İLMİHAL-Medine-i Münevvere’nin Fazileti / Rasûlullah’ın Kabrini Ziyaret

Medine-i Münevvere’nin ilk sakinleri tufandan sonra Hz. Nuh aleyhisselam’ın neslinden olan Amalika’dır. Onlar Medine’ye yerleşerek orayı imar etmişlerdir. Daha sonra Buhtûnnasır, Kudüs’ü işgal edip halkını esir ettikten sonra, onlardan kurtulanların bir kısmı Medine’ye gelip yerleştiler. O sıralarda Medine’de Amâlika kalıntıları ile Curhûmilerden bir topluluk yaşıyordu. Yahudiler çoğalınca bunları Medine’den sürüp çıkardılar. Mallarına el koydular ve Medine’ye tamamen kendileri yerleştiler. Yemen’de yaşayan Evs ve Hazreclerin ataları, yurtlarını sel basıp oturulmaz hale gelince Medine’ye hicret ettiler ve oraya yerleştiler.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye hicret ettiklerinde, Medine’de Evs ve Hazrec kabileleri ile Yahudiler yaşıyordu.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hicretten sonra Medine için bereket duası yapmış ve Medine’nin kendilerine sevdirilmesi niyazında bulunmuştur. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Allah’ım! Medine’mize bereket ver! Allah’ım! Sa’mıza (bir çeşit ölçek) bereket ver. Allah’ım! Müddümüze (bir çeşit ölçek) bereket ver. Allah’ım! Medine’mize bereket ver. Allah’ım! Bir bereketin yanında iki bereket ihsan et. Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki Medine’nin hiçbir yolu ve geçidi yoktur ki orasını koruyan iki melek bulunmasın.” (Müslim)
Diğer bir hadis-i şerif de şöyle buyruluyor: “Allah’ım bana Mekke’de verdiğin bereketin iki katını Medine’de ver.” (Müslim)
Başka bir hadis-i şerif de şöyledir: “Allah’ım! Bize Mekke’yi sevdirdiğin gibi, Medine’yi de sevdir. Hatta daha çok sevdir. Onun havasını sağlıklı kıl.” (Buhari, Müslim, Muvatta)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu mübarek duaları bereketi ile Medine, bolluk, yeşillik, havası güzel bir beldedir. Müslümanların kalpleri oranın sevgisiyle dolup taşmaktadır. Elbette Medine’yi şerefli kılan, bütün yaratılmışların en şereflisi, âlemlerin efendisi, ahir zaman nebisi, canımız, cananımız, önderimiz, Hz. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’dir. O’nun Kabr-i Şerif’idir.
İşte böyle mübarek bir beldeye, hacılar vazifelerini yapmanın huzuru içinde büyük bir coşku ile fevc fevc akın etmeye başlarlar. Dillerinde dualar, tekbirler, salavatlar, kalplerinde muhabbet, aşkla bir an önce sevgiliye kavuşmak için hâlden hâle girerler. Allah Teâlâ’nın: “Resûlüm! Biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 21/108) “Elbette sen yüce bir ahlâk sahibisin.” (Kalem 68/4) “And olsun, size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. Çünkü o size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli (ve) merhametlidir.” (Tevbe 9/128) diye medh ü senâ buyurduğu, Allah’ın habibi, sevgili Resulünün huzuruna varmak, O’na selam vermek, Allah’tan O’nun şefaatini dilemek ne büyük bir mutluluk, ne büyük bir saadettir.
1- Medine-i Münevvere’ye yaklaşan hacılar oraya varmadan önce yıkanmalı, temiz elbiseler giymeli, güzel koku sürünmeli, yol boyunca salat ü selam getirmeli. Medine-i Münevvere’ye girerken: “Ey Allah’ım! Bana rahmetinin kapılarını aç. Peygamberin sallallahu aleyhi ve sellem’in ziyaretini nasip et. Velilerini ve sana itaat edenleri rızıklandırdığın gibi beni bağışla, bana merhamet et, ey kendisine yalvarılanların en hayırlısı.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e salat ü selam getirmenin pek çok fazileti vardır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in mübarek isimleri zikredildiğinde O’na salat ü selam getirmek bir kısım ulemaca farzdır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki Allah Teâlâ ve melekleri Peygamber’e salat ederler. Ey mü’minler! Siz de O’na salavat getirin ve tam bir teslimiyet ile selam verin.” (Ahzab 33/56)
Bu hususta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir çok hadis-i şerif vârid olmuştur. Onlardan bir kısmı şöyledir:
“Benim ismim kimin yanında zikredilirse, bana salat ü selam getirsin. Kim bana bir salat ü selam getirirse Allah Teâlâ ona on rahmet eder.” (Nesâî)
“Müezzinin ezanını işittiğinizde onun dediği gibi söyleyin. Sonra benim üzerime salat ü selam okuyun. Kim bana bir salat ü selam okursa, Allah ona on rahmet eder. Sonra benim için vesileyi isteyiniz. O vesile cennette bir makamdır. O ancak Allah’ın kullarından bir kula lâyıktır. O kimsenin ben olmasını ümit ederim. Kim benim için vesileyi isterse ona şefaatim helâl olur.” (Müslim, Ebû Davud, Tirmizî, Nesâî,)
Kıyamet gününde insanların bana en yakın olanı ve yanımda en kıymetli olanı üzerime çokça salat ü selam getirendir.” (Tirmizî)
“Her cuma günü bana çokça salat ü selam getiriniz. Çünkü o gün meleklerin hazır bulunduğu bir gündür. Bana salavat getiren bir kimsenin selamı o bundan vazgeçip bırakıncaya kadar bana arz olunur.” Ebu Derda radiyallahu anh dedi ki: “Siz öldükten sonra da mı?” diye sordum. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ peygamberlerin cesetlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı.” (İbn Mâce, Ebû Dâvûd, Nesâî)
“Yanında ismim zikredilip bana salat ü selam getirmeyen kimse, cimrilerin en cimrisidir.” (Tirmizî)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e yalnız ismi anıldığı zaman değil her zaman, sık sık salat ü selam getirmelidir. Hele Medine-i Münevvere’de, O’nun mübarek beldesinde, O’nun kabr-i saadetinin bulunduğu bir yerde, daha çok salavat getirmeli ve O’na yakınlığa vesile kılmalıdır. Bir Müslümanın Allah Teâlâ’dan sonra en çok sevmesi gereken elbette âlemlere rahmet, ahir zaman nebisi sevgili Efendimiz, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’dir. Şu husus herkesçe malumdur ki, kişi sevdiğini çok anar, onu her fırsatta zikredip, muhabbetle, şükranla yâd eder.
2- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidi görününce salat ve selamı artırmalıdır. Mescid-i Saadet’e Babü’s-Selam’dan girilir ve şu dua okunur: “Bismillâhi vesselâtü alâ Rasûlillâh! Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Allâhümmeğfirlî veftahlî ebvâbe rahmetike.”
İmkan bulursa Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in kabr-i şerifi ile minberi arasında iki rekat tahiyyetü’l-mescid namazı kılar. Dua eder. Bu nimete kavuşturduğu için Rabbine şükreder. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evimle, minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim ise havzımın üstündedir.” (Buhari, Müslim, Tirmizî, Nesâî) buyurmaktadır.
3- Namazdan sonra büyük bir mahviyet, tevazu içinde, vakarla Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kabr-i saadetlerine varıp O, hayatta ve karşısında imiş gibi büyük bir edeple sesini yükseltmeden şöyle selam verilir: “Esselâmü aleyke yâ eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtühû esselâmü aleyke yâ seyyidî yâ Rasûlallâh esselâmü aleyke yâ habîballâh.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e tebliğ edilmek üzere emanet edilen selamlar varsa, o selamları da arz eder. Sonra Hz. Ebu Bekir radiyallahu anh’ın kabrine varıp şöyle selam verir: “Sana selam olsun, ey Rasûllullah’ın halifesi! Sana selam olsun ey Rasûlullah’ın arkadaşı! Mağarada dostu, seferde yoldaşı, gizli işlerde sırdaşı. Yüce Allah sana hayırlı mükafatlar versin.”
Oradan Hz. Ömer radiyallahu anh’ın kabrine varır ve şöyle selam verir: “Sana selam olsun ey mü’minlerin emiri! Ey Müslümanların yardımcısı. Sana selam olsun ey müşriklerin topluluğunu dağıtan, perişan eden! Bizlere olan iyiliklerinden dolayı yüce Allah sana hayırlı mükafatlar versin.”
Sonra tekrar geri dönüp Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurlarında bir müddet daha salat ü selamda bulunmalı, Allah’tan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şefaatini dilemelidir. Daha sonra cennet bahçesine dönüp vakit müsaitse iki rekat şükür namazı kılınır. Namaz vakti gelmişse namaz kılınır, bir müddet Kur’an tilaveti, dua, tevbe ve istiğfarda bulunulur.
4- Cennetü’l-Bakî mezarlığını ziyaret etmek müstehabdır. Ziyareti cuma günü yapmak daha iyidir. Kabristana varınca önce toptan selam verilmeli, sonra da burada medfun olan Sahabe-i Kiram’ı ayrı ayrı ziyaret edip, Fatiha, İhlas ve Yasin-i Şerif okunur. Cennetü’l-Bakî’de medfun olan muhterem, mübarek zevatın bir kısmı şunlardır:
– Hz. Osman radiyallahu anh.
– Hz. Abbas radiyallahu anh.
– Peygamberimizin sevgili oğlu Hz. İbrahim.
– Peygamberimizin sevgili kızları Hz. Fatıma, Hz. Zeynep, Hz. Rukiye ve Hz. Ümmü Gülsüm radiyallahu anhünne.
– Peygamberimizin muhterem zevceleri Hz. Aişe, Hz. Hafsa, Hz. Zeynep, Hz. Safiye, Hz. Cuveyriye, Hz. Sevde, Hz. Mariya radiyallahu anhünne.
– Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Fatıma’nın mübarek oğlu Hz. Hasan radiyallahu anh.
– Peygamberimizin halası Zübeyr bin Avvam’ın anası Hz. Safiyye radiyallahu anha.
– Hz. Ali radiyallahu anh’ın annesi Hz. Fatıma radiyallahu anha.
– Peygamberimizin süt annesi Hz. Halime es-Sa’diye radiyallahu anha.
– Aşere-i Mübeşşere’den Abdurrahman bin Avf, Sa’d bin Ebi Vakkas radiyallahu anhüma
– Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in süt kardeşi Osman bin Maz’un radiyallahu anh.
– Abdullah bin Mesud radiyallahu anh.
– Evlad-ı Resul’den Zeynel Âbidin, Muhammed Bakır ve Cafer-i Sadık hazretleri.
5- Daha sonra Uhud’a gidip orada medfun bulunan şehidlerin efendisi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sevgili amcası Hz. Hamza radiyallahu anh ve diğer Uhud şehidleri ziyaret edilir. Bu ziyareti perşembe günü yapmak daha iyidir. Burada Hz. Hamza radiyallahu anh’tan başka diğer bir kısım şehidlerin isimleri de şunlardır:
Mus’ab bin Umeyr radiyallahu anh.
Abdullah bin Cahş radiyallahu anh.
Süheyl bin Kubeys radiyallahu anh.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Uhud dağı için şöyle buyurmuşlardır: “Uhud öyle bir dağdır ki o bizi sever, biz de onu severiz.” (Buhârî, Müslim)
6- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye hicret ettikten sonra on altı ay kadar Beytü’l-Makdis’e yönelerek namaz kıldı. Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kıbleteyn Mescidi’nde öğle namazı kılarken yüzünü Kâbe’ye çevirmesi için vahiy geldi:
“(Ya Muhammed) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. Seni hemen hoşlanacağın kıbleye döndürüyoruz. Artık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey Müslümanlar) Siz de nerede olursanız olunuz, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki ehli kitap onun gerçek olduğunu çok iyi bilir. Allah onların yapmakta olduğundan habersiz değildir.” (Bakara 2/144) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namazını bozmadan yüzünü Kâbe’ye çevirdi ve namazını tamamladı. Bundan dolayı bu mescide Mescid-i Kıbleteyn yani iki kıbleli mescit denildi. Bu mescidi ziyaret edip iki rekat namaz kılıp dua etmek güzel olur.
7- Daha sonra Kuba Mescidi’ni ziyarete gidilir. Cumartesi günü ziyaret etmek daha efdaldir. Yaya olarak gitmek, binitli olarak gitmekten daha faziletlidir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, cumartesi günleri Kuba Mescidi’ne gider iki rekat namaz kılıp dua ederdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Mescid-i Kuba’da namaz kılmak umre gibidir.” (İbn Mace, Hakim, Taberânî)
Abdullah bin Ömer radiyallahu anhüma şöyle rivayet etmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem her cumartesi günü ya hayvanına binmiş olarak ya da yürüyerek Kuba Mescidi’ne gelir, orada iki rekat namaz kılardı.” (Buhari, Müslim)
Bu mübarek mescidin inşasında Peygamber Efendimiz bizzat çalışmış, taş taşımıştır. Mescidin temeline ilk taşı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem koymuştur. Sonra Hz. Ebu Bekir radiyallahu anh, sonra da Hz. Ömer radiyallahu anh, daha sonra da Hz. Osman radiyallahu anh taş koymuşlardır.
8- Medine-i Münevvere’de en az sekiz gün kalıp hiç ara vermeden Mescid-i Nebi’de kırk vakit namaz kılınır. Medine’de kalındığı müddetçe çokça salavat-ı şerife getirilmeli, Kur’an okunmalı, nafile ibadetler yapılmalı, mümkün oldukça namazları cennet bahçesinde kılmaya gayret etmeli; her fırsatta Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i ziyaret edip salavat getirmeli, dua edilmeli, şefaat dilemelidir. Medine-i Münevvere’de geçirilen günleri en iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışmalı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Medine’de geçirdiği hayat, çektiği sıkıntılar tefekkür edilmeli, O’nun ahlâkı ile ahlâklanmak için azmetmelidir. Malâyâni, dedikodu, gıybet, yalan yanlış sözlerden, bunların yapıldığı meclislerden uzak durulmalı, hiç kimseyle itişip kakışmamalı, kimseyle kavga etmemeli, kaba, çirkin sözler sarf etmemelidir. İmkanı nispetinde ama cömertçe Medine fakirlerine sadaka dağıtmalıdır.
Medine’de, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem;’in manevî kılavuzluğunda ona rabıtalı olarak bulunmalı, O’nun ve ashabının İslam’ı yaymak için çektikleri çileleri, eziyetleri tefekkür edip ibret almalı, nefsini isyanından, gafletinden, tembelliğinden dolayı kınayıp tedib etmelidir.
Medine’den ayrılmaya karar verildiği zaman, hareket etmeden önce, Mescid-i Nebi’ye gidip iki rekat namaz kılınmalı, dua ve niyazda bulunmalı, sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kabr-i saadetlerine varılarak salat ü selam getirmeli, şefaat dilenmeli, dua edilmeli, veda edilip, kemal-i edeple, kırık bir kalp, hüzün ve hasret dolu bir gönülle huzurundan ayrılmalıdır.