgulayan bir öğretidir. Ancak bu zenginliğin değeri, kişinin sahip olduğu maddi varlıkların kendisinden ziyade bu varlıkların yardım ve hayır işlerine harcanmasından gelir. İslam inancı, kişinin servetine değil, bu serveti nasıl kullandığına odaklanır.

İslam toplumlarında, özellikle Ahir Zaman’a yaklaşıldığına inanılan dönemlerde, maddiyata olan bağlılık artmıştır. Bu, genellikle bireyselleşme veya yalnızlaşma olarak ifade edilir. İslam, cemaat ve cemiyetle dayanışmayı teşvik eden bir din olmasına rağmen, bu temel değerlerin bazen göz ardı edildiği görülür.

Aslında İslam’ın temeli, Medine döneminde Ensar ve Muhacirler arasındaki dayanışma üzerine kurulu bir medeniyette yatmaktadır. Bu dönemde bir kişinin tokluğu, komşusunun tokluğunu düşünmeyi içeriyordu. Bu, toplumun dayanışma ve yardımlaşma esaslarına dayalı bir yaşam biçimini temsil eder.

Afrika’ya yapılan seyahatlerde, ekonomik olarak zor durumda olan toplulukların bile toplum içinde birlik ve dayanışma sergiledikleri gözlemlenir. Örneğin, bir köyde bir genç evlenmeye hazırlandığında, herkes bu sürece katkıda bulunmayı bir görev olarak kabul eder ve katkıda bulunmayanlar toplumdan dışlanır. Bu, fakirlik övülen bir şey olmadığı anlamına gelir. Zengin Müslümanlar, Allah’ın rızasını kazanmaya yönelik olarak fakir kardeşlerinin daha fazla ezilmesini engellemelidir.

Son birkaç yüzyıl içinde, İslam medeniyeti, özellikle protestan ahlakını benimsemesi nedeniyle, aile içi davranışlarımızdan komşularımıza, mahallemizden ülkemize kadar birçok alandaki bakış açılarımızı değiştirmiştir. Ancak, iktisadi yaşamı belirleyecek bir İslam anlayışına sahip olmak yerine, İslam’ı yaşantımıza yön veren bir iktisadi oluşum içinde bulunmaktayız.

Kültürümüzde ve dinimizde maddi imkânlar, bir amaç değil, topluluk içinde birlik ve dayanışmayı teşvik eden bir araç olarak görülür. Ancak bu aracı amaç olarak görmek, toplum içinde gayri resmi ekonomik ayrımcılıkların ve gelir eşitsizliğinin artmasına neden olabilir. Bu zararın en büyük sebeplerinden biri, faiz sistemine dayalı ekonomik zenginliğin bazı kişilerin tekelinde toplanmasına yol açmaktadır.

Toplumun refahına veya zenginliğine ulaşmak yerine, bireyler genellikle kendi refahlarına odaklanırken, komşuları ve dostları hakkında duyarsız kalırız. Ancak hayatın bir bütün olduğunu ve iktisadi yaşantının bu bütünün önemli bir parçası olduğunu hatırlamalıyız. Bu parça, temel insani değerlerimizi zedelemeden, toplumun bir bütün olarak dayanışma ve yardımlaşma esaslarına uygun olarak işlemelidir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.