Gayemiz Allah’ın Rızası Olmalı

Gayemiz Allah’ın Rızası Olmalı

“Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve adn cennetlerinde güzel meskenler vaat etti. Allah’ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur.” (Tevbe, 72)

Bu ayet Allah rızasının bütün mükâfatlardan daha üstün olduğunu belirtmektedir. Böylece dini ve ahlaki vazifelerin en yüksek gayesinin ‘Allah rızası’ olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü diğer cennet nimetleri daha ziyade bedenî ve hissî taleplerimiz olduğu halde Allah rızası ruhumuzun gıdası ve özlemidir.

Musa aleyhisselam’dan gelen bir rivayette İsrailoğulları Musa aleyhisselam’a “Rabbine sor, bizden ne ile razı olursa biz onu yapalım.” derler. Musa aleyhisselam “Allah’ım bunların istediklerini sen bilirsin.” deyince Allah Teâlâ “Onlar benden razı olsunlar ki ben de onlardan razı olayım.” buyurdu.

Resul-i ekremden gelen şu rivayet buna açıkça delalet etmektedir; “Allah katındaki mevkisini bilmek isteyen, Allah Teâlâ’nın kendi indindeki mevkisine baksın. Zira Allah Teâlâ kulunu, kulunun kendisini indirdiği mevkie indirir.”

Kulun Allah Teâlâ’ya karşı bağlılığı ne nispette ise Allah Teâlâ katındaki mevkisi de o nispettedir. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdır.” (Beyyine, 8)

Rivayete göre İsa aleyhisselam, cüzzam hastalığından etleri dökülen, oturak, gözleri kör, her tarafı perişan bir adam gördü. Adam “Kulların çoklarını müptela ettiği dertten beni koruyan Allah hamd ederim.” diyordu. İsa aleyhisselam adama yaklaşarak “Daha hangi bela kaldı?” diye kendisine sorunca, adam “Ey Allah’ın peygamberi; benim kalbime yerleştirdiği marifete sahip olmayanlardan ben çok daha iyiyim.” dedi. Bunun üzerine İsa aleyhisselam “Doğru söylüyorsun, elini ver.” dedi. Elini aldı ve bütün hastalıklarını izale etti. Adam da güzel bir insan oldu ve İsa aleyhisselam’a arkadaş olarak uzun müddet ibadetle meşgul oldu.

Zira hakiki muhabbete layık yegâne varlık bütün muhabbetlerin kaynağı olan Allah Teâlâ’dır. Her şeyi yaratan, canlılara rızıklarını ihsan eden, onları koruyup gözeten, mutlak kemal ve kudret sahibi yalnız O’dur. Ayet-i celilede Allah Teâlâ “… Allah onları sever, dünya ve ahiret hayırlarını murat eder. …”(Maide, 54) buyurmaktadır.

Allah’ın sevgili kulu olmak, mü’mini kâmil bir insan için ne büyük bahtiyarlıktır. Allah sevgisini gönlünde hissetmeyen bir mü’min muhabbetle tanışmamıştır. İnanan bir insan için gereken odur ki yapacağımız bir amelden Allah razı ise yapalım. Eğer razı değilse o fiilden uzak duralım. Çünkü Allah ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. Şahid olarak Allah kâfidir. Hesap görücü olarak da Mevla yeter.

Allah’ım; bizleri razı olduğun bahtiyar kullarından eyle. Sonunda varacağımız merci âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’dır. Allah’ım; sevdiğin ve razı olduğun halde yaşayan ve o halimizle sana kavuşan kullarından eyle. Amin.

YAZAR BİLGİSİ
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.