MAVERADAN MACERAYA-Pilavdan Dönenin Kaşığı Kırılsın!

Metal ve demir kaşıklar çıkıncatoplumun ağız ve diş sağlığı bozulmaya başladı. Vaziyet insanlar sağlıklı yaşamak için toprak kaplara ve tahta kaşıklara geri dönecek. Merhum Mustafa dedem bir kaşıkçı hikâyesi nakletmişti. Hikâyeye göre; Kızılırmak’ın coşkun akan bir döneminde ırmaktan geçerken boğulma tehlikesi geçiren kaşık ustası bir çerçiyi yüzme bilen Sulusaraylı rençber bir köylü kurtarır, adada bir ateş yakar onu ısıtır, üzerini kuru elbiselerle yeniden giydirir, karnını doyurur ve onunla tanışır. Sohbet ederken köylü adam sorar: Eee… Anlat bakalım hemşehrim! Özel hayatında ne iş yaparsın?
Çerçi: Kaşıkçıyım Ağam.
Köylü: Anamın tarhana çorbasını içerken kullandığım o şimşir tahta kaşıkları demek sen yaptın ha?
Çerçi: Evet Efendim.
Köylü: “Bak Usta! Kaşıkların çok küçüktü bu yüzden çorbayı hep sofraya ve üzerime dökerdim. Anam kızar, babam öfkelenir, çocuklar güler ve hatuna karşı da mahcup olurdum. Arkadaş! Şimdi seni ırmağa geri atmadan yoluna revan ol. Kostak kostak yürü yürü!” der. Çerçi heybesinde kalan kaşıklarla oracıkta bir kaşık havası çalar ve sevincinden oynar. Kendisine hayat borcu olan bu köylüye dönüşte bir deste büyük kaşık yapacağını ve hediye edeceğini söyler, teşekkür eder ve ölümden dönmenin sevinci ile oradan ayrılır. Nevşehir’in eski vilayeti Konya ve yöresinde çalıp söylenen kaşık havası ve kaşık oyununun menşei belki de bu hadisedir. Kaşık adasına kaşıksız gidilmez.
Toprak zamanla insanı bağrına çeker. Efendim, bundan üç asır kadar önce Kayseri ili Melikgazi ilçesi Germir köyünde/mahallesinde yaşayan Kaşıkçı ailesinden Muhammed Halid ve Abdullah isimli iki kardeş haccını eda etmek üzere Suudi Arabistan’a gider. Hicaz bölgesinin manevi havasına doyamayınca Medine’ye ikamet eder. Sülaleden Mescid-i Nebi’de görev yapan müezzinler yetişir. Bu aile, Osmanlıya isyan eden Şerif Hüseyin’e karşı Fahreddin Paşa’nın safında yer alır, bunun üzerine Şam’a sürgün edilir. Şam’da tıp eğitimi alan Muhammed Halid, 1925’de Mekke’de özel bir muayene kliniği açar, Kısa sürede Vehhabi Kral İbn Suud’un aile hekimi olur.
Kraliyet ailesine yakın entelektüel bir kimliğe sahip Kaşıkçı ailesinden Muhammed Halid’in eşi Semiha’dan Adnan ve Ahmet isimli iki oğlu, Soheir ve Samira isimli iki kızları olur. Bunlardan Ahmet, Cemal Kaşıkçı’nın babasıdır. Adnan Kaşıkçı amcası,Soheir ve Samira Kaşıkçı da halalarıdır. Dünyanın en zengin adamlarından Adnan Kaşıkçı’nın eşi Süreyya’dan olma kızı Nebila ile halası Samira ve eşi Muhammed-el Fayed’in oğlu Dodi el Fayed, Cemal Kaşıkçı’nın kuzenleridir.
İngiliz ve Amerikan şirketleri adına uluslararası silah kaçakçılığı ve petrol ticareti yapan, araba tüccarı olarak bilinen Adnan Kaşıkçı, 5 milyar dolar servetine rağmen 2017 yılında Londra’da 81 yaşında Parkinson hastalığından ölür. Adnan Kaşıkçı sağlığında İsviçre’de tutuklanınca on milyon dolara karşılık kefaletle serbest bırakılır ancak işler sarpa sarınca Nebila isimli dev yatını bugünkü ABD Başkanı yaşlı kovboy Donald Trump’a satmak zorunda kalır. Cemal Kaşıkçı’nın kuzeni Dodi el Fayed, Galler Prensesi Diana ile romantik bir ilişki yaşar. İngiliz Kraliyet ailesinin onuruna dokunan bu ilişki 1997 yılında Paris’te bir alt geçitte meydana gelen ve trafik kazası süsü verilen olayla gizemli bir şekilde son bulur. Dodi el Fayed, İngiliz gizli servisi tarafından infaz edilir.
Cemal (Ahmed Hamza) Kaşıkçı ise 1958 yılında Medine’de doğar. Üniversite tahsilinden sonra günlük ve haftalık Arapça neşredilen gazetelerde makaleler yazar. Afganistan, Cezayir, Kuveyt ve Sudan’da muhabirlik yapar. Bir dönem İhvan-ı Müslimin’e üye olur, sonra terk eder. Arap milliyetçiliği yerine İslam kardeşliğini tercih eder. Üsame bin Laden ile röportaj yapar, onu savaşmaktan vazgeçirmeye ve ikna etmeye çalışır, lakin başaramaz. Prens Türki el Faysal, Cemal Kaşıkçı’yı Londra ve Washington elçisi iken basın danışmanı olarak yanına alır. Cemal Kaşıkçı, BBC ve CNN’e uzman olarak görüşler verir, 2016 yılında Trump’ın izlediği dünya politikasını ve Suudi Arabistan’ın Katar ablukasını eleştirdiği için memleketini terk eder, Amerika’ya yerleşir. En son Washington Post gazetesinde yayımlanan makalesinde ve CNN’de yapılan röportajında Prens Salman’ın gerçekten reformcu olmadığını ilan eder.
İşte bu bardağı taşıran son damla olarak kanına ve canına mal olur. 2 Ekim 2018 günü Erciyes’in karları erir. Cemal Kaşıkçı, İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğuna evlilik muamelesine esas olacak belgeleri almak için girer. Lakin bu karanlık dehlizin dönüşü olmaz. Gesi bağlarına hüzün çöker. Cemal’in nişanlısı Hatice, uluslararası terör örgütünün bu Al-i Cengiz oyunları karşısında çaresiz kalır. “Cemal’im Cemal’im algın Cemal’im. Alkanlar içinde kaldın Cemal’im” diyerek ağıtlar yakar. Dışarıda Hatice Hanım “Çökertmeden çıktım da Cemalim, aman başım selamet. Bi tez de yalısına varmadan Cemalim, aman koptu kıyamet.” ağıtını bestelerken içeriden Cemal Kaşıkçı “Arabaya taş koydum, ben bu yola baş koydum. Seni geleceksin diye sol yanımı boş koydum.” diye ses verir. Kaderin bir cilvesiyle atalarının hayat hikâyesinin başladığı Anadolu, Cemal’in kendi hikâyesinin bittiği yer olur.
Evet… Kaşıkçı, Hatice Cengiz ile evlenebilmek için pilava kaşığı dikmiş, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın demiş amma kaşığın sapını ortaya getirememiştir. Düğün yemeğine giderken kaşığı cebine almayı unutmuştur. Kimse sütten çıkmış ak kaşık değildir. Bunca yıldır ateşinde ısındığı zalimler Kaşıkçı’yı bir kaşık suda iple boğmuş, kaşıkla yedirip sapıyla gözünü çıkarmıştır. Elbette her kaşığın kısmeti bir olmaz. Kaşıkçı’nın kısmetine de vatanı uğruna canını feda etmek düşmüştür. Zalimler kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri almıştır.
Bu cinayet sonunda bütün Arap sermayesine gözdağı verilmiş, dünya petrol devi Aramco’ya el konmuştur. ABD, Mayıs 2019’da Suudi Arabistan’a ödemesi gereken 220 milyar dolar borcun üzerine yatmıştır. Kuveyt-Yemen ve Katar tehdidi bahane edilerek Suudi Arabistan’a 232 milyar dolar silah satışı yapmıştır. Arapların elindeki dünyaca ünlü 46 firmanın 750 milyar dolar tutarındaki hisse senetlerini bloke etmiştir. İsviçre bankalarındaki petrol şeyhlerinin sırdaş hesaplarını tehdit etmiştir.
Modern dünyanın eşkıyası Siyonist ve emperyalist güçler dünyayı yeniden sömürmeye başladılar. Afrika’yı boşladılar, Mısır’ı haşladılar, Türkiye’yi hoşladılar, İran’ı taşladılar, Suriye’yi tuşladılar. Eskiden hankahta dokuz abdal bir kaşıkla geçinip gidiyordu. Şimdi Şarkü’l Evsat’ta dokuz hain bir Kaşıkçı ile yetinemiyor. Ya veyl. Bakara suresini anlayın artık. Karanlık üstümüze çökmeden dikkatli olalım. Yehuda ve Nasara kirli ve karanlık işleri sever.
Merhum Cemal Kaşıkçı’nın oğulları Salah ve Abdullah ile kızları Noha ve Razan babamızın cesedi bize verilmeden bu konu kapanamaz deseler de MOSSAD, CIA ve FBI mevzuyu kapatmıştır. Olay, Kaşıkçı Cinayeti olarak tarihe geçmiştir. İngiliz Kraliyet Sarayında alınan kararlar Beyaz Saray’da uygulanır. Washington Post’tan dost olmaz. Dostluk ve kardeşlik adına ne varsa Osmanlı Saraylarında ve Beştepe’de bulunan Külliye’de mevcut. Cemal’i Camel yapanlar hesap veremez. Geride kalan Kaşıkçılar da bir daha küçük kaşıklar yapmasın. Mevla rahmet eylesin.
The End