İLMİHAL- İtaat – 2

Mü’minlerin en belirgin özelliğinin itaat etmek olduğu, Allah Teâlâ’nın ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hükmüne ancak mü’minlerin itaat edeceği şu ayet-i kerimeler ile açık seçik beyan edilmektedir:
“Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasûlüne davet edildiklerinde, işittik ve itaat ettik, demek sadece mü’minlerin söyleyeceği sözdür. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. Her kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, Allah’tan haşyet eder ve ondan sakınırsa, işte asıl bunlar fevz ü necat bulanlardır.” (Nur/51-52)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e itaat etmek, Allah Teâlâ’ya itaat etmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i sevmek, Allah Teâlâ’yı sevmektir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetiyle amel etmek, Kur’an’la amel etmektir.
Kim, ben Kur’an’la amel ederim, sünnete tâbi olma mecburiyetim yoktur derse bizzat Kur’an’a itiraz etmiş, Kur’an’ı reddetmiş, Allah Teâlâ’ya ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e âsi olmuş olur. Bu gibiler kendilerine uyulması asla caiz olmayan fâsıklardır.
Şu ayet-i kerimeleri dikkatle okuyalım ve tefekkür edelim, gerçekleri açık seçik görelim de Müslümanları Peygamberimiz, Efendimiz, Önderimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in saf, berrak, arı duru sünnet-i seniyyesinden, dosdoğru yolundan saptırmak isteyenleri çok iyi tanıyalım.
Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir kadın ve erkeğe, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.” (Ahzab/36)
“Rasûlüm de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tâbi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. De ki: Allah’a ve Rasûlüne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmran/31-32)
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.” (Muhammed/33)
Görüldüğü gibi Peygamber’e itaat etmek, Allah Teâlâ’ya itaat etmektir. Gerçek Müslümanlık, Kur’an, sünnet bütünlüğünü kavramak, birbirinden ayırmadan, bu bütünlüğün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yaşantısında müşahhaslaştığını görüp idrak ederek, sünnet-i seniyye üzere yaşamayı şiar edinmektir.
Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Kim bana itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim bana isyan ederse, Allah’a isyan etmiş olur. Kim emîre itaat ederse, bana itaat etmiş olur. Kim emîre isyan ederse bana isyan etmiş olur.” (Buhari, Müslim)
“Başınıza, başı kuru üzümü andıran Habeşli bir köle bile geçse, aranızda Allah’ın kitabı ile hükmettikçe onu dinleyin ve itaat edin.” (Buhari)
Müslümanın nefsine ağır gelse de şahsi çıkarları zarar görse de hoşlanmasa da masiyetle emredilmediği müddetçe dinleyip itaat etmesi gerekir. Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Müslümanın dinleyip itaat etmesi gerekir. Hoşuna gitsin veya gitmesin, ancak mâsiyet (Allah’a isyan) emredildiği zaman ne dinlenir ne de itaat edilir.” (Buhari, Müslim)
“Güç durumunda, iyi durumunda, neşeli halinde ve neşesiz halinde, sana başkaları tercih edildiği vakitte de dinleyip itaat etmelisin.” (Müslim)
Mâsiyetle emreden kim olursa olsun, ister halife, ister ana babamız, ister hocamız olsun asla itaat edilmez. Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Benden sonra başınıza birtakım adamlar geçecektir. Sünneti söndürüp, bidatla amel edeceklerdir. Namazı da vaktinde kılmayacaklardır.
(Abdullah bin Mesud) Dedim ki: Ya Rasûlallah, ben onlara yetişirsem ne yapayım? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Ne yapacağını bana mı soruyorsun: Allah’a âsi gelene itaat edilmez.” (İbn Mace)