HADİS İKLİMİ- En Hayırlı Ümmet: Muhammed aleyhisselam Ümmeti

HADİS İKLİMİ- En Hayırlı Ümmet: Muhammed aleyhisselam Ümmeti

Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre, Rasulullah (sav), “Diretenler hariç bütün ümmetim cennete girecektir!” buyurunca, “Ey Allah’ın Resulü, diretenler kim?” dediler. Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Kim bana itaat ederse cennete girer. Kim de bana karşı gelirse diretiyor demektir.” (Buhari)

Bir zamanlar sayıları çok azdı. Sonra suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali dalga dalga çoğalan, büyük bir yüce topluluk haline geleceklerdi. Onlar, ahirette hem nicelik hem de nitelik açısından Allah ve Resulü’nün övgüsüne mazhar olacaklardı. Nasıl olmasınlar ki! Allah’ın davetini ihya edecek, unutulan, değiştirilen dinin üzerindeki pası temizleyerek aslına döndürecek olan onlardı. Onların üstünlüğü soya, kabileye, zenginlik veya iktidara değil Allah ve Resulü’ne olan sadakatlerine bağlıydı. Zira diğer ümmetlerin taşıyamadıkları yükü onlar üstlenmişlerdi.

Kur’an-ı Kerim; emanete ehil olarak görülüp seçilen bu ümmetin iyilikleri yayıp kötülükten nehyettiğini, hayra davet ettiğini, hak ve adaleti yerine getirerek örnek bir ümmet olduğunu bildiriyordu. “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyar ve Allah’a iman edersiniz.” (Âl-i İmran, 110) şeklindeki ilahi buyrukla örnek ve önder bir nesil olduklarını haber veriyordu.

Bu ümmet, Yüce Allah tarafından “vasat bir ümmet” olarak takdim ediliyordu. Yani ifrat ve tefritten uzak, inancında, ahlakında, her davranışında orta yolu tutturan, doğruluk, denge, sağduyu ve adalet timsali bir ümmet idi. Aşırılıktan uzak duruşları, uyumlu ve mutedil tavırlarıyla diğer toplumlar için “şahit” yani örnek olma vasfını kazanmışlardı. Her ümmetten bir şahit getirileceği, Hz. Peygamber’in ise onların hepsine şahitlik yapacağı günde Muhammed ümmeti, iyiler için bir örnek ve delil olacaktı.

“Her Peygamber’in (kıyamet gününde) bir havuzu vardır ve peygamberler havuzlarına gelenlerin fazlalığıyla birbirlerine karşı övünürler. Ben, havuzuna gelenleri en fazla olan peygamber olmayı diliyorum.” (Tirmizi) Cennete girenler arasında ümmetinin sayısının fazla olması bir peygamber için nasıl bir mutluluk sebebi olmasın! Oysa davetin ilk zamanlarında sayıları o kadar azdı ki Bedir Savaşı’nda bin kişilik müşrik ordusunu karşısında gördüğünde Peygamberimiz kıbleye dönüp ellerini açarak yalvarmaya başlamıştı: “Allah’ım! Senden ahdini ve vaadini (yerine getirmeni) istiyorum. Allah’ım! Şu bir avuç İslam toplumunu helak edersen (korkarım) yeryüzünde sana ibadet eden kimse kalmayacak.” (Tirmizi)

Ümmetine çok düşkün, inananlara karşı şefkat ve merhamet sahibi olan Resul-i Ekrem, her fırsatta ümmeti için dua ediyordu. Bir defasında Rabbinden onların kıtlıkla helak edilmemesini istemişti. Muhammed ümmeti, Allah’ın rahmet ve lütfuyla geçmiş ümmetlerin başına gelen bazı sıkıntılardan da korunmuştu. Nitekim Peygamber Efendimizin belirttiğine göre önceki ümmetler gibi peygamberlerinin bedduasıyla helak olmayacak, batıl yolda olanlar hak üzere olanlara galip gelmeyecek ve sapıklık üzere birleşmeyecek, suda topluca boğularak yok olmayacaklardı. Ancak İslam ümmetinin yaşayacağı en ciddi sınav, birlik ve beraberlikten koparak fitneye düşmekti. Bu tuzaktan korunmanın yolu ise ümmet ruhu ve bilinciyle yoğrulan, Allah ve Resulü’nün teşvik ettiği İslam kardeşliğiydi.

İslam’ın ilk yıllarında Allah Resulü’nün yaktığı meşale tutuşup öyle büyüdü ki tüm zamanları aydınlatmaya yetti. İmanla tutuşan gönüller birbirlerine ısındı; ırk, renk, dil, mevki farkları gibi engeller aşıldı, Müslümanlar kardeş oldu, tek vücut oldu. Tek bir öze, inanca bağlı bir ümmet olmanın hazzına ulaşıldı. Namazda kıbleye dönerken, Kâbe’de tavaf ederken bir olmanın en zevkli örneklerini sergilediler. Örnek Peygamber’in örnek ümmeti, kendilerine yüklenen bu ilahi yükü omuzlayarak övgüye mazhar olurken müjde niteliğindeki duaya da nail oldu:

“Her peygamberin kabul edilen bir duası vardır ve her peygamber duasını evvelce yapmıştır. Fakat ben duamı ümmetime şefaat etmek için kıyamet gününe sakladım. Şefaatime ümmetimden Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmadan ölenler erişecektir. “ (Müslim; Tirmizi)

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.