BAŞYAZI – Rasulullah Sevgisi

Ümmet-i Muhammed, ashabdan günümüze gelinceye kadar hiçbir beşere nasib olmayacak bir şekilde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemi sevmiş ve sevmeye de devam edecektir. Nasıl sevilmesin ki? O’nu âlemlerin Rabbi olan Allah sevmiş ve mahlûkata da sevilmesini emretmiştir. O’na taşlar ağaçlar selam vermiş, kuru kütük ayrılık ateşi ile inlemiştir. Allah’ını seven herkes O’nun Muhammed’ini de sevmiştir. O’nun sevilip sayılması ve O’na itaat edilmesi ilahi fermandır.
Şom ağızları ile O’nun sevgisini söndürmeye çalışanlar olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Fakat O’nun sevgisini söndürmeye çalışanlar sönüp gitmiş, O’nun sevgisi müminlerin gönüllerinde, dillerinde kıyamete kadar devam edecektir.
Rabbimiz buyurdu ki; “Şüphesiz ki Allah ve melekleri peygambere salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salâvat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzab, 56) Allah’ın bir kuluna salâtından daha büyük bir iltifat, şeref, lütuf ve rahmet olabilir mi?
“(Resulüm!) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran, 31)
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin sevgisi ve O’na tabi olma, Allah Teâlâ’ya olan sevginin bir parçası olarak nitelenmiştir. Allah sevgisine ulaşmanın yolu O’nun Resulünden geçmektedir. Bunu en iyi idrak edenler de ashab-ı güzin ve onların yolunu takip edenlerdir. Ashabın, Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme hitabı; “Anam, babam, canım sana feda olsun ya Rasulullah” olmuştur. Her şeylerini de O’nun yolunda feda etmekten çekinmemişlerdir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ashabına her şeyden önce sevmeyi öğretmiştir. Onlar da kıyamete kadar gerçek sevginin öncüleri olmuştur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki; “Allah’a yemin ederim ki, herhangi biriniz beni çocuklarından ve ana babasından daha çok sevmedikçe gerçek mümin olamaz.” (Buhari-Müslim)
Aişe radıyallahu anha’dan rivayetle: “Adamın biri Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize gelerek: Ya Rasulullah! Ben seni kendimden de çocuklarımdan da çok severim. Hatta evde olduğum zaman, seni hatırlayıp sensizliğe dayanamam ve kalkıp yanına gelmeden rahat edemem. Bu durum karşısında benim üzüldüğüm bir nokta var ki o da şudur: Biz öldükten sonra senin derecen yüksek olduğu için sen cennette peygamberlerle beraber olacaksın. Benim ise cennete girmem kuşkulu. Şayet cennete girsem bile korkarım ki, seni göremez olurum, dedi.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz ise sükût edip ona bir cevap vermedi. Fakat daha orada iken Cebrail aleyhisselam şu ayet-i celileyi indirdi: “Kim Allah’a ve peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve salih kimselerle beraberdirler.” (Nisa, 69)
Enes radıyallahu anh’dan rivayetle: “Adamın biri Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize: Ya Rasulullah! Kıyamet ne zaman kopar, diye sordu. Peygamber efendimiz: Sen kıyamete ne hazırladın, dedi. Adam: Hiçbir şeyim yoktur. Ancak şu var ki ben Allah ile O’nun peygamberini severim, dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz: Sen sevdiğin kimselerle berabersin, buyurdu. Bunun üzerine biz oradakiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin bu sözüne o kadar sevindik ki, o güne kadar hiçbir şeye böyle sevinmemiştik.”
Ashabın, Allah ve Resulüne sevgi ve bağlılıkları, ölümüne bir bağlılıktı. Seleme radıyallahu anh’dan rivayetle: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimize beyat ettikten sonra ağacın gölgesine çekildim. Kalabalık hafifledikten sonra bana: Ey Ekva’nın oğlu, sen de beyat etmez misin, dedi. Ya Rasulullah ben beyat ettim, dedim. Bana: Bir daha, dedi. Bunun üzerine ben bir daha beyat ettim. Ravi diyor ki; Ben, Seleme’ye: Ya Eba Müslim, siz o gün ne üzerine beyat ediyordunuz, diye sordum. Seleme: Ölüm üzerine beyat ediyorduk, dedi.” (Buhari-Müslim)
Ashabın yolunu takip edenlerde de aynı sevgi seline rastlıyoruz. “Bu can bu tende oldukça Kur’an’ın kölesiyim; Muhammed muhtarın yolunun toprağıyım. Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse, o kişiden de bizarım o sözden de…” Mevlana
“Dünya neye sahipse, O’nun vergisidir hep!
Medyun ona cemiyyeti, medyun ona ferdi,
Medyundur O masuma bütün bir beşeriyyet!
Ya Rab bizi mahşerde bu ikrar ile haşret!
Mehmet Akif Ersoy
Yapamaz Ertuğrul evladı sensiz.
Can verir cananı vermeyiz bizler
Ebedi hadimul haremeyniz biz
Ölsek de ravzanı ruhumuz bekler.
İdris Sabih Bey