Bakın Yaklaşıyor, Yaklaşmakta Olan

İsmet Özel’in –belki de en sevdiğim- mısrasında belirttiği şekliyle “Kardeşlerim! Bakın, yaklaşıyor yaklaşmakta olan” diyerek başlamak istiyorum. Burada yaklaşmakta olanı açıklama gibi bir uğraşım olmayacak. Nitekim insan olarak bir amaç neticesinde dünyaya geldik ve misafirliğimiz bir gün son bularak dar’ul beka’ya intikal edeceğiz. Yaklaşmakta olan küçük ve büyük kıyametler için heybemizde ne var dönüp bir baksak mı? Sahi, gündelik telaşımızdan sıyrılıp dünyaya geliş amaçlarımız neticesinde heybemizi doldurmak için ne yapıyoruz? Bunun üzerinde düşüne durun…
Konuyu başka bir bağlamda ele alacağım. Yine diyorum, bakın, yaklaşıyor yaklaşmakta olan. Bir nesilden bahsetmek istiyorum. Bu nesil bizlerin kardeşleri, oğulları-kızları, torunları yahut ta kendimiz dahi olabiliriz. İsterdim ki sözünü ettiğim nesil Mehmed Akif merhumun ifade ettiği “Asım’ın Nesli” olsaydı ama…
Hâsılı yakın çevremizden dahi fazlasıyla analiz edeceğimiz şekliyle gençlik malayani uğraşlar peşinde heba olmakta. Birçoğumuz belki günde birkaç defa sohbet aralarında ‘bu gençlik nereye gidiyor’ diyoruz fakat gençliğin karşısına geçip ‘nereye gidiyorsun’ deme cesaretini kendimizde bulamıyoruz yahut bulmak istemiyoruz. Acı bir gerçeğe değineceğim, istatistik kurumlarının gençlerde okuma oranı üzerine istatistiklerinin haberlere yansıyıp değerlendirilmesi gerekirken bugün gençlerde sigara içme istatistikleri ve sigara içme yaşlarına dair değerlendirmeler yapılıyor.
Gücümüze gidecek belki ama bir furyadır almış gidiyor, gençlik sigara ve alkol ikileminde (uyuşturucuyu buna eklemek dahi istemiyorum) sürükleniyor. Ahlak nizamı kalkmış sanki dünyadan. Henüz konuşmayı dahi yeni öğrenen çocuk küfürle tanışıyor, hiç çekinmeden gayri-ahlaki sözler ifade ediyor ve daha ilginci büyükleri tarafından ‘zevkle’ takdir bile ediliyor. Sokaklarda iki gencin konuşmasına kulak kabartacak olsak duyduklarımızdan dolayı yüzlerimiz kızarıyor-kızarmıyorsa ahlak nizamımız bizim de kaymıştır-
Büyüklerin tecrübe etmiş olduğu gençlikteki bu kötüye sürükleniş -ne yazık ki- engellenememekte ve çok acıdır görmezden gelinmekte. Zira Kur’an-ı Kerim’de “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”( Al-i İmran, 104 ) buyrulmakta ve bu doğrultuda bizlerin göz yummamız engellenmektedir. Zira bu malayani uğraşlar peşinde sürüklenen gençliğin kendini seküler bir yaşam tarzı içerisinde bulması da kaçınılmaz bir sonuç.
Aileler çocuklarının bu kötüye sürüklenişlerinin önünde durmadıkça ve öğretmenler –nitekim öğretmenler ki gelecek inşacısıdır- ve toplumun her bir bireyi bu gençliğe dur demedikçe yaklaşmakta olan sonuçla karşı karşıya kalmak kaçınılmaz oluyor.
Bir ideal çerçevesinde yetişmeyen, dini vecibelerden uzak, gününü boş uğraşlarla geçiren bir gençlik ufuklarımızda kara bulutların belirmesinin neticesidir. Bugün bu toplumun birer bireyi olarak kardeşlerimize, çocuklarımıza, torunlarımıza ve hatta kendimize ‘bu gidiş nereye’ sorusunu sormazsak yaklaşmakta olan sonuca katlanmak mecburiyetindeyiz.
Yine belirtiyorum ki “Kardeşlerim! Bakın, yaklaşıyor yaklaşmakta olan!”