KAPAK – Allah’ın Emri İstişare

KAPAK – Allah’ın Emri İstişare

İstişare, herhangi bir konuda doğru sonuca ulaşmak veya isabetli karar verebilmek için bir başkasının görüşüne başvurmak, birine bir konuyu danışmak, karşılıklı olarak görüş alışverişinde bulunmak, ihtisas sahiplerinden görüş almak demektir. (Bk. Dini Kavramlar Sözlüğü, DİB Yay, istişare mad.) Ayrıca tıpkı arıların farklı çiçeklerden gerekli olanı alıp bal yapmasına da benzetilir. İstişare, şura, müşavere, meşveret gibi kelimeler birbirleriyle bağlantılı olup aynı kökten türemişlerdir.

Nitekim konu Kur’an’da bir surenin ismi olacak kadar önem arz etmiştir. Şura suresi 37-38. ayetlerde rabbimiz şöyle buyuruyor: “Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde dahi bağışlarlar. Rabbinin çağrısına uyarlar, namazı özenle kılarlar. İşleri de aralarındaki danışma ile yürür. Kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar.”

Bahsi geçen ayetlerde müminlerin; günahlardan kaçma, bağışlama, rablerinin davetine icabet etme, namaz kılma, istişare ve infak gibi temel özelliklerinden bahsedilmektedir. Yine Yüce Allah, Âl-i İmran suresinde “…İş konusunda onlarla müşavere et.” (Âl-i İmran, 159) buyurmaktadır. Bu ayetler bizlere şunları gösteriyor: İstişare, Allah’ın emridir ve müminlerin sorumluluklarından biridir. Müslümanın karakter özelliklerindendir. İstişare yapan insan hata yapma ihtimalini en aza indir, hata yapsa dahi Allah’ın emrini yerine getirdiği için -kadere inanan mümin olarak- pişman olmaz.

Rahmet peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatına baktığımızda vahyin inmediği meselelerde ashabıyla istişare ettiğini görürüz. O, ferdi, ailevi, ticari, askeri vb. tüm konularda mutlaka ashabıyla istişare etmiş, görüş alışverişinde bulunmuştur. Ebu Hureyre (r.a): “Rasulullah (s.a.v)’den daha çok adamları ile istişare eden bir kimse görmedim.” (Tirmizi, cihad, 34) diyerek peygamberimizin istişare konusuna ne kadar ehemmiyet verdiğini göstermektedir.

Rasulullah’ın hayatından istişareye birkaç örnek vermek gerekirse; Bedir Savaşında Hubab b. Münzir, İslam ordusunun alandaki yerleşimini uygun görmedi ve Rasulullah’a karargah seçimi konusunun vahye dayanıp dayanmadığını sordu. Rasulullah bunun kendi tercihi olduğunu söyleyince, düşmanı susuz bırakmak için karargahın diğer Bedir kuyularını da içine alacak şekilde ileri taşınmasının gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Rasulullah, Hubab’ın görüşünü isabetli buldu ve karargah ileri taşındı. Hubab, Beni Kurayza ve Beni Nadir gazvelerinde de isabetli görüşleri sebebiyle zü’r-re’y (isabetli görüş sahibi) olarak tanındı.

Benzer şekilde Selman-ı Farisi’nin Hendek Savaşındaki hendek kazma fikri de peygamberimiz tarafından onaylanmıştır. Sadece askeri konularda değil başka meselelerde de Rasulullah istişare yapmıştı. Müslümanların namaza nasıl çağrılacağı konusu da asr-ı saadette gündeme gelmiş, Abdullah b. Zeyd gördüğü rüyayı peygamberimize anlatmış, peygamberimiz bu görüşü benimseyip Bilal (r.a)’e ezanı okumasını söylemiştir. (Buhârî, “Eẕân”, 1; Müslim, “Salât”, 1; Ebû Dâvûd, “Salât”, 27; Tirmizî, “Salât”, 25; İbn Mâce, “Eẕân”, 1; Nesâî, “Eẕân”, 1)

Bu örneklerin hepsi, Müslümanlar için bir bereket vesilesi olmuş ve onların fikirlerine de değer verilerek aidiyet duygusunun daha da gelişmesine vesile olmuştur. Ailede de durum böyledir. Çocuğundan yaşlısına, erkeğinden kadınına aile içi denetim ve karar mekanizması olan istişare mefhumu, aile içindeki bağlılık, samimiyet ve aidiyet duygularını diri tutacaktır.

Günümüzde neredeyse unutulmaya yüz tutmuş ya da sadece basın yayın organlarından duyduğumuz kadarı ile devlet otoriteleri tarafından uygulanan istişarenin, aslında toplumun en küçük yapı taşı olan ailede de canlı tutulması isteğe bağlı değil, bilakis mecburiyettendir. Alınan yanlış kararlar ve fevri hareketler aile içindeki güven ve sevgi ortamını zedelemekte, bireylerin aidiyet duygularını sorgulamaya başlamasına neden olmaktadır. Çağımızda son kalemiz ailede yaşanan gerginlikler ve anlaşmazlıklar, istişaresizliğin doğal sonucudur. Aile fertleri, bireyi ve aileyi ilgilendiren konularda onlara danışmadan aldıkları kararlar sebebiyle pişmanlıklar ve keşkeler yaşamaktadır. Oysaki amacına uygun yapılan istişarelerde hem Allah’ın emri yerine getirilmiş, hem de evin bereketi artırılarak, sorumluluk eşit şekilde paylaşılmış olacaktır. Ayrıyeten aile içinde çocuklarla da fikir alışverişinde bulunularak, onları ‘icat çıkarma!’ handikabından kurtarabilir ve gelecekte kendine güvenen ve fikir üretebilen bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunabiliriz. İstişareden amaç, çok sesliliğe, değişik fikir ve görüşlere engel olmak değil, kolektif aklı öne çıkararak ilgili herkesi problemlerin çözümüne ortak kılmaktır. (Recep ASLAN, İstişarenin Önemi ve Hz. Peygamberin Uygulamalarından Örnekler, Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, cilt 2, sayı 1)

Aileyi bir ağaca benzetirsek, köklerini ve gövdesini tevhid temelinde sevgi ve güven oluşturur. İstişare ise bu kök ve gövdeden beslenen çiçekler gibidir. Aynı ağaca ait rengarenk çiçekler… Bir gül bahçesini andıran Hz. Muhammed (s.a.v)’in evinde ve aile hayatında da istişare örneklerine sık rastlamaktayız. Daha ilk vahiy geldikten sonra peygamber efendimiz, Hz. Hatice annemiz ile istişare etmiş ve Varaka b. Nevfel’e giderek onunla konuşmuşlardı.

Yine Fetih suresinin nüzulüne sebep olan Hudeybiye Anlaşması’ndan hemen sonra, Müslümanlar, anlaşmanın maddelerinin kendileri aleyhine olduklarını düşündüklerinden üzgündüler. Peygamber efendimizin, Müslümanların kurbanlarını Hudeybiye’de kesip, tıraş olmalarını istemelerine rağmen, ashab isteksiz davranmıştı. Peygamberimiz bu duruma üzülmüştü. Hanımı Ümmü Seleme ile bu konuyu istişare etti ve Ümmü Seleme peygamberimize dışarı çıkıp kurbanını kesmesini ve tıraş olmasını, ashabın mutlaka kendisini takip edeceğini söyledi. Rasulullah bu öneriye uydu ve ashab da peygamberin bu davranışını izledi. Ehliyet sahibi olduktan sonra kim olursa olsun, ister kadın ister erkek, isterse de yaşlı, Rasulullah herkesle istişare etmiş ve fikirlerine başvurmuştur.

Hz. Aişe şöyle demiştir: “Ya Rasulullah! Kadınlarla nikah akitleri hususunda istişare edilir mi diye sordum. Hz. Peygamber ‘Evet’ (Kadınlarla nikah akitleri hususunda istişare edilir) buyurdu. Ben: ‘Ya Rasulullah! Bakire bir kız, evlilik konusu danışıldığında utangaçlığı sebebiyle sıkıntı çekebilir dedim. Hz. Peygamber: ‘Onun susması, izin verdiği anlamına gelir dedi.” (Buhari, İkrah 3; Nikah, 41)

Başka bir örnek vermek gerekirse; ifk olayında Hz. Aişe’ye atılan iftira üzerine peygamber efendimiz Zeynep bint Cahş (r.anha) ve Hz. Aişe annemizin cariyesi Berire (r.anha) ile istişare etmiş ve ikisi de Hz. Aişe hakkında atılan bu iftirayı reddetmişlerdi. (Buhari, Şehadat 15)

Görülüyor ki, iki cihan güneşi Hz. Muhammed (s.a.v) efendimiz, aile içi danışma ve karar mekanizması olan istişareyi etkin bir biçimde kullanarak bu konuda da ‘üsve-i hasene’ kimliğiyle bizlere ışık tutmaya devam etmektedir.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.