KAPAK / Adem Aleyhisselam ve İlk Öğretmen

Eğitim ve öğretim söz konusu olduğunda şüphesiz söylenecek çok şey olacaktır. Belki de eğitim ve öğretim, üzerinde en fazla konuşulan, çalışmalar yapılan ve yazılar yazılan konuların başında gelir. Bu makalede Allah (cc)’nün Adem’e (as) verdiği eğitimi Kur’an’da geçen Adem’in (as) yaratılış kıssasından hareketle incelemeye çalışacağız.
Adem’in (as) ilk öğretmeni onu yaratan, yoktan var eden, varlığından haberdar eden Allah (cc) idi. Allah (cc), Adem (as) yarattıktan sonra ilk öğretmeni olarak ona isimleri öğretmiştir “Allah Adem’e bütün isimleri öğretti” (Bakara, 31). Biz burada Allah (cc)’nün hangi isimleri öğrettiği, bunların ne olduğu gibi bir tartışmanın içine girmeyeceğiz. Allah (cc), Adem (as) yarattıktan sonra bir eğitim süreci ortaya koymuştur. Allah (cc), Adem’e isimleri öğretiyor ve sonra meleklere sunuyor.
Melekler, iradesi yok ama aklı olan varlıklardır. Onların akıl sahibi varlıklar olduğunu Allah (cc)’nün yeryüzünde bir varlık yaratacağını beyan ettiğinde onların varlığı sorgulamalarından anlıyoruz: “Hani, Rabbin meleklere, ‘yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Onlar, ‘orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd ederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.’ demişler, Allah da, ‘ben sizin bilmediğinizi bilirim’ demişti” (Bakara, 30).
Bakara 30. ayette Allah (cc) hem melekleri Hz. Adem’in yaratılışına hazırlıyor hem de onlara yönelik bir eğitim veriyor. Mualliminizin kim olduğunu unuttuysanız, “şüphesiz ben sizin bilmediğinizi bilirim”. Allah (cc)’ün İlminin her şeyi kuşattığını, zaman ve mekânla sınırlı olmadığını, ezeli ve ebedi bir ilme sahip olduğunu bilir ve tasdik ederiz.
Birinci Aşama: Bilgiyi Kavratma
Bilginin ne kadar değerli olduğunu, ne olduğunu dahi bilmeyen ama sorgulamaktan çekinmeyen, fakat bilgileri sınırlı olan melekler üzerinden giderek Allah (cc) “…eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi” (Bakara 31). Bu sorgulama aynı zamanda sonradan sorgulanacak olan Hz. Adem’in bilgisinin ne kadar değerli olduğunu da ortaya çıkaracak bir sorgulamadır. Bir kere bilmediğinizi bir görün ve Adem’in öğrendiklerinin ne kadar önemli ve kıymetli olduğuna da şahit olun. Aynı zamanda bu bilgiyi Hz. Adem’e öğretmekle onun ne kadar değerli olduğunu da bilin.
İkinci Aşama: Uygulat ve Örnek Göster
Hz. Adem bildiklerini meleklere anlattı. “(Bunun üzerine) Ey Adem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem eşyanın isimlerini meleklere anlatınca…” (Bakara, 33). Öğretim yönteminde ikinci ders, önce öğret sonra onları birilerine anlattır. Anlattırmadan önce bilginin ve bu bilgiyi öğrenen bireyin çabasının, emeğinin ne kadar değerli ve önemli olduğunu vurgula. “Hani meleklere, ‘Adem için saygı ile eğilin’ demiştik” (Bakara, 34). Diğer öğrencilere, kardeşlere alkışlat takdir et, ‘aferin’ de ‘çabanı, çalışmanı takdir ediyorum’ de ve bunları diğer öğrencilerin önünde yapmaktan çekinme çünkü bu takdir öğrencilere, kardeşlere örnek olacaktır; ‘marifet iltifata tabiidir’.
Elbette çekemeyenler olacak büyüklük taslayan, o da ne oluyormuş diyen, kibirlenen olacak Adem (as) önünde “…İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu” ﴾Bakara, 34﴿. Bilgi ahlaka yönlendirir, bilen insan iyiyi kötüyü ayırt eder, bilgi kötülük yapmayı engeller: Allah Resulü Muhammed (as) Taif’ten İslam’ı tebliğden gelirken Taifliler Allah Resulünü çocuklarına taşlatmışlardı. Cebrail (as) gelir “ey Allah’ın Resulü; Allah beni sana gönderdi, emret şu dağı onların başına yıkayım” dediğinde “Ey rabbim onlar bilmiyorlar eğer bilselerdi bu kötülüğü yapmazlardı, belki onların neslinden sana ibadet edecek insanlar gelir” diye dua etmişti. Allah Resulü burada kötülüğü cahilliğe ve bilgisizliğe bağlar. Daha büyük cahillik ise rehberi görmemek, bilginin yolunu bilmemek, aynı zamanda ukalalık yapmaktır. Yine Sokrat’ta yıllar yıllar öncesinde ‘bilen insan kötülük yapmaz, kötülük yapıyorsa bilmediğindendir’ der. Bilinmeyen nedir? Bilinmeyen; yaratıcı, hesap verme ve ebedi bir âlemdir.
Sonra melekler nezdinde tüm insanlığa bir ders daha. “Allah (cc) “ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim dedi” (Bakara, 33). Ukalalık yok, haddini bilme var, ahlaki bir duruş var. Mecazen âlimin bilgisini dolu başağa benzetirler, başak doldukça tevazu artar. Ama boş başak öyle mi, her zaman kafasını dik tutar. Şeytan da Allah (cc)’nün huzurundan böyle kovulmuştu. Hata yapmış, hatasından dönmediği gibi onda ısrarcı olmuştur. Haddini bilmezlik; lanetlenme ve ebedi cehennemliktir.
Üçüncü Aşama: Analiz ve Sentez Aşaması
Adem (as) eşi Havva anamızla birlikte cennete konmuştur. Öğretilen ilmin analiz, sentez alanıdır cennet, imtihan alanı, çetin bir imtihan. Adem ve Havva annemize diledikleri her şey serbest ama bir ağaç yasaklanmış. İmtihan burada. Allah (cc) Adem’e (as) birçok şeyi öğretti. Şimdi acaba Adem (as) öğretilenlerin analiz ve sentezini yapabilecek mi? İyi ve kötüyü ayırt edebilecek mi? Furkan’a ulaştı mı? Adem (as) Allah (cc) tarafından “Ey Adem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.” (A‘râf, 19) diye de uyarıldı. Adem (as) öğrenmede bilgi, kavrama ve uygulama düzeyini tamamlamış ama analiz ve sentez aşamasına gelmiştir.
İblis de öğrenmede bilgi, kavrama ve uygulama düzeyini geçmiş ama analiz, sentez ve değerlendirme aşamasında sınıfta kalmıştı. İblis sınıfta kalmakla yetinmedi, kendini yaratana kafa tutmaya cüret etti. Daha da hırsını alamadı, Adem’i ve kıyamete kadar soyundan gelecekleri sapıtmaya ant içti. İblis bilgisini intikam ve hırsının peşinde kullanmaya azmetti. Hatta bunun için Allah (cc)’den izin bile istedi. Allah (cc), İblisi ademoğlu için bir imtihan vesilesi kıldı.
Allah (cc) Adem (as)’ı iblisten kaçınması için apaçık uyardı ve şöyle dedi; “Ey Adem, şüphesiz bu (İblis) sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursunuz” (Tâhâ, 117). İşte Adem (as) hangisinin iyi, hangisinin kötü olduğunu fark edecek yani önce analiz daha sonra da iyinin yolunu seçecek sentez aşamasına ulaşmanın imtihanını verecektir. “Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: ‘Ey Adem! Sana ebedilik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” (Tâhâ, 120). İblisin vaadi olan ebedilik ve yok olmayan bir saltanat, çok üst bir vaat, insanın içinde ebedi olmak ve üstün olmak var. Şeytan, Adem (as) ve eşini bununla aldattı. Ama bunlar cennet nimetleri, ‘O mahiler ki deryadadırlar deryayı bilmezler’.
“Bunun üzerine onlar (Adem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Adem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı” (Tâhâ, 121). Adem (as) İblisin kendine söyledikleri ile Rabbinin buyruğunun analiz ve sentezini yapamadı. Bu aşamada Adem (as) başarısız oldu. Analiz ve sentez aşamasında Adem (as) başarısız olsa da değerlendirme aşamasını başardı, hatasını fark etti, İblis gibi olmadı.
Dördüncü Aşama: Hatasını Fark Ettir ve Olup Biteni Değerlendirebilsin
Adem (as) analiz ve sentez aşamasında imtihanı kaybetse de değerlendirme aşamasında kendisini toparlamış, yaptığının yanlış olduğunu anlamış ve dahası ne yapması gerektiğini görebilmiştir. Bakınız bu durum Adem (as) üzerinden nasıl anlatılmaktadır? “Bu durum devam ederken Adem, Rabbinden bir takım ilhamlar aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır (Bakara, 37).
Öğrencilerimiz, evlatlarımız hata yapabilir ama hatasını fark ettirmek ve kısa sürede dönmesini sağlamak öğreticilerin vazifesidir. Onları kırmadan, yıkmadan, dökmeden önce beden dili; suskunluk, bakış, duruş, yakın durma, daha sonra sözel iletişim tekniklerini kullanma; ismiyle hitap etme, soru sorma (burası sınıf içerisindeki öğretmen davranışlarına daha yakın) gibi aşama aşama uygulayarak yaklaşım sergilemek gerekmektedir. Bununla birlikte öğretmenin rehberlik yapması, öğrencinin yanlışını fark ettirmesi bunu da öğrenciyi incitmeden yapması önemlidir. Adem (as) Rabbinden ilham aldı (Baraka, 37) ve derhal tevbe etti. Böylece değerlendirme aşamasını başarıyla tamamladı. İblis gibi hatasında ısrar etmedi, ukalalık yapmadı ve böylece lanetlenenlerden olmadı.
Dua et İbrahim (as) gibi, “Rabbim, beni ve zürriyetimi namaz kılanlardan eyle. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz, hesap görülecek günde beni, annemi, babamı ve inananları bağışla”. (İbrahim, 40)