MAVERADAN MACERAYA- Uyku Bir Kantar Uyudukça Artar

MAVERADAN MACERAYA- Uyku Bir Kantar Uyudukça Artar

Beyin sinirlerinin genişlemesi hali olan uyku, nefsin bütün duyularını kullanmayı bırakmasıdır. Uyku; bilinci gideren, aklın ve iradenin kullanılmasını engelleyen bir durumdur. Uyku, uykunun mayasıdır. Rüya uykunun eseridir. Rahmani, nefsanî, şeytani ve karma karışık rüyalar vardır. Bazı rüyalar uyurken değil uyanık iken görülür. Hayat ve akıp giden zaman işte böyle bir rüyadır. 56 yıllık ömür bir rüya gibi geldi geçti bir an gönül gözümden. Beyaz yakalı siyah önlük kıyafetiyle ilkokula başladığımız yıllarda öğrenme hazır fişler üzerinden yapılıyordu. İşte hatırımda kalan bazıları: “Ali topu at. Veli topu tut. Ayşe ip atla. Uyu uyu yat. Yat yat uyu.

Allah, uykuyu insanların dinlenmesi için yaratmıştır. Eyvallah! Gecenin uyumaya, gündüzün rızık kazanmaya elverişli yaratılması Allah’ın kudretinin alâmetlerindendir. Amenna! Kur’an’da uykunun canlılıkla ölüm arasında bir hal oluşuna ve ölüme benzediğine dikkat çekilir. El Hak doğrudur. Kuşeyri, Risale’sinde uykuyu, gaflet ve doğal uyku olarak ikiye ayırmıştır. O’na göre uyku, ölümün kardeşidir.

Muhasibi, insanın uyku öncesinden başlayıp bir sonraki uyku vaktine kadar sorumluluklarını şöyle sıralar: Halis niyet, tövbe, kulluk bilinci, beden ve ruh temizliği, ibadet, kul hakkına riayet, mazlumlara yardım, haksızlıklarla mücadele, çevre duyarlılığı, sosyal çevreyle ilgilenme, selâmlaşma, hal-hatır sorma, günahlardan uzak durma, ticarî dürüstlük, yararlı bilgi peşinde olma gibi duygu ve davranışlar. Rivayete göre “Neden uyumuyorsun?” diye sorulunca Mâlik b. Dinar, “Cehennem uyumama izin vermiyor” cevabını vermiştir.

Arapça’da sine; gözün süzülmeye başladığı esneme-gerinme ve sayıklama hali, nüas; organlarda başlayan uyuşukluk-hafif uyku ve uyuklama/şekerleme, nevm/menam; derin uyku-uyuma, rukad/rukud; kış uykusu gibi uzun süre uykuya çekilme durumudur. Sine ve nevmin birlikte kullanıldığı Âyet el-kürsî’de Allah’ın uyuklamadan ve uykudan münezzeh olduğu bildirilir. Allah yolundan sapan toplulukların uykuda iken semavî bir felâketle cezalandırılmasından söz edilir. Yakaza hali ise kalbin uyanık olduğu halde gözün ve diğer organların uyku moduna geçmesidir. Peygamber Efendimiz miraç yolculuğu yakaza halinde başlamıştır. Bedir ve Uhud savaşları öncesinde Allah, müminlere hafif bir uyuklama verip onların korku ve kaygılarını gidermiş, cesaret ve özgüvenlerini arttırmıştır. Hz. Muhammed Mustafa’ya Mekke’nin fethi rüya yoluyla müjdelenmiştir.

Hz. Peygamber, yatsı namazından önce uyumayı, namazdan sonra da konuşmayı uygun görmezdi. Uyumak istediğinde sağ yanına yatar, yanağını sağ elinin üstüne koyar “Allah’ım, kullarını diriltip bir araya getirdiğin kıyamet gününde beni azabından koru!” diye dua ederdi. Üzerinde uyuduğu hasırın izi yüzüne çıkardı. Bu duruma üzülen sahabelerin kendisine bir yatak sağlamaları yönündeki tekliflerini kabul etmemiş, “Dünya ile ne ilgim olabilir ki! Benim dünyadaki durumum ağaç altında bir süre uyuduktan sonra yoluna devam eden yolcunun durumuna benzer.” demiştir. Rasûlullah uykuyu ölüme, uyanmayı hayata benzeterek yatarken, “Allah’ım! Senin isminle yaşar, senin isminle ölürüm” demiş, uyanınca da “Bizi öldürdükten sonra hayata döndüren Allah’a hamdolsun” sözlerini söylemiştir.

Hz. Âişe’nin, “Yâ Rasûlullah, vitir namazını kılmadan mı uyuyorsun?” sorusuna, “Gözlerim uyusa da kalbim uyumaz” cevabını vermiştir. Hadislerde geceleri Kur’an okumakla meşgul olanlara kıyamet gününde Kur’an’ın, “Benim için uykusundan feragat etti” diyerek şefaat edeceği belirtilmiş, Hz. Süleyman’a annesi geceleri fazla uyumamasını öğütlemiş, çok uyumanın kişinin ahiretini fakirleştireceğini söylemiştir. Uykuda Rasûlullah’ı görenlerin uyanıkken olduğu gibi onu gerçekten göreceklerini, çünkü şeytanın onun suretine giremeyeceğini bildiren rivayetler vardır. Rüyada görüştür bizi, murada eriştir bizi, Mevlam sen kavuştur bizi, Muhammed’e Muhammed’e!

Hz. İbrâhim, oğlu İsmail’in kurban edilmesiyle ilgili işareti uykuda iken görmüş, Rabbinin yaratması hususunda kalbinin mutmain olmasını temin için kendi eliyle boğazladığı dört ayrı kuşun dört ayrı tepenin ardından uçup gittikten sonra tekrar gelip bütün organlarıyla dizilip canlanmaları, gözünün önünde cereyan etmiştir. Hz. Yusuf aleyhisselam’ın yaşadıkları bir rüya ile başlamış, Aziz’in rüyasını yorumlaması sonucu Mısır’a sultan olmuştur. Ashab-ı Kehf’in uzun uykusu için rukūd ve insanların tekrar diriltilmesi zamanına kadar beklemesi uzun bir uyku gibi kabul edildiğinden ölülerin konulduğu kabir için merkad denilmiştir. Üzeyir aleyhisselam’ın toplu azaba uğramış bir şehirden geçerken sergen halindeki cesetlerin nasıl dirileceğini merak edince kaldığı yerde 100 sene uyuduktan sonra gözünün önünde merkebin dirilişini görmesi, Ashab-ı Kehf’in saklandıkları mağarada tam 309 sene derin uykudan sonra dirilmeleri, öldükten sonraki dirilişin örneğidir.

Kaylule güzellik uykusu da olsa uyku ölümün yarısıdır. Uyuyan kişinin üstü örtülür. Fitne uykudadır, uyandırana lanet edilir. Çocukluk dönemi ve akıl hastalığının yanında uykunun da sorumluluğu kaldırdığı bildirilmiştir. Su uyur düşman uyumaz. Uyuyan kişiye yılan bile dokunmaz. Uyuyan kişi hakkında kalem yazmaz. Uyuyan yılanın kuyruğuna basılmaz.

Halkı Müslüman olan 58 ülkede her gün sabah ezanında iki defa “namaz uykudan hayırlıdır” sözü açıktan ilan edilir. AB ülkelerinde yaşayan muhacir Müslümanların kurdukları cemiyetlerin bünyelerindeki cami ve mescitlerde de kapalı devre ezan okunur. Bunun hikmeti sadece ibadet değil, Müslüman toplumun erken mesai ile iş başı yapmasını sağlamaktır. Erken kalkan yol alır, erken yatan döl alır. Şafak vakti tan yeri ağarmadan saat 06:00’da karta basıp işe başlayan ve bir günde üç vardiya çalışan milletlerin, ikindiden sonra dükkân açan ve pazara çıkan toplumları geride bırakacağı besbelli bezir kabağıdır. Sabah ezanıyla güne Bismillah deyip işine başlayıp doğup büyüdüğü ülkesini imar etmek varken ecnebi ülkelere düzensiz göçmen ve sığınmacı olup bir köle gibi hizmet etmek akıl karı değildir.

Kendi ülkesinde garip, öz vatanında parya olmak ne hazin bir durumdur. Asırlar önce Devlet-i Âliye sayesinde İspanya’dan getirilip Osmanlı Devleti’nin pay-i tahtına yerleşenler büyük bir kurnazlıkla ticaret merkezlerini ele geçirmişler, sermayenin İstanbul Dukalığını kurmuşlar ve şimdi devletini ayakta tutmaya çalışan Anadolu sermayesine meydan okumaktadır. Anadolu aslanları askerliğini yapmış, devletin ve milletin güvenliğini sağlamak için şehit olmuş, ticareti-teraziyi-endazeyi ve alışveriş alanını yeminli din ve devlet düşmanlarına bırakarak hata etmiştir. Maymun uyanmış lakin Müslüman kimliği ile dolaşanlar hala derin uykudadır. Biz faiz ile enflasyon arasındaki sebep sonuç ilişkisini tartışırken adamlar malı götürüyor. Biz hala damat ve geline zekât verilir mi bunu tartışıyoruz.

Oruç tutan kişinin uykusu da ibadettir. Alimin uykusu cahilin ibadetinden daha üstündür. Alim, gaflet uykusuna dalmış bir toplumu uyandıran bilge insandır. Kur’an-ı Kerim’de Databank gibi batıl işler hesabına çalışan beyin ve zihinlerin sahibi kitap yüklü insanlar merkebe benzetilerek kınanmıştır. Tevhid inancından uzaklaşmış, Rahmanın zikrini duymazlıktan gelenlere, nefsinin esiri ve şeytanın oyuncağı olmuş gaflet uykusuna dalıp giden bağımlılara sesleniyoruz:

Uyma, Uyuma, Uyutma, Uyuşma, Uyuşturma. Allah/Kur’an/İslam ile Bağlan Hayata.

Nefsimizi tezkiye ve kalbimizi tasfiye ile zühd ve takvaya erişmek isteyenler az yesin içsin, az uyusun, az gülsün ve az konuşsun. Ya hayır söylesin yahut sussun. Susma orucu sahibini tok tutar. Koğuş Kalk! Yatarak ve bir yere yaslanarak uyumak abdesti bozar Dostlar!

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.