Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Efendi

Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Efendi

Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Efendi, Konya’nın Karatay İlçesine bağlı Yarma Bucağı Şatır Köyü’nden Hacı Veyis Efendi’nin iki oğlundan büyüğüdür. Hacı Veyiszade unvanı ile meşhur olup son devir din âlimlerimizdendir. H.1305/M.1888 yılında Konya’nın Sedirler Mahallesinde dünyaya gelmiş, 5 Şubat 1960 tarihinde Konya’da vefat etmiştir.

Hacı Mustafa Kurucu Efendi, ilk tahsilini babasından almış, Sedirler Mahallesi Sıbyan Mektebinde okumuş, babasının da hafızlık hocası olan Bekir Hoca Efendi’den hafızlığını tamamladıktan sonra, bazı Konya âlimlerinden fıkıh, tefsir, hadis, ahlâk, hikmet ve İslâm tarihi okuyarak icazet almıştır. Konya’da kurulan Islah-ı Medaris müderrislerinden Şeyhzade Ziya Efendi’den Arapça, Cebir ve Feraiz tahsil etmiş, Sultan Selim Camii Hatibi Mesnevi-han Sıdki Dede’den Farsça öğrenmiş, tasavvufi ilimler üzerinde durmuş, keskin zekâ ve anlayışı ile kısa zamanda kendini yetiştirerek tanınmış din bilginlerinden biri haline gelmiştir.

Türkçe, Arapça ve Farsça’sının çok kuvvetli olduğu bilinen Hacı Veyiszade merhum, Hocası Ziya Efendi’nin babası Şeyh Mehmet Bahaeddin Efendi’ye intisap etmiş, bir takım batıni bilgilere sahip olmuş, bu sebeple gerek şeyhine ve gerekse onun oğlu Ziya Efendi’ye büyük saygı ve bağlılık göstermiştir.

Kendisi gerçek manada bir hak aşığı, gönüllere taht kurmasını bilmiş bir sevgi adamı, ilim ve irfan vadisinin unutulmaz simalarından birisidir. Büyük evliyalardan Ladikli Ahmet Ağa’nın da dediği gibi O, “Zirvesine ulaşılamayacak kadar büyük bir dağ’dır.” Müslim ve gayr-ı müslim herkesin gönlünü kazanmayı bilmiş, bir ikinci Mevlana, bir ilim ve hikmet hazinesidir. Menkıbelerini anlatanlar, onun Allah dostlarından bir zat olduğunu ve benzerinin gelmesinin zor olduğunu söylemektedirler. Bütün bu özelliklerine rağmen, kendilerinde hiç bir övünme payı görülmemiş ve tevazu timsali olarak yaşamıştır.

Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, bir selam ırmağı gibi akardı, evden, camiden, ya da herhangi bir yerden çıkınca, kim olursa olsun herkese selam verirdi. Güzel yüzü çiçekleri hiç solmayan bir tebessüm bahçesiydi.

Bir tarihte işleri düşmüş, oğlu Hafız Mehmet Efendi’yle İstanbul’a gitmişlerdi. Beyoğlu’nda Ağa Camii civarında bir yerde işlek bir caddede yaya olarak gidiyorlardı. Hoca yine selam ırmağı: “Es Selamü Aleyküm! Es Selamü Aleyküm! Es Selamü Aleyküm!”

Oğlu Hafız Mehmet Efendi: “Baba,” diyor, “burası Konya değil, İstanbul; İstanbul’un Beyoğlu, Beyoğlu’nun  da İstiklal caddesi!.. Yani İstanbul’un en bozuk yeri!.. Çoğunluğu müslim bile değil bu selam verdiğin insanların…”

Hacı Veyiszade Mustafa Efendi, böylesi tablolar karşısında, çok tatlı bir kaş göz ve ağız mimiği yapardı. Meseleyi yüzündeki anlamlı bir tebessümle yumuşatıverdi. O anda da öyle yaptı. Gülümsedi hafif göz kırparak: “E eee?”  dedi.

Hafız Mehmet Efendi: “Caiz mi?” diye sordu, hayretle. Bunun üzerine Hacı Veyiszade, kaldırım trafiğini aksatmayacak şekilde bir kenara çekilerek, asasını yere vurdu ve durdu. “Oğlum” dedi, “Selam nedir? Kimdir Selam? Selam Allah!.. Selamı ifşa edin, yayın diyor Rasulullah… O dine girecesicelerin Selam’a ihtiyaçları yok mu? En çok onların ihtiyaçları var Selam’a..”

Hafız Mehmet Efendi’ye başını sallayıp tasdik etmekten başka bir şey kalmamıştı. O da öyle yaptı: “Doğru baba, dedi, biz meselenin o tarafına eğilmedik.”

Hacı Veyiszade: “Eğilin Mehmed’im, eğilin! Hiçbir meselenin hiçbir tarafını ihmal etmeyin.. Hadi yürüyelim gayrı!”

Ve yürüdüler. Hoca Efendi yine selam ırmağı: “ES SELAMÜ ALEYKÜM! ES SELAMÜ ALEYKÜM! ES SELAMÜ ALEYKÜM!..”

İnsanlar aman bizim hakkımızda yanlış düşünmesin korkusuyla İslami geleneğimizin ayrılmaz bir parçası olan ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin bizlere mirası olan selamı ne kadar kullanıyoruz. Bizler de, “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki; İman etmeden Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de iman etmiş olmazsınız Size yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir işi göstereyim mi? Selamı aranızda yaygınlaştırınız Hadis-i Şerif’ini özümseyebilsek, Müslümanlık kimliğimizi sergilemekten çekinmezsek Hacı Veyiszade’nin göstermiş olduğu bu davranışı göstermememiz için hiçbir sebep yoktur. Yeter ki şuurlu bir Müslüman olalım!

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.