Allah Rızası mı, Sosyal Sorumluluk Projesi mi?

Allah Rızası mı, Sosyal Sorumluluk Projesi mi?

2002 Ak Parti iktidarıyla toplumda meydana gelen ekonomik değişimle birlikte bireysel, sosyal ve İslami algımızda da değişimler meydana gelmeye başladı. Bu süreçte meydana gelen maddi refahla birlikte olaylara ve durumlara farklı pencerelerden bakmaya başladık. Özellikle 28 Şubat süreciyle birlikte ötekileştirilen, dışlanan İslami camialarda bu değişim ve dönüşüm daha bir hızlı oldu.

Birkaç yıl öncesine kadar kendisine zulmeden devlet anlayışı değişmiş; yerini kendisi gibi düşünen kimselerin iktidarda olduğu, kendisini kucaklayan bir devlet anlayışına bıraktı. Artık devlet normale dönmüş ve çekinilen, belasından emin olunmaya çalışılan bir kurum olmaktan çıktı. Müslümanların önü her türlü alanda açıldı; özellikle de İslami faaliyetler büyük bir serbestliğe kavuştu.

Yıllar ilerledikçe bu serbestlik artarak devam etti ve İslami camiaların artık devlet destekli projelerinin, devlet tarafından kendilerine tahsis edilen lüks binalarının, lüks salonlarda yapılan programlarının, belediye-valilik teşvikli etkinliklerinin ortaya çıktığı bir devir başladı. Zamanında kendisini en büyük tehlike gören anlayış gitti, yerine kendisini faaliyet yapması için maddi-manevi destekleyen bir anlayış geldi.

Zahiren her şey iyiye gidiyordu fakat işin özüne bakıldığında iyi gitmeyen bir şeyler vardı. Toplumsal bir gerçek olsa gerek; maddi refahın ve rahatın artmasıyla beraber insanlar daha bir dünyevi, konfor düşkünü olmaya başladı. Afgan Cihadı’nın büyük komutanı Şehid Abdullah Azzam’ın ifadesiyle “Bir lokma pilavı, bir yudum pepsi olmadan yutamayacak kadar dünyevi olan” nesiller ortaya çıktı. Ve bu değişimden de en çok etkilenenler ise bizzat devlet destekli İslami camialar oldu.

Bu zihni değişim-dönüşüm faaliyet, tebliğ ve İslami çalışma alanlarında da kendini gösterdi. Zamanının ateşli mitingleri, protestoları yerini günü geçiştirmelik basın açıklamalarına bıraktı. Zamanının hasbi Müslümanlarının yerini her türlü faaliyeti, mitingi, protestoyu(devlete ve hükümete laf etmemek şartıyla) yükselme aracı olarak gören poz mücahidleri aldı.

Evet, devlet her türlü maddi-manevi yardımda bulunuyor fakat devlet mantığı ve İslami camia mantığı bazı yerlerde uyuşmuyor. Devlet konjonktürü gözetmek, toplumun her kesimine hitap etmek gibi gayeler güderken; Allah rızası için faaliyet bir camianın görevi her şartta ve her ortamda Müslümanların maslahatını gözetmektir. Bu noktada İslami camiaların en çok dikkat etmesi gereken hususlardan birisi de yapılan faaliyetlerin gayesi olmalı. Suni gündemden etkilenen, faydası zararı hesap edilmeyen, İslam’daki ve Müslümanlardaki karşılığı düşünülmeden yapılan faaliyetler Allah rızası için değil sosyal sorumluluk projesi olması için yapılır. 

Günü kurtarmak için yapılan, birileri sorduğunda şu kadar öğrencimize şu faaliyetleri yapıyoruz demek için tasarlanan, sosyal medyada yapılan işe 10 katarak paylaşılan faaliyetlerden geriye; çıkarcı, İslami camiaları atlama rampası olarak gören ve gemi su almaya başladığında gemiyi ilk terk edecek muhataplar kalır.

Hasbi, samimi insanlarla –birilerinin hoşuna gitmese de- Allah rızası gözetilerek, küçük bir kitleye, az da olsa devamlılığı olan faaliyetlerin bereketini görmeye başladığımızda; hayırla yâd ettiğimiz o günlerin tadını almaya başlayacağız inşallah.

Duamız odur ki; Rabbimiz bizi hidayete erdirdikten sonra delalete sapanlardan eylemesin, ayağımızı İslam üzere sabit kılsın ve bizi bir an bile nefsimizle baş başa bırakmasın. Rabbimizden gelecek her hayra öylesine muhtacız ki…

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.