TARİHTEN / Feridüddin-i Attar

TARİHTEN / Feridüddin-i Attar

Evliyanın büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin İbrahim el-Attar en-Nişâbûrî el-Hemedânî olup, lakabı Feridüddîn’dir. Feridüddîn-i Attar diye meşhur oldu. 513 (m. 1119) senesinde Nişâbûr’da doğdu. Babası attar idi,  Feridüddîn-i Attar, küçüklüğünde Şadbah kasabasında bir yandan babasının yanında attarlık mesleğini öğreniyor, bir yandan da Kutbüddîn Haydar isimli büyük bir zatın sohbetlerine devam ediyordu. Babasının vefatı üzerine onun yerine geçip, attarlık mesleğine bir süre devam etti. Bu mesleğini sürdürürken, bir taraftan da kıymetli dini kitapları, velilerin hayatlarını ve menkıbelerini okuyordu. Evliyaya olan bağlılığı, dinini öğrenme istek ve arzusu dayanılmaz hâle gelince, attarlığı terk etti. Dükkanında bulunan eşyayı Allah yolunda sadaka olarak dağıttı. Rükneddin-i Ekaf isminde büyük bir zatın dergâhına giderek, onun talebelerinden oldu.

    Hacca giden Feridüddîn-i Attar, yolculuk esnasında tasavvuf ehli ile ve ariflerden birçokları ile görüştü. Bundan sonra tasavvufa dair kitapların mütalaası, nasihat, tasavvuf ve hakikate ait şiirlerle meşgul oldu.

Şöyle anlatılır: “Moğol istilâsında, Feridüddîn-i Attar bir Moğol askerinin eline esîr düştü. O asker onu öldürmek istediğinde, askere halk; “Bu ihtiyarı öldürmekten vazgeçersen, kanına bedel olarak bin altın akçe veririz” dediler. Moğol askeri onu bu fiyata satmak istedi. Fakat Feridüddîn-i Attar ona; “Sakın beni bu fiyata satma. Çünkü sana kanım için daha fazla fiyat verirler” deyince, asker satmaktan vazgeçti. Bir süre sonra başka bir şahıs gelerek askere; “Bu yaşlı zatı öldürmekten vazgeç. Onun kanına karşılık sana bir torba saman veririm” deyince, Feridüddîn-i Attar; “İşte beni şimdi sat. Çünkü esas fiyatım ve kanımın değerini buldum. Bundan fazla para etmem” dedi. Bunun üzerine sinirlenen Moğol askeri onu katletti .Şehit olduğunda 114 yaşındaydı.

Feridüddîn-i Attar’ın yazmış olduğu şiirlerinde üstün bir akıcılık, incelik, nasihatlerinde büyük bir tesir, arifane sözlerinde akılları hayrette bırakacak bir hal vardır. Yazmış olduğu eserlerin biri hariç, hepsi manzumdur. Manzum eserleri şöyle sıralanabilir: 1. Musibet-Nâme: Mesnevî türünde yazılmış olan eserde pek çok küçük hikâyeler vardır. Eser Tarikatnâme ismiyle Türkçeye tercüme edilmiştir. 2. Esrârnâme: Tasavvuf hakkında olan bu eser, 26 makaleden ibaret bir mesnevîdir. Bu eser de Ahmedî isimli bir zât tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir. 3. Mantık-üt-Tayr ve Makâmât-ı Tuyûr: Bu eserde, tasavvufu kuşların ağzıyla anlatan Feridüddîn-i Attar konuyu küçük hikâyelerle süslemiştir. Esas konu, Ahmed-i Gazali’nin Risâlet-üt-Tayr’ından alınmıştır. Bu eser manzum ve nesir olarak birkaç defa Türkçeye tercüme edilmiştir. 4. Muhtârnâme: Konulara göre tertip edilmiş bir rubailer mecmuasıdır. Elli baptan meydana gelen bu eser, İkinci Selim zamanında Türkçeye tercüme edilmiştir. 5. Cevher-üz-Zât: Allah’ı Teâlâ’dan başka her şeyin fâni olduğunu konu alan bir eserdir. 6. Eşturnâme, 7. Bülbülnâme, 8. Bisernâme, 9. Haydarnâme, 10. Deryâ-i Nâme, 11. Leylâ ve Mecnun, 12. Mahmûd-u Iyâz, 13. Mahzen-ül-esrâr, 14. Mazhar-üs-sıfât, 15. Miftâh-ül-fütûh, 16. Vuslâtnâme, 17. İrsâd-ı beyân, 18. Velednâme, 19. Hırâdnâme, 20. Hayatnâme, 21. Şifâ-ül-kulûb, 22. Uşşaknâme, 23. Kenz-ül-esrâr, 24. Kenz-ül-Hakâik, 25. Mazhar-ül-âsâr 26. Mi’racnâme, 27. Misbahnâme, 28. Hüdhüdnâme, 29. Mahfinâme, 30. Kemâlnâme, 31. Tercümet-ül-Ehâdîs, 32. Zühdnâme, 33. Tezkiret-ül-evliyâ: Feridüddîn-i Attar’ın yazmış olduğu yegâne nesir eserdir. Bu eserde seksen civarında evliyanın hal tercümesini, menkıbelerini ve veciz sözlerini yazmıştır.

Tezkiret-ül-evliyâ’dan bazı bölümler:

“Şakîk-i Belhî buyurdu ki: Allah’ı Teâlâ’nın azabından korkmanın alâmeti, haramları terk etmektir. Allah’ı Teâlâ’nın rahmetinden ümitli olmanın alâmeti de çok ibadet etmektir.”

“Ahmed bin Âsım Antâkî buyurdu ki: Kalbin manevi hastalıklardan muhafazası için şunlara dikkat etmek lâzımdır: 1. Ahlâkı güzel olanlarla oturmak, 2. Kur’an-ı kerim okumaya devam etmek, 3. Fazla yemek yememek, 4. Gece namazlarına devam etmek, 5. Seher vaktinde Allah’ı Teâlâ’ya yalvarmak, istiğfar etmek.

“Fudayl bin Iyâd buyurdu ki: Üç şey kalbi öldürür. Bunlar; 1. Çok konuşmak, 2. Çok uyumak, 3. Çok yemek.”

“Ebû Osman Hayrî buyuruyor ki: Dünyayı sevmek. Allah sevgisini kalpten götürür. Allah’ı Teâlâ’dan başkasından korkmak, Allah korkusunu kalpten çıkarır. Allahtan başkasından istemek, Allah’ı Teâlâ’ya olan ümidi kalpten uzaklaştırır.”

“İbrâhim-i Havvâs buyuruyor ki: Kalbin ilâcı beştir: Kur’an-ı kerim okumak ve Kur’an-ı kerime bakmak, mideyi boş tutmak, gece kalkıp ibadet etmek, seher vaktinde ağlayıp sızlamak ve iyilerle beraber bulunmaktır.”

“Hamdûn-i Kassâr buyuruyor ki: Kendinde bulunduğu zaman gizli kalmasını istediğin bir şeyi başka birinde görürsen ifşa etme.”

“Ebü’l-Hayr Akta buyuruyor ki: Kalbin iman ile dolu olmasının alâmeti, bütün Müslümanlara şefkat etmek, onların dertleri ile dertlenmek, işlerinde onlara yardımcı olmaktır. Nifak dolu kalbin alâmeti, kin, haset ve düşmanlıktır.”

Yine buyurdu ki: Her şey zıddı ile bilinir. Bir şeyin zıddı bilinmezse, o şeyi tanımak mümkün değildir. İhlas sahipleri de ihlasın zıddı olan riyayı tanıyıp onu terk ettikten sonra ihlası bilebilirler.”

“Ebû Türâb Nahşebî şöyle buyuruyor: Ey insanlar! Şu üç şeyi seviyorsanız, biliniz ki onlar sizlerin değildir. Nefsinizi ve canınızı seviyorsanız, onlar Allah’ı Teâlâ’nındır. Malınızı seviyorsanız, onlar da varislerinizindir.”

“Şakîk-i Belhî buyurdu ki: Kendisine bir şey ikram ettiğin kimse ile, sana ikramda bulunan iki kişinin senin kalbindeki yerlerine dikkat et. Eğer kalbindeki muhabbet, kendisine İkramda bulunduğun kimseye karşı daha fazla ise, bu ikram ve muhabbetin Allah için olduğu anlaşılır. Ama kalbindeki muhabbet, sana ikramda bulunan kimseye karşı daha fazla ise, bu dostluk menfaat içindir.”

Kaynakça :  Ehli Sünnet Büyükleri

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.