Güneşin Karşı Dağlara Vuruşu

Güneşin Karşı Dağlara Vuruşu

            Bazı dağlar heybet, bazı dağlar korku, bazı dağlar sevgi hislerini tetikliyor.

            Bazı sabahlar güneşin karşı dağlara vuruşu aydınlık bir alın, durgun bir vicdan intibâı uyandırıyor.

            Bazı tepecikler bulunduğu yere çok yakışıyor.

            Bazı kayalar homurdanıyor, bazıları tebessüm ediyor.

            Bazı ırmaklar bir uzun cümle olup akıp gidiyor.

            Bazı dereler, taşlar arasında, şakır şakır bir şarkı tutturuyor ve yaramaz çocuklar gibi atlaya zıplaya gidiyor.

            Bazı ağaçlar orantılı duruyor, çiçekler açınca gelinlik giymiş gibi oluyor.

            Bazı çeşmeler kabına sığamıyor, karşılara atlıyor.

            Bazı bulutlar henüz yeni doğuyor, bazıları saadet saçıyor, bazıları duman olup uçuyor.

            Gökler gürlüyor bazen, dev kaya kütleleri diğerlerinin üzerinden kayıyormuş gibi oluyor, yerler gökler inliyor. Bazen de müthiş bir zincir şakırtısı gibi oluyor.

            Yağmurlar geliyor, dağa-taşa, kurda-kuşa bayram oluyor. Tariflere sığmaz bir toprak kokusu, buram buram ortalığı kaplıyor.

            Karlar yağıyor evlere-köylere derelere tepelere, o noktada söz bitiyor. Bir ahenktir yeri-göğü dolduran artık.

            Bazı insanlar sıcakkanlı oluyor, cana yakın duruyor.

            Bazı çocuklar, masumluğun mücessem haline dönüşüyor. Gülmeleri saf ve temiz, ağlamaları yararsız oluyor.

            Bazı çocuklar bulunduğu mekânlarda nur ve huzur kaynağı haline geliyor.

            Bazı aileler cennetten bir şube, bazı anneler Firdevs’lere dökülen bir şelale oluyor.

            Bazı duruşlar manalı, hareketler ölçülü, sözler sıcak ve derinlikli oluyor.

            Bazı öğrenciler çiçekler gibi saf, güller gibi güzel oluyor. Onlarca “gülden daha ağır söz” söylemek mümkün olmuyor.

            Bazı okullar ilim ve irfanın kaynağı, huzurun barınağı haline geliyor.

            Bazı kitaplar çiçek dolu bir bahçe olup çıkıyor.

            Bazı cümleler insanı derinden vuruyor, şiirler alıp götürüyor, türküler duman duman yanıyor.

            Bazen, davullar ve zurnalar, mana ve makamını buluyor.

            Bazen okunan Kur’an’lar kalbi sarıp sarmalıyor. Bir Fatiha, bir Ayet-el Kürsi zindelik aşısı oluyor.

            Bazı namazlar her zamankinden öteye aşıyor.

            Bazen ezan kendini dinletiyor.

            Bazen uykular derin, deliksiz ve çok dalgın oluyor.

            Son uykular da derin ve dalgın mı olur? Bir bilsek, bu soru kimlere sorulur?

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.