KAPAK – Sarsılmaz Kalemiz: Uhuvvet

“Müminler ancak kardeştir…” (Hucûrat, 10)
İman, tüm müminleri birbirine kardeş yapan en kuvvetli bağdır. Bu bağ, temeli toprak olan sıhrî kardeşlikten daha kuvvetlidir. Her birliktelikte olduğu gibi İslam kardeşliğinin de sorumlulukları vardır. Rabbine itaat şuurunda olan her mümin bu sorumlulukların farkına varıp, hayatının merkezine İslam kardeşliğini yerleştirme gayreti içerisinde olmalıdır. Mümin, din kardeşini devamlı surette hatırlamalı, dualarında ona yer ayırmalı, arada ne kadar mesafe olursa olsun ona olan muhabbetini her zaman diri tutmalıdır.
Bu sebeple mümin, kan kardeşliğinden daha ulvi bir yere sahip olan İslam kardeşini hiçbir karşılık beklemeden sadece Allah için sevmeli, bu sevginin yansımasını kalbinin ulvi derinliklerinde hissetmelidir. Kalbî muhabbet, İslam kardeşliğini bütün zorluklara, sıkıntılara rağmen her zaman diri tutmaktadır. Kalbî muhabbetten ve samimiyetten uzak beraberlikler ise en ufak bir sarsıntıda kaybolup gitmektedir.
Bizler, İslam kardeşliğinin sadece çevremizle sınırlı olmadığının idrakinde olmalıyız. İslam coğrafyasındaki bütün kardeşlerimizin mutluluklarıyla mutlu olmalı, dertleriyle dertlenmeliyiz. Bu dertleniş artık sözden öteye geçmelidir. Bunun için de bizlere fert olarak ayrı ayrı görevler düşmektedir. Bu görevlerin bilincinde olarak, yaşama gayemizi her zaman diri tutabilmek için dava şuurumuzu, mefkûremizi bizlere sürekli hatırlatacak olan kardeşlerimizle beraber olmalıyız. Bu birliktelik fazilet toplumunun tesis edilmesi için büyük önem taşımaktadır.
Nitekim Rabbimiz, ayet-i kerimede şöyle buyurur; “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın.”
Rasûlullah (s.a.s) ise bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır; “Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine karşı sevgi ve merhamet göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı acı çektiği zaman bedenin diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateş çekerler.”
Başka bir hadis-i şerifte ise; Allah Resûlu (s.a.s) şöyle buyurmuştur; “Müminin mümine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.”
Bizler bu emir ve tavsiyeler doğrultusunda yaşamayı bırakır, birliği değil de ayrılığı ve tefrikayı gün yüzüne çıkarırsak dünyada hiçbir zalimin karşısında duramayacağımız gibi hiçbir mazluma da kol kanat geremeyiz. İşte bu akıbet bizim iki dünyada da hüsrana uğramamıza sebep olur.
Nitekim Rasûlullah (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde bizleri şöyle uyarmıştır; “Bir gün gelecek kâfir milletler sizin başınıza oburların yemek çanağına üşüştükleri gibi üşüşecekler.” Orada bulunanlar, “O gün biz az olacağımız için mi böyle olacak ya Rasûlallah?”dediler. Bunun üzerine Allah Rasûlu (s.a.s) şöyle cevap verdi: “Hayır, o gün siz çok olacaksınız, lakin siz selin üzerinde sürünüp giden çer çöp gibi olacaksınız…”
Kardeşlerim, gelin bu nebevi çağrıya kulak verelim. Gelin İslam’ın yeryüzüne hâkim olması için yılmadan, karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek mücahedemizi beraber sürdürelim. Gelin gücümüz nispetinde başta çevremizde bulunan kardeşlerimiz olmak üzere bütün din kardeşlerimizin ellerinden tutup kurtuluşumuza vesile olacak bu nebevi yolda birlikte hareket edelim.
Bizler sadece Allah’ın dinini yüceltmek için çalışırsak karşımızda hiçbir güç duramaz. Samimi bir şekilde iman eden bir mümin için imkânsızlık, güçsüzlük yoktur. Bu bize Rabbimizin vaadidir. Nitekim Rabbimiz ayet-i kerimede buyurur; “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.” (Âl-i İmran, 139)
Başka bir ayet-i kerimede ise Rabbimiz şöyle buyurmaktadır;
“Nice az sayıdaki topluluklar, Allah’ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara, 249)
İslam kardeşliğini hakkıyla idrak edebilmek için bizlerin öncüsü olan Allah Resûlü’nün yolunu her zaman takip etmeli, O’nun kardeşlik ufkunu idrak etmeye çalışmalıyız.
Nitekim Rabbimiz ayet-i kerimede şöyle buyurur; “Allah Resul’ünde sizin için; Allah’a ve ahirete kavuşmayı uman ve Allah’ı çokça zikreden kimseler için her bakımdan uyulması gereken mükemmel bir örnek vardır.” (Ahzâb, 21)
Hz. Peygamber’in (s.a.s) hayatının her anı bizler için büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü peygamberlerin sonuncusu, İslam dininin yol göstericisi, vahyin ilk muhatabı O’ydu. Bundan dolayıdır ki İslam dininin ve ilahi vahyin en güzel şekilde anlaşılması için Hz. Peygamber’in (s.a.s) attığı her adım bizler için çok büyük önem arz etmektedir.
Hazreti Peygamber (s.a.s) her meselede olduğu gibi İslam kardeşliği konusunda da bizlerin öncüsü olmuştur. Allah Resulü (s.a.s), Muhacir-Ensar kardeşliğiyle saadet toplumunun temellerini atmış, kardeşlik bağının yüce bir mana ifade ettiğini ashabıyla yaşayarak çağlar ötesinden bizlere öğretmiştir.
Kardeşlerim, gelin hep beraber insanlığın bireyselleştiği, maddenin manaya üstün olduğu, herkesin sadece kendi menfaatini ön planda tuttuğu, İslam kardeşliğinin unutturulmaya çalışıldığı çağımızda kurtuluş reçetemizin izini sürmeye devam edelim. Hayatımızı İslam kardeşliği ile yeniden inşa ve ihya edelim. Böylece umulur ki kurtuluşa erenlerden oluruz…