MEFKURE- Sadece Allah’tan Korkalım

MEFKURE- Sadece Allah’tan Korkalım

Bütün dünya milletlerinin gözü önünde büyük bir insanlık suçu işleyen, bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden katliam yapan; yaptığı cinayetleri de marifet gibi sunanlar, asla insan olamazlar. Bunlar, insan suretinde birer şeytan, şeytanın askerleridir.

Şöyle bir bakınız, dünyada ne kadar çatışma bölgesi varsa, bu çatışmaları ya kışkırtan ya da bizzat içinde yer alan Amerika, İngiltere, İsrail, Rusya ve Çin gibi emperyalist devletlerdir.

Allah Teâlâ, bu emperyalist güçlere, bu şeytanın dostları ve askerleri olan şer güçlere karşı mücadele etmemizi emretmekte ve şöyle buyurmaktadır: “İman edenler Allah yolunda savaşırlar. Kötüler ise tağut (şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın düzeni ve tuzağı zayıftır.” (Nisa 4/76)

Evet, şeytanın tuzağı zayıftır. Çünkü o sadece vesvese verebiliyor. Başka bir gücü yok. Şeytanın dostları ve askerleri ise şeytandan çok daha tehlikelidir. Çünkü onlar, bizlerin içinde bizler gibi konuşan, bizler gibi yiyip içen, bizlerin arasında yaşayan, bizlerden birileridir. Onun için Allah Teâlâ, şeytanın dostlarıyla, şeytanın askerleriyle savaşmamızı, mücadele etmemizi emrediyor.

Artık bütün dünya Müslümanları olarak kendi misyonumuza sahip çıkmalı, mesuliyetimizin idraki içinde hareket etmekteyiz.

Bunca katliama, bunca cinayete ne zamana kadar seyirci kalacağız? Ne zamana kadar nemelazımcı bir tavır sergileyeceğiz?

Allah aşkına artık gaflet uykusundan uyanalım. Üzerimizdeki zillet ve meskenet tozlarını silkeleyelim.

Sadece Allah’tan Korkalım

Şeytanın askerinden, Amerika’dan, Rusya’dan ve benzeri emperyalist katillerden, canilerden değil, yalnız ve yalnız Allah’tan korkalım.

Biz Müslümanları yıllardır Rusya’dan korkuttular. Şimdilerde de Amerika’dan korkutuyorlar. Bazıları bunu bilerek, kasıtlı olarak, bazıları da gafletinden, cehâletinden yapıyor. Aman Amerika ne der, aman Avrupa Birliği ne der, diye birbirimizi korkutuyoruz.

Yaptıklarımız için “Allah ne der?” demeye başladığımız; bütün işlerimizi, Allah Teâlâ ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin buyruklarına göre düzenlediğimiz; yaşantımızı İslam’ın değişmez, eskimez prensiplerine göre tanzim ettiğimiz, emperyalist kâfirlerden değil, yalnız ve yalnız Allah’tan korktuğumuz zaman, her şeyin iyiye, güzele doğru değiştiğini göreceğiz.

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Eğer (gerçek) müminler iseniz, onlardan korkmayın. Benden korkun.” (Al-i İmran 3/175)

Yalnız Allah’tan korkalım. Allah’tan korkalım ki diğer bütün korkularımızdan kurtulalım. Bilelim ki Allah’tan korkanlar her türlü korkudan emin olurlar.

Atalarımız ne güzel söylemiş: “Korkunun ecele faydası yoktur.” Allah Teâlâ’nın takdiri ne kadar ise o kadar yaşayacağız. Ecelimiz, ne bir an öne alınır ne de bir an sona bırakılır. Ecel birdir. Ne suretle ölürsek ölelim, ister savaş meydanlarında, ister trafik kazasında, isterse yatağımızda ölelim; kendi ecelimizle ölmüş oluruz.

Rızkımız da tayin olunmuştur. Bize düşen, İslam’ın meşru kıldığı yollardan çalışmaktır. Telaşa gerek yok. Ya sen rızkının ayağına gideceksin ya da o senin ayağına gelecektir.

Senin rızkının üzerine: “Bismillahirrahmanirrahim. Bu filan oğlu filanın rızkıdır” diye yazılmıştır. Öyleyse niçin korkalım, neden endişe edelim ki?

Tarih boyunca İslam ümmeti üzerinde nice aşağılık oyunlar oynandı. Nice karanlık planlar yapıldı. Müslümanları korkutup sindirmeye, yaşadıkları toprakların yeraltı, yer üstü zenginliklerini yağmalamaya çalıştılar. Bu planlarında da yer yer muvaffak oldular. Onların muvaffakiyeti, bizim az olduğumuzdan ya da maddî güçsüzlüğümüzden olmadı.

Onların muvaffakiyeti, bizdeki iman zafiyetinden, dünyevîleşmemizden; Allah’tan değil fânîlerden, düşmanlardan korktuğumuzdan olmuştur. Nice az topluluklar, nice maddeten güçsüz, fakat imanen güçlü topluluklar, kendilerinden çok daha kalabalık, maddeten çok daha güçlü topluluklara galip gelmişlerdir.

Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Nice az topluluklar, sayıca kendilerinden çok olan topluluklara Allah’ın izniyle galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 2/249)

Aziz kardeşim! Yeter ki biz, asr-ı saadet Müslümanları gibi; “hasbünallahu ve ni’mel vekil” diyebilelim, yalnız Allah’a güvenip dayanalım.

“Bir kısım insanlar, müminlere; ‘Düşmanlarınız, size karşı toplandılar. Onlardan korkun!’ dediklerinde, bu (söz), onların imanını bir kat daha artırmış ve ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir.’ demişlerdir.” (Âl-i İmran 3/173)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.