İLMİHAL / Zekat 2

Zekâtın Farziyet Şartları
Bir kişiye zekâtın farz olması için bir kısım şartlar gerekir. Şöyle ki:
1- Müslüman olmak.
2- Hür olmak.
3- Akıl sahibi olmak.
4- Büluğ yaşına gelmiş olmak.
Bu duruma göre; gayrimüslimler, İslam ülkesinde yaşayan zimmîlerden zekât alınmaz. Köleler, akıl baliğ olmamış çocuklar, deliler de zekât vermekle mükellef değildirler.
5- Zekât verecek kişi, temel ihtiyaçlarından ve borçlarından başka nisap miktarı bir mala sahip olmalıdır. Temel ihtiyaçlar: Ev, ev eşyası, kışlık ve yazlık elbise, binek hayvanı, zamanımızda binek arabası, ilim ehli için gerekli olan kitaplar, sanatkâr için gerekli aletler. Ticaret ehli için zaruri demirbaşlar ve bir yıllık yiyecek, içecek, yakacak.
6- Zekât verilecek mala tam malik olmak gerekir. Meselâ batık alacaklar, onlar ele geçmeden zekâta tabi değillerdir.
7- Zekât verilecek mallar hakikaten veya hükmen artıcı olmalıdır. Bir mal ya ticaret ile -ticaret malları gibi- artar ya da doğurma yolu ile -eti yenen hayvanlar gibi- artar. Altın ve gümüş ticarette vasıta oldukları için asılları bakımından artmaya ve ticarete aittirler. Bu bakımdan onlar da zekâta tâbidirler.
8- Bir malın zekâta tâbi olması için üzerinden bir yıl geçmesi gerekir. Bu durum ilk defa zekât verme durumunda olanlar için geçerlidir. Yoksa daha önce zekâta tâbi malı bulunan ve yıllardır zekât veren biri her eline geçen mal için bir yıl bekleyip sonra zekât verecek demek değildir. Böyle bir kişi yılsonunda zekât verirken malının son durumuna göre hesap yapıp zekât verecektir. Meselâ zekât vermeden bir hafta, bir gün önce eline zekâta tâbi bir mal geçse, nakit geçse diğerleri ile beraber onun da zekâtını verecektir.
Zekâtın Sıhhat Şartı
Zekâtın sıhhatinin şartı:
Niyet Etmek: Her amel niyetledir. Onun için kişi zekât verirken o malı zekât olarak verdiğine niyet etmelidir. Bu niyetini dil ile söylemesine gerek yoktur. Kalp ile niyet yeterlidir.
Zekâta Tâbi Mallar
1- Nakit paralar. TL ve dövizler.
2- Altın ve gümüş.
3- Ticaret malları.
4- Eti yenen hayvanlar.
5- Madenler.
6- Yer altındaki hazineler.
7- Arazî gelirleri (öşür).
Zekâta Tâbi Olmayan Mallar
1- Temel ihtiyaçlar.
2- Batık alacaklar, çalınmış, kaybolmuş, gasp edilmiş mallar.
3- Yakut, zümrüt, elmas, inci gibi ziynet eşyaları.
4- Ticaret için yapılmayan binalar, dükkânlar, atölyeler ve fabrika binaları, alet ve edevatlar, nakil vasıtaları.
5- Ticaret için olmayan at, eşek ve katırlar.
6- Yük hayvanları, kesilip yenmek için veya damızlık için beslenen hayvanlar, çifte koşulan hayvanlar.
Ticaret Mallarının Zekâtı
1- Her çeşit ticaret malları nisap miktarına ulaştığı zaman zekâta tâbidirler. Ticaret için elde bulunan bina ve benzeri mallardan alınan kiralar da zekâta tâbidir.
2- Ticaret için elde bulundurulan hayvanların sayısına bakılmadan kıymetlerinden zekât verilmesi gerekir. Meselâ eşek, katır, pars, aslan, gibi aslında zekâta tâbi olmayan hayvanlar ticaret için elde bulundurulur, alım satımları yapılırsa bunların kıymetlerinden nisaba ulaştığı takdirde zekâtları verilir.
3- Ticaret niyetiyle satın alınmamış bir eşya veya yiyecek sonradan satılmak üzere saklansa bu, ticaret malı sayılmaz.
4- Ticaret için alınıp satılan arsalar, bağ, bahçe, tarla ve binalar da ticaret malıdır. Kıymetlerine göre zekâtları verilir.
Meselâ ticaret maksadıyla alınan veya yaptırılan bir bina, tarla, arsa, bağ, zekât ayı geldiğinde hala satılmamış iseler rayiç fiyat üzerlerinden değerleri hesaplanıp zekâtları verilir.
Altın, Gümüş ve Kâğıt Paraların Zekâtı
Altının nisabı yirmi miskaldir. Gümüşün nisabı iki yüz dirhemdir. Yani yirmi miskal altını olan yarım miskal altını zekât olarak verecektir. İki yüz dirhem gümüşü olan da beş dirhem gümüşü zekât verecektir. Bugünkü tartıya göre 20 miskal altın seksen gramdır. İki yüz dirhem gümüş ise altı yüz gramdır.
1- Bir kişinin yirmi miskalden az altını, iki yüz dirhemden az gümüşü, nisaba ulaşmamış bir miktar ticaret malı bulunsa bunların toplamı nisaba ulaşırsa zekât vermek gerekir.
2- Bir kişinin on miskal altını, yüz dirhem gümüşü, elli milyon Türk Lirası, bin Riyal dövizi olsa, bunların hepsi toplanıp zekâtları Türk parası olarak verilebilir.
3- Kâğıt paralar ve dövizler piyasada kullanıldıkları, tedavülde oldukları için nisaba ulaştıkları veya başka ticaret malları yahut altın ve gümüşle beraber nisaba baliğ oldukları zaman kırkta biri zekât olarak verilir.
4- Altın ve gümüşten yapılan ziynetler, süs eşyaları da zekâta tâbidirler. Bilezik, yüzük, kolye, küpe, levhalar, tablolar, kaşık ve benzeri eşyalar altın ve gümüşten yapılmış ise bunların zekâtı gerekir. Ziynet eşyalarının zekâtı kendi cinsleri ile verilecekse ağırlıkları esas alınır. Kendi cinsleri ile değil de başka bir cins ile verilecekse kıymetlerinden zekât verilir.
Meselâ yüz gram ağırlığında sanat değeri olan bir altın tablonun zekâtı TL olarak verilecekse o tablonun piyasadaki değerine göre zekât verilir. Şayet altın olarak verilecekse tablonun ağırlığına göre zekâtı verilecektir.
5- Kuvvetli alacakların, yani borç olarak verilen paralar veya ticaret mallarının karşılığı alacaklar ile orta alacakların yani kira alacağı gibi alacakların, bir de zayıf alacaklar denen, kadının mihir alacağı, diyet bedeli gibi alacaklardan tahsil edilenler, başka mallarla beraber nisap miktarına ulaşıyorsa zekâtları verilir. Kuvvetli alacaklar tahsil edilmeden önce de zekâtı hesaplanıp verilir. Gerek kuvvetli ve gerek orta alacak ve gerek zayıf alacakların tahsil edilmeden önce zekâtları verilmemiş ise tahsil edilince geçmiş yıllara ait zekâtları toptan verilir.
Öşür
Arazi ürünlerinin zekâtı: Bir kısım arazi ürünlerinden öşür namıyla zekât alınır. Bu öşürler arazinin masrafsız veya masraflı sulanmalarına göre onda bir, yirmide bir olarak alınır.
1- İmameyn’e yani İmam Yusuf ve İmam Muhammed’e göre arazi ürünlerinde nisap miktarı dokuz yüz elli kilodur. Bu nisap miktarına ulaşmayan arazi ürünlerinden öşür alınmaz. Yine İmameyn’e göre elde bir sene kalmaya dayanıklı olmayan sebzelerden de öşür alınmaz. Ancak bunların alım satımından dolayı elde edilen miktar nisaba ulaşır veya bu miktar ile diğer zekâta tabi ticaret malları, nakitler, altın ve gümüşün toplamı nisap miktarına ulaşırsa zekâtı verilir.
2- Zeytin, susam tanelerinden şayet öşür verilmiş ise bunlardan elde edilen yağları için tekrar öşür alınmaz. Keza üzümler yaş iken öşrü verilmiş ise pekmezler için yeniden öşür verilmez.
3- Öşürde esas arazidir. Yoksa o araziye sahip olan kişi değildir. O bakımdan böyle bir arazi vakfedilse veya mülkiyeti deliye ait bulunsa yine bu arazinin ürününden öşür alınır.
4- Bir öşür arazisi tabii olarak sulanıyorsa, yani yağmur, ırmak, dere ve göl suları ile sulanıyorsa, bu arazilerin ürünlerinden onda bir, şayet artezyen kuyularından çıkarılan su ile veya dere, ırmak ve göl suyu olmakla beraber kanallarla getirmek mümkün olmuyor da su motorları ile su çekilip sulanıyorsa yirmide bir öşür adıyla zekât alınır.
5- Bir araziden yılda iki kere veya daha fazla ürün alınsa her alınan ürün için ayrı ayrı öşür verilmesi icap eder.
6- Öşrü verilen ürünlerin ayrıca zekâtı verilmez.
7- Öşre tabi olan ürünlerin üzerinden bir yıl geçmesi gerekmez. Ürünler olgunlaşıp elde edildikten hemen sonra öşürleri verilir.
8- Öşür verilirken, tohumlar, işçi ücreti ve masraflar üründen çıkarılmaz. Tohum ve masraflara bakılmadan elde edilen ürünün öşrü verilir.
Meselâ bir çiftçi tarlasından yüz ton patates elde etse. Bu patates için dört ton tohum kullansa, işçi çalıştırsa vb. masraflar yapsa. Bu yüz ton patatesten dört ton tohumu ve diğer masrafları düşerek kalan patatesten öşür vermesi caiz olmaz. Yüz ton patatesin tamamının öşrünü vermesi gerekir.
Dördüncü maddede izah edildiği gibi masraf yapılarak sulanan arazilerden yirmide bir öşür alınarak çiftçiye bir kolaylık sağlanmaktadır.