Tesettür ve Genç Kızlarımız

Tesettür ve Genç Kızlarımız

Otobüs terminalinde oğlumu yolcu etmek için beklerken gördüğüm manzara karşısında donakalmıştım. Başörtülü bir genç kız, erkek arkadaşı ile vedalaşırken evin içinde bile bize tuhaf gelebilecek samimiyette davranışlar sergiliyordu.

Birden yıllar önce üniversitelere başörtülü olarak alınmadığımız, çalışma hayatından uzaklaştırıldığımız günler aklıma geldi. Allah’ın bu emrini yerine getirebilmek için çektiğimiz acılar, verdiğimiz mücadeleler, yaşadığımız sıkıntılar… Sonra düşündüm, bu kızcağız için başörtüsünün anlamı neydi acaba? Başörtüsü bizim Müslüman kimliğimiz değil miydi? Başörtüsü bizim iffetimiz, vakarımız, onurumuz, hayâmız, edebimiz değil miydi?

Namaz kılmayan başörtülü kızları duyduğumda çok üzülmüştüm, sonra başörtülü kızlarımızın tesettür diyemeyeceğimiz kıyafetlerine tanıklık ettik, şimdi de erkeklerle sokak ortasındaki bedensel temaslarına tanıklık ediyoruz. Ne oldu? Ne oldu bu gençlere? Unutmayın ki bu gençleri bizler yetiştirdik!

Peki, nedir tesettür? Tesettür; bir Müslümanın İslam dinine göre örtülmesi gereken yerleri yine dinin belirlediği şekilde örtmesi demektir. ‘S-T-R’ kökünden oluşan tesettür; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında gizlenmek anlamlarına gelir. Başörtüsü, örtü, giysi gibi birbiriyle ilişkili birçok kavramla birlikte değerlendirilebilir. Tesettür bir tercih meselesi değil, Allah’ın emridir. Rabbimiz bizde yarattığı güzellikleri korumamızı ve örtmemizi emretmiştir.

Tesettür; Yaratılış itibariyle erkekten çok nazik, ince, cazip ve yumuşak bedenli kadının şeref ve haysiyetini, faziletini koruyan bir zırhtır. Kadının hayâ ve edebidir, imanın ziyneti ve sembolüdür. Kadının, dünya ve ahiret saadetini sağlayan ve sağlayacak olan yegâne sebeplerden birisidir.

Yukarıdaki sorumuza tekrar dönecek olursak: Ne oldu bize? Ne yazık ki modernizm ile beraber gelen modanın etkisiyle kadın, hızlı bir dönüşüm sürecine girmiştir. Bu süreçte kadınla birlikte tesettürün algılanış biçimi de farklılaşmıştır. Yeni oluşan tesettürlü görünümde örten değil, gösteren kıyafetler baskın hale gelmiştir. Daha dar, daha aksesuarlı, daha renkli, daha abartılı…

Peki, neler yapabiliriz?

1- Önce Rabbimizin ayetlerine kulak vereceğiz. Teslim olduğumuz Rabbimizin örtü ile ilgili koyduğu sınırlar nelerdir?

“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).” (Araf, 26)

“Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur, 31)

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve (öteki) bütün mü’min kadınlara (toplum içine çıktıklarında) dış kıyafetlerini üzerlerine almalarını söyle! Bu, onların (temiz kadınlar olarak) tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini temin eder. Ama (unutma ki) Allah, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.” (Ahzab, 59)

Tesettürün fıtri bir ihtiyaç olduğunu Araf, 26’dan; örtünmenin şeklini ve kimlerin mahrem olduğunu Nur, 31’den; dışarıda örtünmenin özelliklerini ise Ahzab, 59’dan öğrenmiş oluyoruz.

2- Özellikle Peygamber efendimiz aleyhisselam’ın hayatındaki örnekleri inceleyeceğiz. Hanımlarının ve kızlarının yaşantıları, örtü ile ilgili davranışları bizlere rehberlik edecek.

Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: “Biz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Aişe dedi ki: ‘Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nur suresinde “Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar. …” ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah’ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular…” (Buhari)

“Ebu Bekir’in kızı Esma (ki Aişe validemizin ablasıdır) ince bir elbise ile örtülü olarak Rasulullah’ın huzuruna girdi. Rasulullah ondan yüzünü çevirdi ve kendi mübarek yüzünü ve ellerini işaret ederek; ‘Ey Esma! Kadın ergenlik çağına ulaşınca vücudunun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görülmesi (gösterilmesi) caiz değildir.’ buyurdu. (Ebu Davud)

Hazreti Aişe bildirir, Rasulullah efendimiz; “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadın ergenlik çağına varınca yüzü ve elleri dışında herhangi bir yerini açması helâl değildir!” buyurdu. (Buhari)

3- Genç kızlarımızın doğru bilinçlenmeleri konusunda emek harcayacağız.

Genç kızlar ne yaparlarsa yapsınlar, onu ne için yapmaları gerektiğini mutlaka bilerek yapsınlar. Niçin örtünüyorlar? Niçin’i bilen nasıl’ı bulur. Niçin ahlaklı olması gerektiğini bilen, nasıl ahlaklı olunacağını da bilir. Niçin erdemli olması gerektiğini bilen, nasıl erdemli olunacağını bilir. Niçin örtünmesi gerektiğini bilen, nasıl örtünmesi gerektiğini bilir. Rabbim bütün Müslüman hanımlara rızasına uygun şekilde örtünmeyi nasip etsin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.