Farklı Yönleriyle Mustafa Sabri Efendi / Mustafa Beşir BEŞİR

Kıymetli İlkadım Kitaplığı okuyucularımız. Bu ay sizlerle Tahlil Yayınlarından çıkan Mustafa Beşir BEŞİR hocamızın yayına hazırladığı Farklı Yönleriyle Mustafa Sabri Efendi isimli kitabı inceleyeceğiz.
“Üzerinde yaşadığımız toprağı bizden önce kullananlar arasında yürüyen kütüphaneler gibi yaşayan ve ömrünün her demini fırsat bilerek dinine hizmet etmeyi temel vazifesi olarak gören çınarlar da bulunmaktadır.”
Yakın tarihimizin henüz aydınlatılmamış sayfalarında ismine çokça rastladığımız ulu çınarlarımızdan biri de Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’dir.” cümleleriyle bizlere tanıtıyor Mustafa Sabri Efendi’yi Nureddin YILDIZ hocamız.
Mustafa Sabri Efendi’yi daha önceki sayılarımızda Hilafetin İlgasının Arka Planı kitabıyla bu köşede tanımaya çalışmıştık. Şimdi de Mustafa Sabri Efendi’yi farklı yönleriyle tanımaya çalışacağız.
“Allah Teâlâ Şeyhülislam’a rahmet eylesin. O sahasında tek değildir, lakin son devirde, inciden mamul bir tesbihin en nadide inci tanesi gibidir.” diyor kitabımızın yazarı.
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’yi anlatan bu kitapta; Mustafa Sabri Efendi’nin Tahsili, Resmi Vazifeleri, Hayatından İbretlik Notları, Mısır Hatıraları, Sohbetlerinden Demetler, Çile ve Dertlerle Yoğrulan Şeyhülislam, Eserleri gibi bölümler bulunuyor. Her bölüm anlaşılır ve özet bir şekilde bizlere sunulmuş.
Mustafa Sabri Efendi, Osmanlı Devletinin son dönemlerinde önemli vazifelerde buluyor. En önemli vazifesi de tabiî ki Şeyhülislamlık. En zor dönemlerde en zor makamlardan bir tanesinde. Vazifesi ağır. Sultan Vahdettin’i yanlıştan döndürmek için uğraşan vatan sevdalısı, din sevdalısı bir âlim. Hayatı ibretlerle dolu bir mücadele adamı. Bitmek bilmeyen bir azim abidesi. Osmanlı hanedanıyla birlikte sürgün edilen bir muhacir. Sürgün edildikten sonra bile ülkesinde gelişen olaylara kayıtsız kalmayan bir düşünür. Mustafa Sabri Efendi’nin tek referans noktası vardır o da İslam’dır. Kim İslam ve İslam kurumlarına karşıysa karşısında Şeyhülislam vardır.
Kendi ifadesiyle bu mücadelesini şöyle tanımlıyor: “Allah’a hamdolsun ki O’nun tevfikiyle, İslam dininin Türkiye’de tehlikeye girdiğini gördüğüm andan itibaren bu yolda mücadeleye cehdettim. Şu ana kadar da bana ve aileme yönelik onca tehlikeleri göze alarak bu mücadeleyi sürdürdüm. Allah’ın dinine saldıranlara karşı çarpışanların en ön saflarında bulundum. Aciz kalemimi bu yolda vakfettim. Ben hicret çocuğuyum desem, ne yalan olur ne iftihar.”
Rabbim rahmet eylesin.